Çalışma, 25 ila 75 yaşları arasında 108 katılımcı üzerinde yapılmış ve çoklu omik (transkriptomik, proteomik, metabolomik, mikrobiyom) profilleme yöntemleri kullanılarak katılımcılar birkaç yıl boyunca izlenmiştir. Özellikle, 44 ve 60 yaşlarında moleküler belirteçlerde önemli değişiklikler gözlenmiştir. Bu değişiklikler bağışıklık düzenlenmesi, karbonhidrat metabolizması, kardiyovasküler sağlık, lipid ve alkol metabolizması gibi biyolojik işlevlerle ilişkilendirilmiştir.
Ana bulgular şunlardır:
1. Doğrusal olmayan yaşlanma: Çoğu molekül ve mikrop yaşla birlikte doğrusal olarak değişmez. En büyük moleküler düzensizlikler 44 ve 60 yaş civarında gerçekleşmektedir.
2. Sağlık sonuçları: Bu geçiş dönemlerinde kardiyovasküler hastalık, diyabet ve bağışıklıkla ilgili rahatsızlıklar gibi hastalık risklerinde artış görülmektedir. Yaşlanma süreci, GTPaz düzenlenmesi, oksidatif stres ve mRNA stabilitesi gibi işlevlerle ilişkilendirilmiştir.
3. Karmaşık yaşlanma dinamikleri: Yaşlanma, sürekli doğrusal değişimlerden ziyade, moleküler düzeyde birden fazla dalgayı içeren bir süreçtir. Bu durum, DNA, RNA, proteinler ve metabolitler gibi farklı moleküler katmanların izlenmesinin önemini göstermektedir.
Bu araştırma, doğrusal olmayan moleküler değişimlere odaklanarak yaşa bağlı hastalıklar için potansiyel tedavi hedefleri hakkında önemli bilgiler sunmakta ve sağlıklı yaşam süresini artırma yollarına işaret etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder