Genellikle, beklenmedik bir zorluk ya da engel nedeniyle bir çıkmazda kalmayı anlatır.
Kullanım Örnekleri:
1. The negotiations were stymied by disagreements over the budget.
(Müzakereler, bütçe üzerindeki anlaşmazlıklar nedeniyle tıkandı.)
2. His progress was stymied by a lack of resources.
(Onun ilerlemesi kaynak eksikliği nedeniyle engellendi.)
Eş Anlamlılar:
Obstructed
Blocked
Hindered
Thwarted
Kökeni:
Kelime, başlangıçta golf oyununda bir topun başka bir top tarafından engellenmesi anlamına geliyordu. Zamanla, daha genel bir engelleme durumu için kullanılmaya başlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder