Bu üç kavram arasında nörolojik ve davranışsal bazı bağlantılar bulunur, ancak her biri farklı özelliklere sahiptir. Bu farklar, nasıl oluştuğunu, sürdüğünü ve kontrol edildiğini anlamamıza yardımcı olur.
1. Refleksler (Reflexes):
Refleksler, istemsiz ve hızlı gerçekleşen tepkilerdir ve genellikle dışsal bir uyarana doğrudan yanıt olarak ortaya çıkar.
Sinir sistemi, refleksleri beyin yerine omurilik aracılığıyla yönetir, bu da reflekslerin bilinçli düşünceden bağımsız olarak anında gerçekleşmesini sağlar. Refleksler doğuştan gelir ve hayat boyunca çok az değişir.
Özellikler: Otomatik, istemsiz, hızlı, belirli bir uyarana yanıt.
Örnekler: Diz kapağına vurulduğunda bacağın sıçraması, göze yaklaşan bir cisme karşı göz kırpma.
2. Alışkanlıklar (Habits):
Alışkanlıklar, tekrarlanan davranışların zamanla otomatik hale gelmesiyle oluşur.
Alışkanlıklar, bilinçli olarak başlasa bile, bir süre sonra neredeyse düşünmeden yapılan davranışlara dönüşebilir. Alışkanlıklar, çevresel bir tetikleyici (örneğin belirli bir yer veya zaman) tarafından harekete geçirilir ve bir ödülle pekiştirilir. Nörolojik olarak, alışkanlıklar beynin bazal ganglion adı verilen kısmında depolanır ve otomatik hale gelir. Alışkanlıklar, düzenli tekrar ve ödül döngüsü ile pekişir.
Özellikler: Tekrarlanan, öğrenilmiş, kısmen bilinçli, tetikleyiciye bağlı.
Örnekler: Sabah kahve içmek, diş fırçalamak, her gün aynı saatte egzersiz yapmak.
3. Bağımlılıklar (Addictions):
Bağımlılıklar, belirli bir maddeye (nikotin, alkol, uyuşturucu) veya davranışa (oyun, kumar) olan kontrolsüz ihtiyaç ve aşırı bağımlılıkla tanımlanır.
Bağımlılıklar, beynin ödül sistemi üzerinde güçlü etkiler yaratarak, dopamin gibi nörotransmitterlerin yoğun salınımına neden olur. Bu kimyasal tepki, kişiyi maddeyi veya davranışı sürekli olarak tekrar etmeye iter, çünkü beyin bu ödüllendirici duyguyu yeniden yaşamak ister.
Bağımlılıklar genellikle alışkanlıklardan farklı olarak zararlı hale gelir ve kişinin yaşamını olumsuz etkiler. Nörolojik olarak bağımlılıklar, alışkanlıkların ötesine geçer, çünkü beyin ödül sistemi bozulur ve bu da bireyin kontrolünü kaybetmesine neden olur.
Özellikler: Kontrol edilemeyen, zarar verici, nörolojik ve psikolojik bir bağımlılık, güçlü tetikleyiciler ve ödül mekanizması.
Örnekler: Sigara içme bağımlılığı, alkol bağımlılığı, kumar bağımlılığı.
Bağlantılar:
1. Refleksler ve Alışkanlıklar: Refleksler doğuştan gelir ve istemsizdir, ancak alışkanlıklar öğrenilir ve tekrar yoluyla gelişir. Alışkanlıklar, tıpkı refleksler gibi otomatikleşebilir, ancak alışkanlıkların bilinçli olarak geliştirilmesi ve öğrenilmesi gerekir. Örneğin, her sabah kahve içmek gibi bir alışkanlık, zamanla belirli bir tetikleyici ile neredeyse refleksif bir hale gelebilir, ancak bir refleks kadar hızlı veya istemsiz değildir.
2. Alışkanlıklar ve Bağımlılıklar: Alışkanlıklar ve bağımlılıklar, her ikisi de tekrar eden davranışlara dayanır, ancak bağımlılıklar, alışkanlıklardan farklı olarak kişinin kontrolünü kaybetmesine yol açar. Bir alışkanlık, kişiyi rahatlatan bir rutin olabilir, ancak bağımlılık, fiziksel ve psikolojik bir ihtiyaç haline gelir. Örneğin, bir kişi düzenli olarak kahve içebilir (alışkanlık), ancak kafeinsiz yapamaz hale geldiğinde ve içmediğinde ciddi fiziksel yoksunluk belirtileri gösterdiğinde, bu bir bağımlılığa dönüşür.
3. Refleksler ve Bağımlılıklar: Refleksler ve bağımlılıklar doğrudan benzer olmasa da, bağımlılıklar beynin ödül sistemini etkileyerek neredeyse refleksif tepkiler yaratabilir. Örneğin, bağımlı bir kişi, bir sigara paketi gördüğünde otomatik olarak sigarayı yakma isteği duyabilir. Bu, fiziksel bir ihtiyaç ve nörolojik bir tepkiyi birleştirerek, bilinçli karar verme sürecini bypass eder.
Sonuç:
Refleksler, doğuştan gelen istemsiz tepkilerdir ve bilinçli kontrol gerektirmez.
Alışkanlıklar, öğrenilen davranışlardır ve tekrar yoluyla otomatikleşir, ancak kontrol edilebilir.
Bağımlılıklar, alışkanlıkların ötesine geçer ve fiziksel, psikolojik kontrolün kaybıyla sonuçlanır, genellikle zararlı sonuçlar doğurur.
Bu üç kavram, insan davranışlarının farklı seviyelerde nasıl otomatikleştiğini ve bu süreçlerin beyinle nasıl ilişkilendiğini anlamamıza yardımcı olur.
Bunun dışında
Otomatikleşen başka davranış çeşitlerimiz de vardır.
İnsan beyninin karmaşık yapısı, belirli davranışların tekrarla ya da öğrenme yoluyla otomatikleşmesini sağlar.
Refleksler, alışkanlıklar ve bağımlılıklar dışında, bazı diğer otomatikleşen davranış kategorileri şunlardır:
1. Koşullanmış Tepkiler (Conditioned Responses):
Koşullanmış tepkiler, Pavlov’un klasik koşullanma deneylerinde görüldüğü gibi, bir uyarana maruz kalındığında öğrenilen otomatik tepkilerdir. Belirli bir olay ya da nesne, tekrarlı bir deneyimden sonra bir duygusal ya da fiziksel tepkiyi tetikleyebilir. Bu davranışlar, belirli koşullar altında otomatikleşebilir.
Özellikler: Öğrenilmiş, belirli bir tetikleyiciye yanıt olarak gerçekleşen tepkiler.
Örnekler: Bir zil sesi duyduğunda acıkma hissi (Pavlov’un köpekleri), bir koku duyduğunda geçmiş bir anıya kapılmak.
2. Motor Hafıza (Motor Memory):
Motor hafıza, tekrar yoluyla öğrenilen ve bilinçli düşünceye gerek duymadan gerçekleşen fiziksel hareketlerdir.
Bu davranışlar genellikle spor yaparken, müzik aleti çalarken veya araba kullanırken gelişir. Beyin, bu tür tekrar edilen motor becerileri depolar ve zamanla bilinçli çaba harcamadan yapılabilir hale getirir.
Özellikler: Tekrarla öğrenilen, fiziksel hareketler, otomatikleşmiş motor beceriler.
Örnekler: Bisiklet sürmek, klavye kullanmak, piyano çalmak, yüzme hareketleri.
3. Bilişsel Kısayollar (Cognitive Heuristics):
Bilişsel kısayollar, beynin hızlı kararlar almak için kullandığı otomatik düşünme süreçleridir.
Beyin, karmaşık durumlarla karşılaştığında, hızlıca kararlar verebilmek için bu kısayolları kullanır. Ancak, bu süreç her zaman en doğru sonuçları vermeyebilir. Bilişsel kısayollar, günlük hayatın hızında etkili kararlar almak için kullanılır.
Özellikler: Otomatik, hızlı düşünme süreçleri, bilinçli analiz gerektirmeyen karar verme.
Örnekler: "İlk izlenimler genellikle doğrudur" düşüncesi, stereotipler, hızlı sezgisel yargılar.
4. Otostereotip Davranışlar (Automatic Stereotypical Behaviors):
Bazen sosyal ve kültürel bağlamda öğrenilen davranışlar, bilinçsizce ve otomatik olarak tekrarlanır.
Bunlar, toplumsal normlar ve alışkanlıklarla ilgili olabilir. Otostereotipler, bireyin topluma uyum sağlamak için zamanla içselleştirdiği davranış kalıplarıdır.
Özellikler: Sosyal veya kültürel normlara dayalı, bilinçsiz ve tekrarlayan davranışlar.
Örnekler: Toplum içinde sessiz olmak, selamlaşma biçimleri, belirli cinsiyet rolleriyle ilgili davranışlar.
5. Zihinsel Otomatiklik (Mental Automation):
Zihinsel otomatiklik, düşüncelerin ve dikkat süreçlerinin, dışsal tetikleyicilerle ya da içsel koşullarla otomatik olarak gerçekleşmesidir.
Bu durum genellikle deneyimli insanlar arasında görülür. Örneğin, deneyimli bir satranç oyuncusu hamleleri otomatik olarak değerlendirebilir, ya da bir yazar kelimeleri ve cümle yapılarını hızlı bir şekilde organize edebilir.
Özellikler: Bilgi ve deneyim birikimiyle gelişen, otomatik zihinsel süreçler.
Örnekler: Tecrübeli bir sürücünün trafik durumlarına hızlıca adapte olması, bir yazarın akıcı bir şekilde yazması.
6. Sosyal Otomasyon (Social Automation):
Sosyal ortamlarda, insanlar zamanla belirli tepkileri otomatik olarak verir hale gelir.
Örneğin, bir toplantıda ya da sosyal bir etkileşimde belirli kalıplar, tecrübeye dayalı olarak otomatikleşir. Bu, sosyal yeteneklerin gelişimiyle bağlantılıdır ve insanlar zamanla hangi durumlarda nasıl davranacaklarını neredeyse refleksif olarak bilirler.
Özellikler: Sosyal bağlamda öğrenilmiş, bilinçsiz sosyal tepkiler.
Örnekler: Tokalaşma, güler yüz gösterme, kibar bir şekilde teşekkür etme.
7. Duygusal Otomasyon (Emotional Automation):
Belirli duygusal durumlar, zamanla bazı tepkileri otomatik hale getirebilir.
Örneğin, bir kişi stres altında kendini sürekli olarak aynı şekilde yatıştırmayı öğrenebilir, ya da belirli bir duygu tetikleyicisi karşısında otomatik olarak bir duygu düzenleme mekanizmasını devreye sokabilir.
Özellikler: Duygusal durumlara verilen otomatik, öğrenilmiş tepkiler.
Örnekler: Stres altında derin nefes alma, üzüntü anında içe kapanma.
Özet:
Otomatikleşen davranışlar, bilinçli düşünceye gerek duymadan gerçekleşen ve tekrar yoluyla öğrenilen hareketler, tepkiler ya da düşünce süreçleridir. Refleksler, motor hafıza, koşullanmış tepkiler, bilişsel kısayollar gibi davranış biçimleri, zamanla beynin verimli çalışmasına yardımcı olur, çünkü enerji ve dikkat harcamadan işler halledilebilir. Ancak, bu otomatikleşmiş davranışlar bazen yanlış sonuçlar verebilir ya da bireyin kontrolünü zorlaştırabilir.
Şemalar
Şemalar da otomatikleşen davranışlar, düşünceler ve tepkiler kategorisine eklenebilir.
Şemalar, bireyin çevresindeki dünyayı anlamasına ve ona uyum sağlamasına yardımcı olan zihinsel yapılar olarak tanımlanır. Bu yapılar, zaman içinde tecrübelerle oluşur ve kişi çevresel bilgiyi anlamlandırırken bunları otomatik olarak kullanır.
Şema Nedir?
Şemalar, kişilerin dünya, kendileri ve başkaları hakkında geliştirdiği kalıplaşmış inançlar, bilgi yapıları ve algılardır. Bir olayla karşılaşıldığında, beyin bu olayla ilgili bir şemaya başvurur ve durumu anlamlandırmaya çalışır. Şemalar, özellikle sık karşılaşılan durumlar için bir "kısayol" görevi görür ve bu sayede her seferinde yeniden düşünmeye gerek kalmadan hızlı bir yanıt geliştirilebilir.
Şemaların Otomatikleşmesi:
Şemalar, çocukluktan itibaren şekillenir ve kişisel deneyimler ile pekişir. Zamanla, bir kişinin yaşadığı olaylar ve etkileşimler bu şemaların oluşumuna katkıda bulunur. Şemalar, otomatikleşen bir düşünme biçimi olarak, bilinçli farkındalık gerektirmeden hızlı tepkiler vermeye olanak tanır. Ancak bu şemalar her zaman doğru ya da sağlıklı olmayabilir ve zamanla yanlış ya da zararlı inanç ve tepkilere dönüşebilir.
Şemaların Otomatikleşen Davranışlarla Bağlantısı:
Şemalar, alışkanlıklar ve bilişsel kısayollar gibi otomatikleşen düşünce süreçleriyle yakından ilişkilidir. Beyin, bir durumu anlamak ya da bir karar vermek için şemalara başvurur, tıpkı bilişsel kısayolları kullandığı gibi. Ancak şemalar, genellikle daha derin bir geçmiş deneyim ve inanç temeline dayanır ve bu da onları daha kalıcı ve güçlü kılar.
Örneğin, bir kişi geçmişte tekrar tekrar reddedildiyse, kendine dair olumsuz bir "değersizlik şeması" geliştirebilir. Bu şema, otomatik olarak gelecekteki sosyal etkileşimlerde devreye girer ve kişinin kendini savunmacı ya da çekingen hissetmesine yol açabilir.
Şemaların Otomatikleşen Diğer Davranışlarla Farkları:
Reflekslerden farkı: Refleksler doğuştan gelen tepkilerdir, şemalar ise yaşam boyu öğrenilir ve zamanla otomatik hale gelir.
Alışkanlıklardan farkı: Alışkanlıklar tekrarlanan davranışlara dayanır ve fiziksel düzeyde gerçekleşir; şemalar ise bilişsel ve duygusal düzeyde ortaya çıkar.
Bağımlılıklardan farkı: Bağımlılıklar, kişinin bir maddeye ya da davranışa olan kontrolsüz ihtiyacıdır; şemalar ise daha çok kişinin kendisi ve çevresi hakkındaki inançları ve düşünce kalıplarıyla ilgilidir.
Şema Örnekleri:
1. Kendine dair şemalar: "Ben değersizim" ya da "Ben başarılı olmalıyım ki insanlar beni sevsin."
2. Başka insanlara dair şemalar: "İnsanlar güvenilmezdir" ya da "Kimse beni gerçekten anlamaz."
3. Dünyaya dair şemalar: "Dünya adaletsiz bir yerdir" ya da "Hayatta her şey zor olmalı."
Şemalar Nasıl Oluşur?
Erken yaşam deneyimleri: Çocuklukta maruz kalınan olumlu ya da olumsuz deneyimler şemaların temelini oluşturur.
Tekrarlanan olaylar: Tekrar eden deneyimler (örneğin, sürekli eleştirilen bir çocuk olmak), belirli bir şemanın oluşumuna yol açar.
Kültürel ve sosyal etkiler: Aile, okul, topluluk ve toplumdan gelen etkiler, şemaların şekillenmesinde önemli bir rol oynar.
Şemalar Nasıl Değişir?
Şemalar zamanla otomatikleşse de, terapi ve farkındalık çalışmalarıyla değiştirilebilirler. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Şema Terapisi, kişilerin şemalarını fark etmelerine, onları sorgulamalarına ve daha sağlıklı düşünme biçimleri geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Sonuç:
Şemalar, tıpkı diğer otomatikleşen düşünce ve davranış kalıpları gibi, insan beyninin çevresini hızlı bir şekilde anlamasına yardımcı olur. Ancak, yanlış ya da zararlı şemalar, kişinin yaşamını olumsuz etkileyebilir. Şemalar, bireyin düşünce, duygu ve davranışlarına derinden etki eden güçlü yapılar olarak, otomatikleşen süreçler içinde önemli bir yere sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder