Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Masallar Ülkesi adında bir krallık varmış. Bu krallıkta herkes en küçük sorunları bile devasa meseleler haline getirir, günlerini ve gecelerini bu meselelerle boğuşarak geçirirmiş.
Krallığın en huzursuz köyü olan Sıkıntı Köyü'nde, genç bir adam yaşarmış. Adı Gerginmiş. Gergin, hayatın karşısına çıkardığı her küçük sorun karşısında büyük bir üzüntüye kapılır, kaygıya düşermiş. Yağmur yağsa, "Bu kadar çok yağmur yağarsa tarlalarımız çamur olur!" diye dertlenir; güneş açsa, "Bu kadar güneş yanmamıza sebep olur!" diye üzülürmüş. Gergin'in bu tavrı, köydeki herkesin moralini bozarmış.
Bir gün, köyün yakınlarındaki ormanda dolaşırken, yaşlı bir bilgeyle karşılaşmış. Bilge, Gergin'in üzgün halini fark edip ona yaklaşmış ve sormuş:
"Evlat, neden bu kadar kaygılısın?"
Gergin derin bir iç çekmiş ve demiş ki, "Her şey beni endişelendiriyor. Küçük bir problem bile büyük bir meseleye dönüşüyor ve ben bu yüzden huzur bulamıyorum."
Bilge, Gergin'e tebessüm ederek demiş ki, "Meseleleri mesele yapmazsan mesele kalmaz, evlat. Her küçük sorunu büyük bir mesele haline getirmek yerine, sorunların üstesinden gelmek için basit yollar aramalısın."
Gergin, bu sözlerin anlamını tam olarak kavrayamamış. Ama bilge, ona yardımcı olmayı teklif etmiş. "Sana bu konuda yardımcı olabilirim. Gel, birlikte köyüne gidelim ve sana meselelere farklı bir açıdan bakmayı öğreteyim."
Köye döndüklerinde, bilge, Gergin'e günlük hayatında karşılaştığı küçük sorunları nasıl basitçe çözebileceğini göstermiş. Bir gün, yağmur yağdığında, bilge Gergin'e şemsiye kullanmayı öğretmiş. Güneş açtığında ise, serin bir gölge bulup orada dinlenmesini söylemiş.
Zamanla Gergin, bilgenin öğütlerini dinleyip uygulamaya başlamış. Her küçük sorunun aslında çözümü basitmiş ve meseleleri büyütmek yerine, çözüm odaklı düşünmek onu daha mutlu ve huzurlu biri yapmış.
Sıkıntı Köyü'ndeki diğer insanlar da Gergin'in değişimini fark etmiş ve onun bu yeni tavrını örnek almışlar. Böylece, köyün adı zamanla Huzur Köyü olarak değişmiş.
Ve o günden sonra, Sıkıntı Köyü halkı, "Meseleleri mesele yapmazsan mesele kalmaz" sözünü dillerinden düşürmemişler. Herkes küçük sorunları büyük meseleler haline getirmemeyi öğrenmiş ve daha mutlu bir hayat sürmeye başlamış.
Gökten üç elma düşmüş; biri masalı anlatanın, biri dinleyenin, biri de meselelere artık mesele yapmayanların başına...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder