Reddedilme, herkesin hayatında bir noktada deneyimlediği evrensel bir duygudur. Bu, romantik ilişkilerden iş başvurularına, sosyal çevreden sanatsal çalışmalara kadar pek çok alanda yaşanabilir. Reddedilme, genellikle hayal kırıklığı, üzüntü ve özgüven kaybı gibi olumsuz duygulara yol açabilir, ancak aynı zamanda kişisel büyüme ve kendini yeniden keşfetme için de bir fırsat olabilir.
Reddedilme, kişinin öz değeriyle ilgili bir yansıma değildir; daha çok belirli bir durum veya zaman diliminde karşı tarafın tercihleriyle ilgilidir. Bunu bir duraklama noktası olarak değil, yeni yollar keşfetmek için bir fırsat olarak görmek önemli. Ayrıca, reddedilme duygularının kabul edilmesi ve işlenmesi, insanın kendine dair anlayışını derinleştirebilir ve onu daha güçlü, daha dayanıklı bir hale getirebilir.
Reddedilmek kötü hissettirir.
Psikologlar uzun süre reddedilmenin önemine pek dikkat etmedi. Bu durum, insan hayatının merkezi bir parçasıdır. Son on beş yılda ise araştırmacılar bu rahatsız edici gerçeğe odaklanmaya başladı. Sosyal kabul arayışının, yaptığımız her şeyde nasıl etkili olduğu fark edildi.
Araştırmalar, reddedilmenin kökenlerine indikçe, bu tür dışlanmanın acısının fiziksel acıyla benzer olduğunu ortaya koydu. Reddedilmenin, bireyin psikolojik durumu ve genel olarak toplum için ciddi sonuçları var. Sosyal reddedilme, duygu, düşünce ve hatta fiziksel sağlığı etkileyebilir. Dışlanan insanlar bazen agresifleşir ve şiddete yönelebilir.
İnsanların hayatta kalması için sosyal gruplara ihtiyaç duyması, reddedilmenin neden bu kadar acı verici olduğunu açıklar. Modern dünyada, bir insan yalnız başına fiziksel olarak hayatta kalabilir, ancak mutlu olmayabilir. Milyonlarca yıl süren doğal seçilim, reddedilmenin hala acı verici olmasına yol açtı. Sosyal reddedilmenin beynin fiziksel acıyla ilgili bölgelerini harekete geçirir.
Bu bulgular, sosyal reddedilme fiziksel acı gibi hissediliyorsa, fiziksel acı gibi tedavi edilebilir mi sorusunu gündeme getirdi. Araştırmacılar, gönüllülerin üç hafta boyunca asetaminofen veya plasebo almalarını sağladı. İlaç alanlar, plasebo alanlara göre daha az duygusal acı bildirdi. Beyin taramaları da bu bulguları doğruladı.
Reddedilme, öfke, kaygı, depresyon, kıskançlık ve üzüntü gibi duyguları artırır. Ayrıca zihinsel performansı düşürür ve agresyon ve zayıf dürtü kontrolüne yol açabilir. Reddedilme, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir. Düzenli olarak dışlanan kişiler daha kötü uyku kalitesine sahip olurlar ve bağışıklık sistemleri daha zayıf çalışır.
Neyse ki, çoğu insan reddedilme duygusunu hızlı bir şekilde atlatabilir. Fakat bazı reddedilmeler tekrar ederse daha uzun süren duygusal etkiler bırakabilir. Bir yabancı size bakmadığında ya da bir oyundan dışlandığınızda, bunu uzun süre düşünmezsiniz.
Reddedilme sonrası, insanlar genellikle başka yerlerde kabul arayışına girer. Dışlanan kişiler, sosyal sinyallere daha duyarlı hale gelirler ve davranışlarını buna göre şekillendirirler. Ancak bazıları, reddedilmeye öfkeyle tepki verir ve saldırganlaşır. Bu, daha az sosyal kabul görmelerine neden olabilir.
Kronik reddedilme durumunda, sonuçlar daha ciddi olabilir. Uzun süreli dışlanma, depresyon, madde bağımlılığı ve intihar gibi sonuçlara yol açabilir. Psikologlar, reddedilme ile başa çıkma yollarını öğreterek kişilere yardımcı olabilirler. Duygusal acıyla başa çıkmanın en sağlıklı yolu, olumlu sosyal bağlar kurmaktır. Egzersiz gibi endorfin salgılayan aktiviteler de acıyı hafifletebilir.
Sonuç olarak, reddedilmenin verdiği acı, sosyal izolasyonun tehlikelerini hissettirmek için evrimsel bir mekanizma olabilir. Bu bilgi, acıyı tamamen dindirmese de, bu duygunun bir amacı olduğunu anlamaya yardımcı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder