2025-10-03

Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu: Tanım, Nedenler, Psikolojik Etkiler ve Hukuki Süreç

Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu: Tanım, Nedenler, Psikolojik Etkiler ve Hukuki Süreç

Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu (EYS), modern aile yapılarında özellikle boşanma ve velayet davalarında sıkça karşılaşılan bir psikolojik ve hukuki sorun olarak öne çıkmaktadır. Bu sendrom, bir ebeveynin çocuğunu diğer ebeveyne karşı sistematik bir şekilde yabancılaştırması olarak tanımlanır. Genellikle velayet sahibi ebeveyn tarafından gerçekleştirilen bu davranış, çocuğun duygusal dünyasında kalıcı hasarlara yol açabilir. Türkiye'de artan boşanma oranlarıyla birlikte EYS vakaları da yükselmekte olup, yargı kararlarında giderek daha fazla dikkate alınmaktadır. Bu yazı, sendromun tanımı, nedenleri, psikolojik etkileri ve hukuki süreçlerini ayrıntılı bir şekilde ele alacak, aynı zamanda bölgesel (Türkiye odaklı) bağlamda örnekler verecektir.

Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromunun Tanımı ve Belirtileri

EYS, ilk olarak Amerikalı psikiyatrist Richard Gardner tarafından 1985'te tanımlanmıştır. Sendroma göre, yabancılaştıran ebeveyn (genellikle velayet sahibi olan), çocuğun beynini yıkayarak diğer ebeveyni (hedef ebeveyn) düşman olarak göstermeye çalışır. Bu süreç, çocuğun hedef ebeveyne karşı mantıksız bir nefret, korku veya reddetme geliştirmesiyle sonuçlanır. Belirtiler arasında şunlar yer alır:

  • Çocuğun hedef ebeveyni sebepsiz yere suçlaması veya aşağılaması.
  • Görüşme günlerinde çocuğun hedef ebeveyniyle buluşmayı reddetmesi.
  • Yabancılaştıran ebeveynin söylemlerini papağan gibi tekrar etmesi.
  • Çocuğun aile geçmişini çarpıtması veya hedef ebeveynin olumlu yönlerini inkar etmesi.

Türkiye'de bu sendrom, çocuk istismarı kapsamında değerlendirilmekte olup, duygusal ihmal ve istismar olarak kabul edilir. 

Örneğin, velayet sahibi annenin babayı "kötü" olarak göstermesi, çocuğun babayla ilişkisini koparabilir. Bu durum, çocuğun duygusal olarak örselenmesine yol açar ve uzun vadede ruh sağlığını bozar.

Nedenleri ve Risk Faktörleri

EYS'nin temel nedenleri, aile içi çatışmalar, boşanma travması ve velayet mücadeleleridir. Yabancılaştıran ebeveyn, genellikle intikam alma, kontrol sağlama veya eski eşini cezalandırma motivasyonuyla hareket eder. Risk faktörleri şunlardır:

  • Yüksek çatışmalı boşanmalar: Boşanma sürecinde tarafların birbirini suçlaması, çocuğu araç haline getirir.
  • Kişilik bozuklukları: Yabancılaştıran ebeveynde narsisizm veya borderline kişilik bozukluğu gibi rahatsızlıklar rol oynayabilir.
  • Kültürel ve toplumsal etkenler: Türkiye'de geleneksel aile yapısı ve cinsiyet rolleri, annelerin velayet alma olasılığını artırarak babaların yabancılaştırılmasına zemin hazırlar.
  • Hukuki sistemdeki yetersizlikler: Velayet davalarında çocuğun sesinin yeterince duyulmaması, sendromu tetikleyebilir.

Araştırmalara göre, EYS vakalarının %1'ini çocuklar ve ergenler oluşturur ve bu oran Türkiye'de de benzerlik gösterir. 

Özellikle uluslararası evliliklerde kültürel farklılıklar, yabancılaştırmayı artırabilir; örneğin, bir Türk ebeveynin yabancı eşiyle yaşadığı uyum sorunları çocuğa yansıyabilir.

Psikolojik Etkileri

EYS, çocuğun psikolojik gelişimini derinden etkiler. Kısa vadede kaygı, depresyon ve davranış sorunları görülürken, uzun vadede şu etkiler ortaya çıkar:

  • Kimlik krizi: Çocuk, hedef ebeveyni reddederek kendi köklerini inkar eder, bu da özgüven kaybına yol açar.
  • İlişki sorunları: Yetişkinlikte güven sorunları, evliliklerde başarısızlık ve kendi çocuklarında benzer döngüler oluşabilir.
  • Ruh sağlığı bozuklukları: Depresyon, anksiyete, madde bağımlılığı ve hatta intihar riski artar.
  • Toplumsal uyum zorlukları: Çocuk, sosyal ilişkilerde zorlanır ve antisosyal davranışlar sergileyebilir.

Uzmanlar, EYS'yi bir tür çocuk istismarı olarak görür ve erken müdahalenin önemini vurgular.

Türkiye'de yapılan çalışmalarda, boşanma sürecindeki çocukların %20-30'unda yabancılaştırma belirtileri tespit edilmiştir.

Bu etkiler, çocuğun okul performansını düşürür ve aile bağlarını kalıcı olarak zedeler.

Hukuki Süreç ve Türkiye'deki Uygulamalar

Türkiye'de EYS, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Çocuk Koruma Kanunu kapsamında ele alınır. Velayet davalarında mahkemeler, çocuğun üstün yararını gözeterek karar verir (TMK md. 335-351). Hukuki süreç şöyle işler:

  1. Velayet Davası: Boşanma sırasında velayet, çocuğun yaşı, ebeveynlerin durumu ve sosyal hizmet raporlarına göre belirlenir. EYS şüphesi varsa, pedagog veya psikolog raporu istenir.
  2. Yabancılaştırma İddiası: Hedef ebeveyn, mahkemeye delil sunarak (örneğin, çocuğun ifadeleri, mesajlar) yabancılaştırmayı kanıtlamaya çalışır. Yargıtay kararlarında, EYS'nin velayet değişikliğine gerekçe olabileceği belirtilmiştir. 
  3. İcra Yoluyla Çocuk Teslimi: Yabancılaştıran ebeveyn görüşmeyi engellerse, icra müdürlüğü devreye girer. Ancak bu, çocuğu daha fazla travmatize edebilir.
  4. Ceza Hukuku Boyutu: Ağır vakalarda, duygusal istismar nedeniyle TCK md. 232 (kötü muamele) veya md. 96 (işkence) uygulanabilir.
  5. Uluslararası Boyut: Lahey Sözleşmesi (1980) uyarınca, uluslararası çocuk kaçırma vakalarında EYS dikkate alınır. Türkiye'de bu sözleşme 2000'den beri yürürlüktedir.

Yargıtay içtihatlarında, EYS'nin çocuğun duygusal istismarı olarak kabul edildiği ve velayet değişikliğine yol açabileceği vurgulanır.

Örneğin, bir davada annenin babayı kötülemesi nedeniyle velayet babaya verilmiştir. Ancak, sendromun bilimsel tartışmalı olması (DSM-5'te yer almaması) mahkemelerde kanıtlamayı zorlaştırır.

Örnek Vakalar ve Bölgesel Bağlam

Türkiye'de EYS, büyükşehirlerde (İstanbul, Ankara) daha sık görülür, çünkü boşanma oranları yüksektir. Bir örnek: Bir velayet davasında, annenin çocuğa "baban seni sevmiyor" demesiyle çocuk babayı reddetmiş, mahkeme pedagog raporuyla EYS teşhisi koymuş ve velayeti değiştirmiştir. 

Başka bir vakada, uluslararası evlilikte (Türk-Alman) anne çocuğu Almanya'ya kaçırmış, Lahey Sözleşmesiyle çocuk geri döndürülmüş ve EYS tedavisi uygulanmıştır.

Bölgesel olarak, Doğu Anadolu'da geleneksel yapılar nedeniyle annelerin yabancılaştırması daha az rapor edilir, ancak farkındalık düşük olduğundan gizli kalabilir.

Sonuç ve Öneriler

EYS, çocuğun geleceğini tehdit eden ciddi bir sorundur ve hem psikolojik hem hukuki müdahale gerektirir. Türkiye'de farkındalığın artırılması, mahkemelerde uzman raporlarının zorunlu kılınması ve aile terapilerinin teşvik edilmesi önemlidir. Aile Bakanlığı ve barolar, eğitim programları düzenlemelidir. Sonuçta, çocuğun her iki ebeveynle sağlıklı ilişki kurması, toplumun temelidir. 

Bu yazı, mevcut araştırmalar ve yargı kararları temelinde hazırlanmıştır. Daha fazla detay için uzman görüşü alınması önerilir.

Hiç yorum yok: