2025-09-28

Nefret Edici Borç: Diktatörlerin Aldığı Borcu Kim Öder?

Nefret Edici Borç: Diktatörlerin Aldığı Borcu Kim Öder?

Uluslararası toplum, baskıcı rejimlere karşı genellikle ekonomik yaptırımlara başvurur. Ancak bu yaptırımlar çoğu zaman ya etkisiz kalır ya da halka zarar verir. Alternatif olarak önerilen “borç ambargosu”, diktatörlerin dış borç almasını engelleyerek bu fonları kötüye kullanmalarını zorlaştırır ve halkın rejim değiştiğinde gayrimeşru borçları ödemek zorunda kalmasını önler. Bu yaklaşım, “nefret edici borç” kavramı üzerine kuruludur.


Nefret Edici Borç Kavramı

Kişilerin rızası olmadan alınan borçlardan sorumlu tutulmaması hukukun temel ilkelerindendir. Ancak uluslararası düzeyde, diktatörlerin halk adına kötü niyetle aldığı borçlar çoğu zaman halef hükümetlere devredilir.

  • Bu durum ilk kez 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı sonrasında gündeme gelmiş; ABD, Küba halkının İspanyol sömürgecilerin borçlarından sorumlu tutulmaması gerektiğini savunmuştur.
  • Sovyetler, 1921’de Çarlık borçlarını bu gerekçeyle reddetmiştir.
    1. yüzyılda, Jubilee 2000 kampanyası gibi girişimler bu kavramı yaygınlaştırmaya çalışsa da uluslararası hukukta resmiyet kazanamamıştır.

Tarihte pek çok örnek vardır:

  • Apartheid Güney Afrika’sı döneminde alınan borçlar, rejim devrildikten sonra dahi halk tarafından ödenmiştir.
  • Somoza (Nikaragua), Mobutu (Zaire) ve Marcos (Filipinler) gibi liderler milyarlarca dolar borç alıp şahsi servetlerini artırmış, borç yükünü halka bırakmıştır.

1996’da başlatılan HIPC borç hafifletme programı, borçların koşullarını dikkate almadığı için bu tür gayrimeşru borçlara çözüm getirememiştir.


Çözüm: Uluslararası Bir Değerlendirme Sistemi

Önerilen çözüm, bağımsız bir uluslararası kurumun rejimlerin meşruiyetini önceden değerlendirmesidir. Bu kurum:

  • Halkın rızası olmadan ve halka fayda sağlamayacak şekilde alınan borçları “nefret edici” ilan eder.
  • Bu sayede halef hükümetler bu borçlardan sorumlu olmaz.
  • Kreditörler de geri ödeme riskinden dolayı diktatörlere borç vermekten kaçınır.

Böylece, hem yoksul ülkelerin borç yükü azalır hem de meşru hükümetler daha düşük faizlerle borçlanabilir.


Uygulama Yöntemleri

  1. Hukuki düzenlemeler: Kreditör ülkelerde yasalar çıkarılarak nefret edici borç sözleşmeleri uygulanamaz hâle getirilebilir.
  2. Yabancı yardım koşulu: Halef hükümetlere verilecek yardımlar, nefret edici borçları ödememeleri şartına bağlanabilir.

Bu mekanizmalar, diktatörlerin borç almasını zorlaştırırken halkın üzerindeki yükü hafifletir.


Olası Sorunlar ve Çözümler

  • Kreditör korkusu: Borçlar sonradan nefret edici ilan edilirse borç verme durabilir. Bu nedenle kurum, yalnızca gelecekteki borçlar hakkında karar vermelidir.
  • Tarafgirlik riski: Bazı ülkelerin stratejik çıkarları nedeniyle taraflı kararlar verilebilir. Bunun önüne geçmek için oybirliği veya nitelikli çoğunluk gibi karar mekanizmaları kullanılabilir.

Yetkili Kurum Seçenekleri

  • BM Güvenlik Konseyi: Yaptırımlar konusunda deneyimlidir, ancak daimi üyelerin vetosu sorun yaratabilir.
  • Yeni uluslararası mahkeme: Tarafsız bir yargı organı kurulabilir.
  • Ulusal yasalar ve mahkemeler: Büyük kreditör ülkeler kendi iç hukuklarıyla sistemi uygulayabilir.
  • Sivil toplum baskısı: STK’lar ve önde gelen figürler, “nefret edici rejim” listeleri yayımlayarak bankalara baskı yapabilir.

Sonuç ve Geleceğe Bakış

Nefret edici borçların önceden tanımlanması, hem kreditörler hem de borçlu halklar için öngörülebilirliği artırır. Bu sayede:

  • Bankalar baskıcı rejimlere borç vermez.
  • Meşru hükümetler daha uygun koşullarda finansman bulur.
  • Diktatörler artık borçla halklarını bastıramaz veya ülke kaynaklarını yağmalayamaz.

Sonuç olarak, “nefret edici borç” doktrini ve borç ambargosu, hem ekonomik adaleti hem de küresel demokrasiyi güçlendirebilecek etkili araçlar olabilir.

Hiç yorum yok: