Bilinç ve Beyin İletişimi Üzerine Yeni Araştırma
Bilincin Beyindeki Kritik Bağlantılar
MIT ve Vanderbilt Üniversitesi’nden araştırmacıların çalışması, bilincin, beynin duyusal ve bilişsel bölgeleri arasındaki senkronize iletişime bağlı olduğunu gösterdi. Genel anestezi altında bu iletişimin koptuğu ve bilincin ortadan kalktığı gözlemlendi.
Tahmin ve Bilinç İlişkisi
Beynimiz, çevremizdeki olayları tahmin ederek beklenmedik durumlara tepki verir. Çalışma, bu tahmin sürecinin bilinci nasıl etkilediğini ve genel anestezi sırasında nasıl değiştiğini araştırdı. Bulgular, bilincin duyusal bölgelerle yüksek düzey bilişsel bölgeler arasında senkronize bir iletişim gerektirdiğini ortaya koydu.
Anestezinin Etkisi
Propofol anestezisi altında yapılan deneylerde, duyusal bölgelerin "sürprizleri" algılayabildiği ancak bu bilgiyi bilişsel bölgelere iletemediği görüldü. Bu durum, beynin ön ve arka bölgeleri arasındaki iletişimin kesildiğini ve bilişsel süreçlerin devre dışı kaldığını ortaya koydu.
Farklı Beyin Ritimleri
Uyanık bir beyinde, alfa/beta ritimleri duyusal bilgileri bastırırken, gama ritimleri sürprizleri üst bilişsel bölgelere iletir. Ancak anestezi sırasında bu ritimlerin bozulduğu ve beyin bölgelerinin uyumlu çalışamadığı gözlemlendi.
"Yerel" ve "Küresel" Sürprizler
Araştırmada, denekler ses dizilerini dinledi. Örneğin, sürekli aynı tonların ardından farklı bir ton (AAAAB) "yerel sürpriz," daha karmaşık bir değişiklik (AAAAA'dan AAAAB'ye geçiş) ise "küresel sürpriz" olarak tanımlandı. Uyanık durumda, duyusal bölge (Tpt) yerel sürprizleri algılarken, ön beyin bölgeleri (örneğin FEF) daha karmaşık sürprizlere yanıt verdi. Ancak anestezi altında bu koordinasyon tamamen kayboldu.
Bilincin Anahtarı
Sonuçlar, bilincin yalnızca duyusal bölge aktivasyonu ile değil, ön beyin bölgelerinin de dahil olduğu bir koordinasyonla mümkün olduğunu gösterdi. Çalışma, bilinç üzerine yapılan bilimsel modellere önemli bir katkı sağlıyor.
Referans:
Yihan (Sophy) Xiong ve arkadaşları, Proceedings of the National Academy of Sciences, 7 Ekim 2024.
DOI: 10.1073/pnas.2315160121
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder