Varoluşçuluk (ekzistansiyalizm), 20. yüzyılın ortalarında popülerlik kazanan bir felsefi akımdır. Bu felsefenin temelinde, insanın varoluşu, özgürlüğü ve bireysel sorumluluğu gibi konular yer alır. Varoluşçuluğun ana fikirlerinden bazıları şunlardır:
1. Özgürlük ve Sorumluluk: İnsanlar özgür iradeye sahiptir ve kendi seçimlerinden sorumludur. Bu, kişisel özgürlüğün ve bireysel sorumluluğun önemini vurgular.
2. Varoluş Önce Gelir: Varoluşçuluk, "varoluş özden önce gelir" ilkesiyle bilinir. Bu, insanların önce var olduğunu ve sonrasında kendi anlamlarını, değerlerini ve amaçlarını yarattığını ifade eder.
3. Anlamsızlık ve Absürdite: Varoluşçular, evrenin ve insan yaşamının içsel bir anlam veya amaç taşımadığını öne sürer. Bu da insanın kendi anlamını yaratma gerekliliğini ortaya koyar.
4. Otantiklik: Varoluşçuluk, bireyin kendi kimliğini ve değerlerini otantik bir şekilde yaşamasını savunur. Başkalarının beklentilerine veya toplumsal normlara göre değil, kendi özgün benliği doğrultusunda yaşamak esastır.
5. Kaygı ve Yalnızlık: Özgür irade ve sorumluluk, bireyde kaygı ve yalnızlık duygularına yol açabilir. Bu duygular, insanın kendi varoluşunu sorgulamasına ve anlam arayışına girmesine neden olur.
Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Martin Heidegger ve Søren Kierkegaard gibi düşünürler varoluşçuluğun önemli temsilcilerindendir. Sartre’ın "Bulantı" ve Camus’nün "Yabancı" gibi eserleri bu akımın edebiyattaki yansımalarına örnek gösterilebilir.
2024-07-18
Varoluşçuluk (ekzistansiyalizm) nedir?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder