2025-05-08

Twitter'ın Ekrem İmamoğlu Hesabını Türkiye'de Engellemesi ve Streisand Etkisi

Twitter'ın Ekrem İmamoğlu Hesabını Türkiye'de Engellemesi ve Streisand Etkisi

Twitter’ın (şu an X olarak bilinen platform) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hesabını Türkiye’de erişime engellemesi, ülkede sansür ve ifade özgürlüğü tartışmalarını bir kez daha gündeme getirdi. Bu engelleme, Türkiye hükümetinin talebi doğrultusunda gerçekleştirildi ve İmamoğlu’nun hesabının, kurmuş olduğu iddia edilen bir “suç örgütünün propagandası” yaptığı gerekçesiyle kapatıldığı belirtildi. Ancak bu hamle, sansürün ters teperek daha fazla dikkat çekmesine yol açan Streisand etkisi ile ilişkilendirildi. Streisand etkisi, bir bilginin veya içeriğin sansürlenmeye çalışılmasının, tam tersine o içeriğe olan ilgiyi artırması durumunu ifade eder. Bu yazıda, Twitter’ın bu kararının nedenleri, hukuki dayanakları ve Streisand etkisinin nasıl devreye girdiği ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

Twitter'ın Engelleme Kararının Arkasındaki Nedenler

Twitter, Ekrem İmamoğlu’nun hesabını Türkiye’de erişime engellediğini resmi bir açıklama ile doğruladı. Platform, bu kararın Türkiye hükümetinin talebi üzerine alındığını ve uygulanmak zorunda kalındığını belirtti. Twitter, karara katılmadığını ve itiraz ettiğini ifade ederken, uymamanın platformun Türkiye’de tamamen kapatılması riskini doğurabileceğini vurguladı. Bu, Twitter’ın Türkiye’de erişimi sürdürmeyi, özellikle acil durumlarda ifade özgürlüğünü desteklemek açısından kritik gördüğünü gösteriyor. Ancak bu durum, platformun hükümet baskısına boyun eğmek zorunda kaldığını da ortaya koyuyor.
Türkiye hükümeti ise engelleme kararını, İmamoğlu’nun hesabının “suç örgütünün propagandası” yaptığı iddiasına dayandırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun hesabının, kurmuş olduğu iddia edilen bir suç örgütünün faaliyetlerini destekleyen paylaşımlar içerdiğini ve bu nedenle erişimin engellenmesinin hukuki bir zorunluluk olduğunu açıkladı. Bu iddia, Türkiye’de sosyal medya platformlarına yönelik artan sansür politikalarının bir yansıması olarak görülüyor. Özellikle 2020’de yürürlüğe giren sosyal medya yasası, hükümetin içerik kaldırma ve erişim engelleme yetkisini genişletmiş, platformlara bu taleplere uyma baskısını artırmıştır. Twitter’ın 2024’ün ikinci yarısında Türkiye’den gelen içerik kaldırma taleplerinin %86’sına uyduğunu bildirmesi, bu baskının somut bir göstergesidir.

Streisand Etkisi ve İmamoğlu Hesabına Artan İlgi

Streisand etkisi, bir içeriğin sansürlenmeye çalışılmasının, o içeriğin daha geniş kitlelere ulaşmasına ve ilgi görmesine yol açması durumudur. Bu kavram, 2003 yılında Barbra Streisand’ın evinin fotoğraflarını internetten kaldırmak için açtığı davanın, fotoğrafların daha fazla yayılmasına neden olmasıyla ortaya çıkmıştır. Ekrem İmamoğlu’nun Twitter hesabının Türkiye’de engellenmesi de benzer bir etki yarattı.
Engelleme kararı duyulur duyulmaz, Türkiye’de sosyal medya kullanıcıları ve muhalif kesimler bu durumu protesto etmek için harekete geçti. Birçok kişi, profil fotoğraflarını İmamoğlu’nun resimleriyle değiştirerek dijital bir dayanışma sergiledi. Sosyal medyada #İmamoğluSusmaz gibi etiketler trend haline geldi ve engelleme, uluslararası basında da geniş yankı buldu. Bu tepkiler, İmamoğlu’nun hesabına olan ilgiyi beklenmedik şekilde artırdı. Engelleme öncesi İmamoğlu’nun hesabı zaten muhalefetin önemli bir sembolüydü; ancak sansür girişimi, bu sembolün daha da güçlenmesine ve kamuoyunda daha fazla dikkat çekmesine yol açtı.
Bu durum, Streisand etkisinin klasik bir örneği olarak değerlendirilebilir. Hükümetin İmamoğlu’nun sesini kısmaya yönelik hamlesi, tam tersine onun mesajlarının daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağladı. İnsanlar, engellemeyi aşmak için VPN gibi araçlara yöneldi ve İmamoğlu’nun paylaşımları alternatif platformlar üzerinden yayılmaya devam etti.

Türkiye’deki Sansür Uygulamaları ve İfade Özgürlüğü

Türkiye’de sosyal medya platformlarına yönelik sansür uygulamaları son yıllarda sistematik bir hal almıştır. Hükümet, sosyal medya yasaları ve mahkeme kararları yoluyla muhalif sesleri susturmayı ve eleştirel içerikleri engellemeyi hedeflemektedir. İmamoğlu’nun hesabının engellenmesi, bu politikaların en dikkat çekici örneklerinden biridir. Daha önce de birçok muhalif hesap ve içerik, benzer gerekçelerle erişime kapatılmıştı. Örneğin, 2025’te İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından protestoları organize eden öğrenci ve aktivist hesapları da hedef alınmıştı.

Twitter, Türkiye’de faaliyetlerini sürdürebilmek için hükümet taleplerine uymak zorunda kalsa da, bu durum platformun “ifade özgürlüğü” ilkesine olan bağlılığını sorgulatıyor. Twitter, Türkiye’de erişimin devamlılığını savunurken, sansür uygulamalarına boyun eğmesi uluslararası alanda eleştirilere neden oluyor. Öte yandan, bu engellemeler, Türkiye’deki muhalif kesimlerin alternatif iletişim kanallarına yönelmesine yol açtı. Merkeziyetsiz bir platform olan Bluesky, sansürden kaçmak isteyen kullanıcılar arasında popülerlik kazandı ve birçok kişi bu platforma geçiş yaptı.

Sonuç

Twitter’ın Ekrem İmamoğlu’nun hesabını Türkiye’de erişime engellemesi, sansürün ters teperek Streisand etkisini tetiklediği bir olay olarak dikkat çekiyor. Hükümetin bu hamlesi, İmamoğlu’nun hesabına olan ilgiyi azaltmak yerine artırdı ve Türkiye’deki sansür politikalarına karşı tepkileri güçlendirdi. Bu durum, sansürün muhalif sesleri bastırmak yerine, onların daha fazla duyulmasına yol açabileceğini kanıtladı. Türkiye’de sosyal medya platformlarına yönelik artan sansür uygulamaları, ifade özgürlüğü ve demokratik standartlar açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. İmamoğlu’nun hesabının engellenmesi, bu tehdidin en somut örneklerinden biri olarak tarihe geçti.

Hiç yorum yok: