2024-07-17

Kendini Tanıma Yolculuğu

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, göklerde yıldızlar dans ederken, denizler durulurken, insanların ruhlarında derin yankılar bırakan bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar, hayatın anlamını bulmak için sürekli bir arayış içindelermiş. Her biri, kendini daha iyi tanımak ve anlamak için farklı yollara başvururmuş.

Köyün en yaşlısı, Bilge Dede, insanlara sürekli olarak "Hiçbirimizin kendi üzerine çalışması bitmedi. Her birimiz her zaman devam eden bir çalışmadır," dermiş. Bu sözler, köy halkının zihninde yankılanır ve onları derin düşüncelere sevk edermiş.

Bir gün, genç bir delikanlı olan Umut, Bilge Dede'ye giderek, "Dede, ben kim olduğumu, neyi başarmak istediğimi bilmiyorum. Bana yardım eder misin?" diye sormuş. Bilge Dede, sakin bir gülümsemeyle, "Umut, kendini bulmak için önce kalbini dinlemelisin. Yolculuğun senin içindedir," demiş.

Umut, Bilge Dede'nin sözleri üzerine düşünmeye başlamış. Her sabah gün doğarken, köyün yakınındaki ormana gider, derin nefesler alır ve etrafındaki doğanın seslerini dinlermiş. Yağmurun toprağa düşen damlaları, kuşların neşeli cıvıltıları, rüzgarın ağaç yapraklarıyla fısıldaşması, Umut'un içsel yolculuğuna rehberlik edermiş.

Günler, haftalar, aylar geçmiş. Umut, doğanın döngülerinde kendi içindeki döngüleri fark etmeye başlamış. Her yağmur damlası, onun gözyaşlarını temsil edermiş; her güneş ışığı, kalbindeki umutları canlandırırmış. Umut, kendini daha iyi tanımaya başladıkça, köydeki diğer insanlara da bu yolculuklarında rehberlik etmeye başlamış.

Köy halkı, Umut'un yaşadıklarından ilham alarak kendi içsel yolculuklarına çıkmış. Her biri, Bilge Dede'nin sözlerini hatırlayarak, kendi üzerlerine çalışmanın hiç bitmediğini ve her zaman devam eden bir çalışma olduklarını anlamışlar. Kendi üzerinde çalışma hiç bitmez, çünkü her kendini tanıma, sende bir değişime yol açar. Artık, tanıdığın eski sen değilsin ve yen kimliğini tanımak için kredine yeniden bakmalısın. Taa ki yeni bir şey fark edene kadar. Bu farkındalık, köydeki herkesin birbirine daha derin bir sevgi ve saygı duymasını sağlamış.

Ve böylece, küçük köyde yaşayan insanlar, içsel yolculuklarında birbirlerine destek olarak, hayatın anlamını ve kendi varlıklarının değerini keşfetmişler. Masal bu ya, Bilge Dede'nin sözleri, nesilden nesile aktarılarak köyün ruhunda yaşamaya devam etmiş.

Gökten üç elma düşmüş: Biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de kendi üzerine çalışmayı asla bırakmayan herkesin başına.

Hiç yorum yok: