2025-05-15

Beni Anlasınlar Beklentisinden Kendimi Anlatmayı Seçiyorum Bilincine

“Beni Anlasınlar” Beklentisinden “Kendimi Anlatmayı Seçiyorum” Bilincine

Bazı insanlar ilişkilerinde derin bir anlaşılma arzusu taşır. Kalplerinin derinliklerinde, biri gelsin ve onları hiç anlatmadan anlasın isterler.

Kelimelere dökemedikleri duyguların, iç dünyalarının sessiz çığlığını biri duysun… Belki bu istek, geçmişte anlaşılmamış bir çocuğun sessiz duasıdır. Belki de incinmemek için geliştirilen bir savunma: “Anlatırsam kırılırım, susarsam belki beni fark eder.

Ama gerçek şu ki; anlatılmadan anlaşılmak çoğu zaman bir hayaldir. 

Ve bu hayal gerçekleşmediğinde, içine kapanmak ya da karşı tarafı suçlamak, bizi daha da yalnızlaştırır. 

Eğer bu döngüden çıkmak, daha sağlıklı bir iletişim kurmak istiyorsan, bu yazı senin için bir başlangıç olabilir.


1. Anlaşılma İsteği: En İnsani Arzu

Anlaşılmak istemek yanlış değildir. Hepimizin görülmeye, duyulmaya ve hissedilmeye ihtiyacı vardır. Ancak bu arzunun karşılanması, çoğu zaman bir “beklenti” değil, bir “çaba” gerektirir. Anlaşılmak için önce anlatmak gerekir.

Sorgulama alanı:

  • “Kendimi gerçekten anlatıyor muyum?”
  • “İçimdeki duyguları, ihtiyaçları net bir şekilde paylaşıyor muyum?”
  • “Karşımdakinin beni tanıması için ona fırsat veriyor muyum?”

2. Anlatmadan Anlaşılmak: Sessizliğin Tuzağı

Sessiz kalıp içinden geçenleri ifade etmemek, karşı taraf için belirsizlik yaratır. Beklenti varsa ama ifade yoksa, kırgınlık kaçınılmazdır.

Sessizliğin ardında genellikle şu düşünceler yatar:

  • “Zaten beni kimse anlamaz.”
  • “Anlatınca reddedilirim.”
  • “Anlatmama bile gerek olmamalı.”

Ama şunu hatırla: Karşındaki insan bir zihin okuyucu değil. Seni anlamasını istiyorsan, ona “senin iç sesini” duyurma cesaretini göstermen gerekir.


3. İçine Kapanmak Yerine İletişimi Seç

Anlatılmadığında, anlaşılmadığında içine çekilmek doğal bir tepkidir. Ama bu kapanma seni ilişkiden uzaklaştırır. Duyguların içerde büyür, öfke, yalnızlık ya da suçlama biçiminde dışarı sızar. Bu döngüyü fark ettiğinde şunu sor kendine:

  • “Şu an gerçekten susmayı mı istiyorum, yoksa duyulmamaktan mı korkuyorum?”
  • “İfade etsem ne olurdu?”
  • “Sustum ama karşımdaki nereden bilsin ne hissettiğimi?”

Cevaplar seni bir adım dışarı çıkmaya davet edebilir.


4. Suçlamaktan Sorgulamaya Geçiş

Anlaşılmadığında doğan hayal kırıklığı, çoğu zaman karşı tarafa yönelir:

  • “O beni hiç anlamıyor.”
  • “Beni sevseydi anlardı.”
  • “Ne hissettiğime dair zerre fikri yok.”

Bu cümlelerin ardında gizli bir mesaj vardır: “Lütfen beni duy.”
Ama suçlamak yerine bu mesajı doğrudan vermeyi dene:

  • “Anlaşılmadığımı hissettiğimde yalnız hissediyorum.”
  • “Beni duyduğunu hissetmek bana iyi geliyor.”
  • “Kendimi ifade etmekte zorlanıyorum ama bunu denemek istiyorum.”

5. İfade Etmeyi Öğrenmek: Adım Adım Açılmak

Kendini anlatmak bir beceridir ve bu beceri zamanla gelişir. İlk adımlar küçük olabilir:

  • İçinde bulunduğun duyguyu adlandır:
    → “Kendimi biraz kırgın hissediyorum.”

  • Neyi neden istediğini açıkla:
    → “Bu konunun senin için ne ifade ettiğini duymak isterim.”

  • Duygularını yargılamadan paylaş:
    → “Zorlanıyorum ama paylaşmak istiyorum.”

Bu ifadeler, duygusal bağ kurmak için birer köprüdür.


6. Niyetini Değiştir: Beklemekten Paylaşmaya

Artık şunu söyleyebilirsin:

“Ben, anlaşılmayı beklemek yerine, kendimi dürüst ve nazik bir şekilde anlatmayı seçiyorum.”
Bu niyet seni pasif bekleyicilikten aktif iletişime taşır. Güçlenmeye başlarsın. İlişkilerin şeffaflaşır.


7. Kırılganlığı Cesarete Dönüştür

Kendini anlatmak kırılganlık ister. Ama aynı zamanda cesaretin en saf hâlidir. Anlaşılmama ihtimaline rağmen ifade etmeyi seçmek, kendine ve karşındakine saygıdır.

Ve zamanla şunu görürsün:
Kendini anlatabildiğin yerde, gerçek bağ kurulur.
Susarak değil, konuşarak şefkatli ilişkiler inşa edilir.


Sonuç

İletişimdeki bu dönüşüm, seni yalnızlıktan bağ kurmaya, suçlamadan sorumluluğa, suskunluktan şeffaflığa taşır.
Ve belki en güzeli: Artık biri seni "anlamadığında" içine kapanmak yerine, "anlatmayı" seçersin.

Bu yolculukta kendine şu cümleyi rehber alabilirsin:


“Duyulmaya ihtiyacım olduğunda, önce kendi sesimi duyurmayı seçiyorum.”



Hiç yorum yok: