Arnold Toynbee'ye göre uygarlıklar, büyük krizlere çözüm bulabildiklerinde gelişir, aksi takdirde yok olurlar.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ve barbar saldırılarını takiben, Katolik Kilisesi dağınıklığı sonlandırarak yeni bir kültür ve uygarlık doğurdu. Ancak Batı'nın egemenliği sona ermeye başlıyor. İspanya İmparatorluğu’nun ardından 20. yüzyılda diğer Batı imparatorlukları çöktü. Sovyet İmparatorluğu da 1989-1991 yılları arasında dağıldı.
Günümüzde Batı, üç ölümcül tehdit ile karşı karşıya: azalan nüfus, parçalanan kültürler ve göçler. Roma İmparatorluğu’nun düşüşü sırasında olduğu gibi, Batı da dışarıdan gelen kültürel ve demografik değişimlere karşı koyamıyor.
Amerika’daki Durum Amerika’da 1960’ta 5 milyon olan Asyalı ve Hispanik nüfus, günümüzde 36 milyona ulaştı ve bu göçmenlerin büyük bir kısmı asimile olmadı. Göç dalgası, Amerika'nın ulusal kimliğini tehdit eden bir işgal haline geldi. 2050’ye gelindiğinde, Avrupa kökenli Amerikalılar azınlıkta olacak ve bu büyük demografik değişim ülkenin yapısını derinden sarsacak.
Göçmenlerin Etkileri Göçmenlerin büyük çoğunluğu ekonomik zorluklar ve sağlık sorunları getiriyor. Ayrıca, düşük ücretle çalışmaları yerli işçilerin ücretlerini düşürüyor. Göçmenlerin oranı hapishanelerde de daha yüksek. Toplumun bir kesimi kendini dışlanmış hissediyor, bu da sosyal huzursuzluk ve şiddet riskini artırıyor.
Batı’nın Krizi 2050’ye gelindiğinde, Avrupa ve Amerika büyük demografik değişimlerle karşı karşıya kalacak. Göç durdurulamazsa, Batı'nın kültürel ve ekonomik yapısı sarsılacak.
Göçmenlerin ve azınlıkların çoğalmasıyla birlikte, Batı kendi kimliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Batı uygarlığının temel değerlerini koruyamazsa, geleceği tehlikeye girecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder