2017-01-14

Derviş Kaşığı

DERVİŞ KAŞIĞI

Bir Derviş'e sormuşlar:
-"Sevginin sözünü edenler" ile "Sevgiyi gerçekten" yaşayanlar arasında ne fark var?
-"Bakın göstereyim" demiş
Bir sofra hazırlamış.
Sevgi sözlerini dilinden düşürmeyen... ama... Dilinden de gönlüne indirmeyen kişileri... çağırmış sofraya...
Hepsi yerlerine kurulmuşlar... derken...
Kaseler içinde... buram buram tüten... mis gibi kokan..
Sıcacık çorbalar gelmiş, sofraya..
Arkasından da "derviş kaşığı" denilen, Bir metre uzunluğunda kaşıklar...
"Bu kaşıkların sapının uç kısmından tutup yiyeceksiniz" Şartını da eklemiş, Derviş.

"Peki" deyip sapının ucundan tuttukları uzun kaşıklarla çorbayı içmeye girişmişler...
Fakat, o da ne?
Kaşıklar uzun geldiği için... sofradaki hiç kimse..
Kaşıktaki çorbayı ağzına götüremiyor..
Bakmışlar olmuyor.. üstelik de ortalığı kirletiyorlar..
İçmekten vazgeçtikleri çorbayı bırakmışlar ve oturdukları gibi aç kalkmışlar, sofradan..

Onların kalktığını gören Derviş, "Şimdi de sevgiyi gerçekten yaşayanları..Gönlü gerçekten sevgi dolu olanları... çağıralım sofraya" diyerek.
Yüzleri aydınlık... gözleri sevgiyle gülümseyen kişileri..
Çağırmış sofraya ve "buyurun" demiş.

Kural yine aynı...
Her biri... uzun kaşığın sapının uç kısmından tutarak..
Kaseye daldırıp çorbayla doldurduğu kaşığı..
Kendi ağzı yerine... "Buyur kardeşim" diyerek karşısındakine uzatıyor..
O da aynı şekilde, kendine uzatan "kardeşine"...
Böylece, herkes birbirini doyurmak suretiyle,
Şükrederek kalkmışlar, sofradan..

Bu manzarayı gösteren Derviş,
"İşte" demiş,
"Kim ki.. hayat sofrasında yalnız kendini görür...
Kendini doyurmayı düşünürse..
O aç kalacaktır..
Kim ki... kardeşini düşünür ve doyurursa..
O da kardeşi tarafından doyurulacaktır..

Şunu unutmayın ki..
Her zaman, alan değil veren kazanır.."

Bazen düşünüyorum da..
-Gerçek sevgi ile göstermelik sevgiyi...

-Kardeş ile kardeş gibi gözükeni ayırt edecek..
-Dilde söylenenler ile yürekte gizlenenleri yan yana getirecek..
-"Sorun" çözmek isteyenler ile
"Sorun" dan beslenenleri birbirinden ayıracak..

Bir "derviş kaşığı" yapılmış olsaydı.. nasıl olurdu dersiniz?

Eminim, hemen herkes dört elle "Derviş Kaşığı"na sarılırdı..

Ama..
"Kaşığı kırmaya çalışanlar hep olur" dediğinizi duyar gibiyim...

Haklısınız..

Kimbilir, belki de birileri.. bu kaşığı hep kırıyorlardır..
Haydi, var mısınız? "Derviş Kaşıkları"nı kıranlara inat..

Her birimiz... elimizle olmasa bile.. hem dilimizle...hem gönlümüzle..

Birer tane derviş kaşığı yapmaya.. ve...

Kardeşlerimize çorba içirmeye..
Ne dersiniz?

Ramazan Toprak

2017-01-09

Renkli MR



MR teknolojileri tarihçesine baktığımızda MR daki gelişmelerin yıllar içinde ve aşama aşama gerçekleştiğini görmekteyiz.  Bugün geldiğimiz noktada “sekans” adı verilen çok sayıda görüntüleme protokolü ve bunların sayesinde elde edilen pek çok görüntü ile karşılaşmaktayız. Radyoloji uzmanı, klinisyen doktor ve hasta bu sekansları siyah beyaz olarak görür. Radyoloji tarihi boyunca radyologlar, hastalardan elde edilen görüntülerin siyah beyaz olmasına alışmışlardır. Önemli olan tanı koymak ise, siyah beyaz görüntü çoğu zaman yeterlidir. MR incelemede “sekans” adı verilen çekim protokolleri, radyo dalgaları ile hastanın içinde bulunan hidrojen atomlarının farklı şekillerde  etkileşimlerini temsil eder. Her sekans çekim sonucu kendine has bir görüntü oluşturur.  Örneğin T1 ağırlıklı sekanslarda yağ dokusu parlak iken, su dokusu koyu tonda izlenir.  T2 ağırlıklı sekanslarda ise hem su hem yağ dokusu parlak tonda izlenir. Yağ baskılı sekanslarda yağ dokusu koyu tonda, su parlak olarak görünür. Su baskılı sekanslarda ise su koyu renkli olarak izlenir. Radyolojide MR eğitiminin zorluklarından biri ise hangi sekansta nelerin açık renkte, nelerin koyu renkte göründüğünü ezberlemektir. Diğer bir zorluk ise her hastanın görüntüsü incelenirken bu değerleri kısa dönemli hafızaya almaktır. Birden fazla görüntünün bir dokuyu tanımlamada kullanılmasının nedeni, tek görüntünün ayrıştırmak için yeterli bilgiyi içermemesidir. Örneğin T2’de parlak gördüğümüz bir doku hem yağ, hem de su olabilir. Ancak T2’de parlak ve T1’de koyu ise su olduğuna emin olunabilir.  Böyle bir çalışma düzeni benimsememiz, “renkli görme” olarak sahip olduğumuz fizyolojik yetilerden birini hiç kullanmamak anlamına gelir.  Gözümüzde ışık şiddetine duyarlı “silindir” şeklinde hücreler bulunur. Bu silindirler ile görmemiz siyah-beyaz olarak gerçekleşir. Silindir dışında üç farklı koni şeklinde kırmızı, yeşil ve mavi renklere duyarlı hücreler bulunur. Renkli görme süreci koniler sayesinde gerçekleşir. Bir manav dükkânına gittiğimizde kırmızı elmalar, kırmızı koniler tarafından parlak görünürken, yeşil ve mavi koniler tarafından koyu görünür. Sebzeler ise yeşil koniler tarafından açık renk görünürken, kırmızı ve mavi konileri hiç uyarmaz. Muz ise hem yeşil, hem kırmızıyı uyarır, maviyi uyarmaz. Bu şekilde gözümüz ve beynimiz muzu sarı, elmayı kırmızı, sebzeyi yeşil renkte algılar. Benzetmeye çalışırsak, şu anki çalışma düzeninde radyologlar elmayı tanımlarken, kırmızı demek yerine, birinci sekansta parlak, ikinci ve üçüncü sekansta koyu şeklinde tanımlamaktadır. Ayrıca elmanın kırmızı olduğunu anlamak için üç görüntüyü eş zamanlı olarak bellekte tutmaya çalışmak gerekmektedir. Muza sarı demek yerine ise birinci ve ikinci sekansta parlak, üçüncü sekansta koyu olarak tanımlamaktayız. Renkli MR’da en az iki, en fazla üç sekans bir seferde ve tek görüntüde birleştirilerek incelenebilir. Tek bir siyah beyaz görüntü 256 ayrı gri tonu değeri alabiliyorken, 3 sekanslı kompozit renkli görüntü 16 milyon değer alabilmektedir. Siyah renk gözümüzdeki hiç bir koninin uyarılmadığı durumlarda (0,0,0) , beyaz renk ise tüm konilerin eşit derecede ve maksimum uyarıldığı zaman algıladığımız renklerdir. Bu bilgilerden yola çıkarak, insanoğlunun renkli görme becerisi ile bilgisayarın 3 görüntüyü, üç renkte bir araya getirme özelliğini birleştirip yararlı bir iş yapabiliriz. Her sekansı bir renge atayabiliriz; örneğin dokuların bildiğimiz rengine yakın olması için T1 sekansını kırmızı renge, T2 sekansını yeşil renge, yağ baskılı T2 sekansını mavi renge atadığımızı düşünelim. Bu şekilde bazı dokular insanoğlunun fiziki olarak görmeye alıştığı renklerde görünmeye başlayacaktır. Bu kombinasyonda yağlar sarı, sular mavi, kaslar kırmızı renkte görünür. Yağların sarı olarak görünmesinin sebebi T1 de parlak, T2 de parlak ve yağ baskılı (YB) sekanslarda koyu renkli olmalarıdır. Su ise mavi olarak izlenir. Su T1 de koyu, T2’de parlak ve yağ baskılı T2’de parlak göründüğü için turkuaz mavisi renginde görünecektir.   Üç görüntüye ayrı ayrı bakmak yerine tek bir görüntüye bakarak dokuyu değerlendirebiliriz. Görüntülerin elde edilmesi sırasında uyulması gereken tek kural vardır; o da görüntülerin birebir örtüşmesidir. Hareket ve zoom’lama gibi nedenler görüntülerin kaymasına sebep olur. Renkli MR’ın uygulamada yararlı hale gelmesi için yazılım desteği ile hızlı ve pratik hale getirilmesi gereklidir. Sentetik MR gibi birden fazla sekansın tek çekimde elde edilebilmesini sağlayan yeni teknolojiler renkli MR daki gelişmeleri de hızlandıracaktır.





KYM: Kırmızı, Yeşil, Mavi
YB: Yağ Baskılı
bit.ly/Color_MRI

2017-01-06

Color MRI of Female Pelvis with Left Dermoid Cyst

Color MRI of Female Pelvis with Left Dermoid Cyst. Fluid / fluid level is seen in left ovary. Fat (yellow) is on on top and water rich content (blue) on lower part of the cyst.