Bir varmış, bir yokmuş. Zamanın birinde, aynaların 🪞 ve gölgelerin hüküm sürdüğü bir ülke varmış.
Bu ülkede herkes bir başkasını sevmekle meşgulmüş, çünkü aynalar onları sürekli başkalarının güzelliklerini, güçlü yanlarını ve ışıklarını gösterirmiş.
İnsanlar aynalardaki yansımaların peşinde koşar, gölgelerin ardında kaybolurmuş.
Ve bir gün, bu ülkede yaşayan genç bir kadın, Mira, farklı bir şey fark etmiş. Aynalar ona hep başkalarını gösteriyormuş, ve bir an gelmiş ki bir ayna çatlamış.
O çatlağın içinden Mira, ilk kez kendi yüzünü aynada görmüş. Gördüğü şey hiç hoşuna gitmemiş: yorgun gözler, geçmişin yaraları ve bastırılmış korkular...
Hayretler içinde "Bu ben miyim?" diye sormuş Mira, aynadaki yansımasına. "Bunca zaman başkalarını severek, onların ışığını kucaklayarak, kendimi mi unuttum?"
O andan itibaren Mira bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş. Kendini Tanıma yolculuğu.
İlk durağı, Kızgın Demir Dağı olmuş. Bu dağın zirvesinde, kendini sevmek isteyenlere zorlu bir sınav verildiği söylenirmiş. Ve bu öyle kolay bir sınav değilmiş, çünkü oraya ulaşanlar en derin korkularıyla yüzleşmek zorundaymış.
Yolda pek çok insanla karşılaşmış Mira. Kimi ona, “Neden bu kadar zorluyorsun kendini? Sevecek bir başkasını bulman yeter!” demiş. Ama Mira’nın içinde bir ses, “Bu yolculuk senin içindir. Kendine dönme, kendini bulmak zamanın geldi,” diye fısıldamış.
Kızgın Demir Dağı'na vardığında, zirveye tırmanan bir kapı bulmuş. Kapının ardında büyük bir demir levha varmış, üzerinde şöyle yazıyormuş:
“Kendini sevebilir misin?”
Mira, levhayı dokunmadan önce uzun uzun izlemiş. Bütün korkuları, eksiklikleri ve geçmişin gölgeleri birer birer zihninde canlanmış. Sonra cesaretini toplayıp, bir nefes alıp, demire dokunmuş. Ellerinin yanacağını, canının çok acıyacağını düşünmüş. Ve demir yandıkça, içine bir ışık dolmuş. O ışıkla anlamış ki, kendisini sevmek, yaralarını kabullenmek, korkularını kucaklamak ve kendine şefkat göstermek demekmiş.
Mira zirveden döndüğünde artık değişmiş biriymiş. Aynalar ona hâlâ başkalarını gösterebilirmiş, ve şimdi Mira kendi yansımasını da görmeyi öğrenmiş. Ve kendine bakıp şöyle demiş:
“Evet, seni seviyorum. Tüm eksiklerinle, tüm yaralarınla, sen bensin. Ve bu bana yeterli.”
O günden sonra Mira, hem kendini hem de başkalarını sevmeyi öğrenmiş. Çünkü bilirmiş ki, kendini sevmeden, başkalarına verecek gerçek bir sevgi bulunamazmış.
Ve masal bu ya, Mira’nın ülkesinde insanlar zamanla değişmiş. Artık aynalar sadece başkalarını değil, insanlara kendi güzellikleri ve ışıklarını da göstermeye başlamış.
Gökten üç elma 🍎🍏🍎 düşmüş: biri kendini sevenlere, biri başkalarını sevenlere, biri de bu masalı dinleyenlere...❤️ 💚 ❤️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder