Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir köyün hemen yanı başında, yeryüzündeki en eski ormanda bir kulağakaçan yaşarmış. Bu kulağakaçan diğerlerinden farklıymış; çünkü o, insanların sırlarını dinlemek yerine, onları keşfetmeyi severmiş. Adı da Bilgikaçan olmuş.
Bir gün ormanda dolaşırken yaşlı bir çınarın gövdesinde bir yazı görmüş:
"Bilinen şeyler vardır, bir de bilinmeyenler, ve aralarında kapılar bulunur."
Bilgikaçan yazıyı okur okumaz meraklanmış. “Bu kapılar nerededir ve neye açılır?” diye düşünmüş. Yazının yanında minik bir anahtar bulmuş. Üzerinde şu sözler yazılıymış: “Bilinmeyene cesaret edenler için.”
İlk Kapı: Bilinenler Diyarı
Anahtarı bir taş kovuğuna soktuğunda karşısında ilk kapı belirivermiş. Kapıdan geçtiğinde bir anda kendisini köyün içinde bulmuş. İnsanlar ona tanıdık şeylerden bahsediyormuş: güneşin doğuşu, nehirlerin akışı, çocukların kahkahaları... Ama burada her şey fazla sıradanmış. Bilgikaçan, "Bu diyar güzel ama sırlarla dolu değil," diye düşünerek yoluna devam etmiş.
İkinci Kapı: Bilinmeyenler Ormanı
Bilgikaçan, ikinci bir taş kovuğunda aynı anahtarı kullanmış. Bu sefer karşısında karanlık, sisli bir orman belirmiş. Buradaki her şey yabancıymış. Ağaçların yaprakları ışık saçıyor, kuşlar melodiler yerine bilmeceler söylüyormuş. Ama bu dünya öyle karmaşıkmış ki Bilgikaçan kendisini yalnız ve kaybolmuş hissetmiş.
Birden, üçüncü kapıyı işaret eden bir ışık belirmiş. "Aradığım dengeyi burada bulamayacağım," demiş ve ışığı takip etmiş.
Üçüncü Kapı: Kapıların Diyarı
Bilgikaçan üçüncü kez anahtarı çevirmiş ve kendisini Kapıların Diyarı'nda bulmuş. Burada bilinenler ve bilinmeyenler arasında mükemmel bir uyum varmış. İnsanlar hem tanıdık hem de yeni şeyleri bir arada yaşayıp öğreniyormuş. Bilgikaçan, bu diyarın sırrını öğrenmek için kapı bekçisine yaklaşmış.
Bekçi gülümseyerek şöyle demiş:
“Bilinenle yetinmeyenler ve bilinmeyenden korkmayanlar, her zaman kapılar aramaya devam eder. Kapılar, merak ve cesaretle açılır. Asıl büyü, bu iki dünya arasında bir köprü kurabilmektir.”
O günden sonra Bilgikaçan, bilinen ve bilinmeyenleri birbirine bağlayan bir rehber olmuş. Artık ormanda dolaşıp yeni kapılar keşfeder, insanların bilinenle bilinmeyen arasında cesur adımlar atmasına yardımcı olurmuş.
Ve bu şekilde, kulağakaçan Bilgikaçan’ın hikâyesi, hem bilinenlere hem de bilinmeyenlere ışık tutarak sonsuza dek anlatılmış.
Son.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder