2024-10-15

Acemoğlu ile yapılan röportajın özeti

30 Mart 2014'de Acemoğlu ile yapılan röportajın özeti:

Düşüşteki İlk Üç Ülke

Dünyanın en hızlı düşüş yaşayan ilk üç ülkesi hangileri?

Başarısız ülkeler çok fazla ama birinci sıraya Rusya’yı koyarım. Şu an izlediği politikalarla kurumsal çöküşünü derinleştiriyor. Rus halkı ve hatta belki yabancı basın bile bunun farkında değil. Doğal kaynaklarından dolayı hala güçlü gibi görünse de, ülkedeki baskı, yolsuzluk ve kurumsal çöküş neredeyse geri dönülmez bir noktaya geldi. 

İkinci sırada Kuzey Kore var. Bu ülke, siyasi baskının ekonomik kurumlar üzerindeki olumsuz etkilerini çok net bir şekilde gösteriyor, bu konuda tartışmaya bile gerek yok. 

Üçüncü sıraya ise Mısır’ı koyarım. Arap Baharı’nın en hareketli ülkelerinden biriyken şimdi en katı diktatörlüklerden biri haline geldi. Hukuk devleti tamamen ortadan kalktı; yakın zamanda 530 kişi bir seferde idam edildi. Kurumların bu kadar hafife alındığı bir ülke, Afrika'da bile zor bulunur. Mübarek döneminden bile daha kötü bir durumda ve Mısır’ın kendini toparlaması en az 20 yıl alacak.

Yükselen Ülkeler

Yükselen ilk üç ülke kimler?

Birinci sıraya Meksika’yı koyarım. 15 yıl önce tek parti yönetiminden çok partili bir demokrasiye doğru büyük adımlar attı ve umut verici bir tablo çiziyor. 

İkinci sırada Tunus var. Selefiler ve Nahda Partisi'nin ne yapacağı belli olmasa da, Arap ülkeleri arasında daha pozitif ve ileriye dönük bir resim çiziyor. 

Üçüncü sıraya ise İngiltere'yi koyarım. Krizden olumsuz etkilense de, kurumlarının gücünü bir kez daha kanıtladı. Zorlukları demokratik yollarla aşmayı başardı.

Türkiye’nin Durumu

Gezi Parkı ile başlayan sokak hareketlerini Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Demokrasi, sadece sandıkla tanımlanmaz. İnsanlar, sandıkta yeterli alternatifler göremiyorsa, politikacıları değişime zorlamak için sokaklara çıkabilirler. Protesto ve sivil toplum çalışmaları da demokrasinin bir parçasıdır. Gezi Hareketi de bu çerçevede değerlendirilmeli. Bu, 1970'lerdeki gibi devletin istikrarını tehdit eden bir hareket değildi. Devletin ve politikacıların sorunlara çözüm üretememesi nedeniyle insanlar sistemin değişmesi için sokaklara döküldü. Türkiye daha güçlü kurumlara, daha özgür bir medyaya ve daha gelişmiş bir sivil topluma sahip olsaydı belki de bu tür protestolar olmazdı.

Türkiye’nin birey-devlet ilişkisi açısından durumu nedir?

Bu konuda maalesef büyük bir hayal kırıklığı var. 2000'li yıllarda birey-devlet ilişkilerinde bir ilerleme olduğunu düşünüyordum. 1990'lara kıyasla 2000'ler daha özgür geçti. Ancak bu süreç geriye döndü ve devlet, birçok konuda yeniden müdahale etmeye başladı.

Ekonomik Özgürlükler

Ekonomik alandaki bireysel özgürlükler sizce ne durumda? Serbest piyasa işliyor mu?

Bugün belki 15 şirket yerine 100 şirket var ama bu bireysel özgürlüklerin artışı anlamına gelmiyor. Daha çok rant paylaşımı söz konusu. Türkiye'deki iş insanlarının hükümetle sürekli temas halinde olması gerektiği bir sistemde gerçek ekonomik potansiyel ortaya çıkamaz. Dünyada başarılı olan şirketler, hükümetten bağımsız hareket eden firmalardır. Türkiye'de ise iş insanları hükümete yakın durmak zorunda. Bu, ekonomik başarıyı engelliyor.

Yargı Sisteminin Durumu

Türkiye’de yargı kurumları çok verimsiz. Ekonomik başarının yolu, siyasetten bağımsız yatırımlar yapabilmekten geçer. Yatırımların politikacıların kontrolünden uzak ve kurumsal bir yapı içinde yapılması gerekir. Ancak Türkiye’de yargı kurumları, hala güven vermiyor.

Türkiye’nin Rolü

Son 10 yılda Türkiye’nin büyük bir bölgesel güç olma hedefi vardı. Ama neden İsviçre gibi tarafsız ve güçlü bir ülke olmayı hedeflemiyoruz? Rusya’nın, Ukrayna’nın ya da Özbekistan’ın büyük ağabeyi olmak iyi bir şey mi?

Türkiye'nin Geleceği

Türkiye, önümüzdeki süreçte kendisini ve kurumlarını yeniden tanımlamak zorunda kalacak. Ben Türkiye’nin, Suriye, Mısır veya Suudi Arabistan'ın rol modeli olmaktan ziyade, kendi güçlü kurumlarıyla halkın istediği yönde ilerleyen, demokratik ve ekonomik olarak liberal bir ülke olmasını isterim.

2001 Krizi ve Sonrası

Ekonomik krizlerin ardından toparlanmalar yaşanıyor, 2001 krizi sonrası da bazı reformlar gündeme geldi. Ancak daha sonra yeni tekeller ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’nin gerçek anlamda ekonomik başarıya ulaşabilmesi için ekonomik yapının rant değil, özgür girişim üzerine inşa edilmesi gerekiyor.


Hiç yorum yok: