Jonathan Haidt'in "The Anxious Generation: How the Great Rewiring of Childhood Is Causing an Epidemic of Mental Illness" adlı kitabı, çocukluğun doğasında meydana gelen değişimlerin gençler arasında artan zihinsel sağlık sorunlarına nasıl yol açtığını inceliyor. Haidt, özellikle 2010'ların başından itibaren ergenlerde depresyon, anksiyete, kendine zarar verme ve intihar oranlarındaki keskin artışa dikkat çekiyor. Bu dönemde akıllı telefonların ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, çocukların oyun temelli ve bağımsız keşiflere dayalı geleneksel çocukluk deneyimlerinin yerini, ekran başında geçirilen zamanın aldığı vurgulanıyor.
Kitap, çocukların sosyal ve nörolojik gelişimlerinin, oyun ve bağımsız keşifler yoluyla olgunlaşmanın önemini vurguluyor. 1980'lerden itibaren "güvenlikçilik" (safetyism) olarak adlandırılan aşırı korumacı ebeveynlik anlayışının, çocukların risk alarak öğrenme ve dayanıklılık geliştirme fırsatlarını azalttığı belirtiliyor. Bu durum, çocukların kendi başlarına problem çözme ve zorluklarla başa çıkma becerilerini olumsuz etkiliyor.
Haidt, sosyal medyanın özellikle kız çocukları üzerinde daha olumsuz etkiler yarattığını, erkek çocuklarının ise gerçek dünyadan sanal dünyaya çekilerek sosyal izolasyon yaşadıklarını belirtiyor. Sosyal medyanın getirdiği uyku eksikliği, dikkat dağınıklığı, bağımlılık, yalnızlık, sosyal karşılaştırma ve mükemmeliyetçilik gibi faktörlerin, çocukların zihinsel sağlığını olumsuz etkilediği vurgulanıyor.
Kitabın son bölümünde Haidt, ebeveynler, öğretmenler, okullar, teknoloji şirketleri ve hükümetler için öneriler sunuyor. Özellikle çocukların ekran başında geçirdikleri zamanı sınırlamak, sosyal medya kullanım yaşını yükseltmek, okullarda telefon kullanımını yasaklamak ve çocukların bağımsız oyun oynayabilecekleri güvenli alanlar oluşturmak gibi adımların atılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, teknoloji şirketlerinin çocukların zihinsel sağlığını korumaya yönelik daha sorumlu adımlar atmaları gerektiğini belirtiyor.
"The Anxious Generation", çocukların dijital çağda karşılaştıkları zorlukları anlamak ve onların sağlıklı gelişimlerini desteklemek isteyen ebeveynler, eğitimciler ve politika yapıcılar için önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder