2024-07-18

Varoluşçuluk (ekzistansiyalizm) nedir?

Varoluşçuluk (ekzistansiyalizm), 20. yüzyılın ortalarında popülerlik kazanan bir felsefi akımdır. Bu felsefenin temelinde, insanın varoluşu, özgürlüğü ve bireysel sorumluluğu gibi konular yer alır. Varoluşçuluğun ana fikirlerinden bazıları şunlardır:

1. Özgürlük ve Sorumluluk: İnsanlar özgür iradeye sahiptir ve kendi seçimlerinden sorumludur. Bu, kişisel özgürlüğün ve bireysel sorumluluğun önemini vurgular.

2. Varoluş Önce Gelir: Varoluşçuluk, "varoluş özden önce gelir" ilkesiyle bilinir. Bu, insanların önce var olduğunu ve sonrasında kendi anlamlarını, değerlerini ve amaçlarını yarattığını ifade eder.

3. Anlamsızlık ve Absürdite: Varoluşçular, evrenin ve insan yaşamının içsel bir anlam veya amaç taşımadığını öne sürer. Bu da insanın kendi anlamını yaratma gerekliliğini ortaya koyar.

4. Otantiklik: Varoluşçuluk, bireyin kendi kimliğini ve değerlerini otantik bir şekilde yaşamasını savunur. Başkalarının beklentilerine veya toplumsal normlara göre değil, kendi özgün benliği doğrultusunda yaşamak esastır.

5. Kaygı ve Yalnızlık: Özgür irade ve sorumluluk, bireyde kaygı ve yalnızlık duygularına yol açabilir. Bu duygular, insanın kendi varoluşunu sorgulamasına ve anlam arayışına girmesine neden olur.

Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Martin Heidegger ve Søren Kierkegaard gibi düşünürler varoluşçuluğun önemli temsilcilerindendir. Sartre’ın "Bulantı" ve Camus’nün "Yabancı" gibi eserleri bu akımın edebiyattaki yansımalarına örnek gösterilebilir.

Varoluşçu Etik

Hiç yorum yok: