2025-05-25

Albert Bandura ve Psikolojiye Katkıları

Albert Bandura ve Psikolojiye Katkıları

Giriş

Albert Bandura (1925–2021), 20. yüzyılın en etkili psikologlarından biri olarak kabul edilir. Kanada doğumlu olan Bandura, psikoloji alanına yaptığı kuramsal ve deneysel katkılarla davranışçılığın sınırlarını genişletmiş ve sosyal bilişsel kuramın (Social Cognitive Theory) temellerini atmıştır. En bilinen katkısı, bireylerin gözlem yoluyla öğrenebileceğini öne sürdüğü sosyal öğrenme kuramıdır. Bandura’nın çalışmaları, özellikle öğrenme, motivasyon, kişilik gelişimi ve öz yeterlilik (self-efficacy) kavramları üzerinden hem psikoloji hem de eğitim bilimlerinde derin etkiler yaratmıştır.


1. Sosyal Öğrenme Kuramı

Bandura’nın en ünlü katkılarından biri, 1960’larda geliştirdiği Sosyal Öğrenme Kuramıdır. Bu kuram, bireylerin sadece ödül-ceza yoluyla değil, başkalarını gözlemleyerek de yeni davranışlar öğrenebileceğini savunur. Bu görüş, klasik davranışçılığın temel varsayımlarına karşı çıkarak psikolojide önemli bir paradigma değişimi yaratmıştır.

Bobo Doll Deneyi (1961): Bandura’nın bu kuramı destekleyen en meşhur deneylerinden biri, Bobo bebek deneyidir. Çocuklara yetişkinlerin şişme bir oyuncağa (Bobo doll) saldırgan davranışlar sergilediği videolar izletilmiş ve ardından çocukların da benzer saldırgan davranışlar gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu deney, öğrenmenin gözlem ve model alma yoluyla gerçekleşebileceğini net bir biçimde ortaya koymuştur.


2. Öz-Yeterlilik (Self-Efficacy) Kavramı

Bandura’nın bir diğer önemli katkısı, bireylerin bir görevi başarıyla yerine getirebileceklerine olan inançlarını tanımlayan öz-yeterlilik kavramıdır. Bandura'ya göre, bireyin kendi becerilerine olan güveni, davranışlarını, hedef belirleme süreçlerini, motivasyonunu ve başarı düzeyini belirlemede kritik bir rol oynar.

Öz-yeterliliği etkileyen dört temel kaynak şunlardır:

  1. Doğrudan deneyimler (başarı/başarısızlık)
  2. Dolaylı deneyimler (model alma, gözlem)
  3. Sözel ikna (teşvik, destekleyici geri bildirim)
  4. Fizyolojik ve duygusal durumlar (anksiyete, stres)

Bu kavram, eğitimden sağlığa, spordan liderlik gelişimine kadar birçok alanda uygulama bulmuştur.


3. Sosyal Bilişsel Kuram

Sosyal öğrenme kuramı zamanla evrilerek sosyal bilişsel kuram adını almıştır. Bu kuram, bireylerin davranışlarını sadece çevresel faktörlerin değil, aynı zamanda bilişsel süreçlerin de etkilediğini savunur. Bandura’ya göre öğrenme, bireyin çevresi, bilişsel yapısı ve davranışları arasındaki karşılıklı nedensellik (reciprocal determinism) yoluyla şekillenir.

Üç temel bileşen:

  • Davranış
  • Çevresel faktörler
  • Kişisel faktörler (inançlar, düşünceler, beklentiler)

Bu üç bileşen sürekli etkileşim halindedir ve biri değiştiğinde diğerleri de etkilenir. Bu model, bireylerin kendi gelişimlerinin etkin aktörleri olduğunu vurgular.


4. Uygulama Alanları

Albert Bandura’nın kuramları, psikoloji dışında pek çok alana da uygulanmıştır:

  • Eğitim: Öğretmenlerin model rolü, öğrencinin öz-yeterliliğinin geliştirilmesi, öğrenme stratejileri
  • Sağlık Psikolojisi: Bireylerin sağlıklı davranışları sürdürme kararlılığı, bağımlılıkla mücadele
  • Kitle İletişimi: Medyada sunulan davranış örneklerinin çocuklar üzerindeki etkileri
  • Davranış Değişikliği Programları: Sigara bırakma, kilo verme, fiziksel aktivite alışkanlıkları

Sonuç

Albert Bandura, psikolojiye bireyin pasif bir alıcı değil, çevresiyle etkileşim içinde aktif bir öğrenici olduğunu göstererek büyük bir katkı sunmuştur.

Sosyal öğrenme kuramı, öz-yeterlilik kavramı ve sosyal bilişsel kuram, sadece akademik dünyada değil, gerçek yaşamda da etkili biçimde kullanılmaktadır. 

Bandura’nın çalışmaları, modern psikolojinin insan davranışlarını anlamada ne kadar çok boyutlu düşünmesi gerektiğini göstermesi açısından da son derece değerlidir.

Hiç yorum yok: