Arzu’nun İzinde
Derin bir nefes almıştı Eylül. İstanbul’un o nemli, hüzünle karışık havasında durup kendine soruyordu: “Bu his neden bu kadar tanıdık?” Bir sokak lambasının altında, elindeki eski bir defteri karıştırırken buldu kendini. Defter, hayatında bir dönüm noktası olmuş, ama çoktan unuttuğunu sandığı bir aşkın izlerini taşıyordu.
Defterin içinde kısa notlar, yarım kalmış cümleler, bir türlü tamamlanamayan şiirler vardı. Ama en dikkat çekeni, bir ismin sürekli silinip tekrar yazıldığı bir sayfaydı: Deniz. O isim, zihninin bir köşesinde saklanmış, unutulmaya yüz tutmuş, ama asla tam anlamıyla kaybolmamıştı.
Eylül, Deniz’i ilk kez bir yaz akşamında tanımıştı. Bir caz konserinde, sahnedeki müziğe kendini kaptırmış, adeta bir rüyadaydı. Deniz, o rüyanın gerçeğe bakan yüzü gibiydi. Ne çok konuştular o gece, ne çok güldüler. Ama asıl büyü, gözlerinde gizliydi. Deniz’in gözlerinde, Eylül’ün hep aradığı ama asla tanımlayamadığı bir şey vardı. Bir boşluk, bir arzu, belki de sadece kendi yansıması.
Aralarındaki ilişki karmaşık bir dans gibiydi. Yakınlaşıyorlar, uzaklaşıyorlar, ama asla tamamen birbirlerine teslim olmuyorlardı. Deniz, her zaman bir adım önde, bir sır gibi kalmayı başarıyordu. Eylül ise o sırrı çözmek için zihninin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmıştı.
Bir gün, Deniz aniden kayboldu. Hiçbir açıklama yapmadan, hiçbir iz bırakmadan. Ama geride bıraktığı şey, Eylül’ün içindeki derin bir arzuydu. Bu arzu, zihninde bir iz bırakmış, onu sürekli geri dönüp düşünmeye zorlamıştı.
Yıllar sonra, işte bu defterle karşılaşmıştı Eylül. Her sayfada Deniz’in bir izi vardı. Ama bir yandan da Eylül’ün kendisi vardı. Deniz’i ararken, aslında hep kendisini aradığını fark etti. Arzunun öznesi, Deniz değil, belki kendisiydi.
Eylül, defteri kapattı ve bir kez daha derin bir nefes aldı. Bu aşk hikayesi tamamlanmamıştı belki, ama artık bir anlamı vardı. Deniz’in bıraktığı iz, Eylül’ün kendi ruhuna açılan bir kapı olmuştu.
Ve o an anladı ki, sevgi, sadece bir başkasında değil, o başkasıyla kurulan bağda, geride kalan izlerde ve insanın kendisiyle olan ilişkisine saklıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder