2024-06-22

Yaşlı marangoz ve genç mühendis

Bir zamanlar dağların eteğinde, çam ormanlarının kıyısında küçük bir köyde yaşlı bir marangoz yaşardı. 

Marangoz, yıllarını ağaçları kesip şekillendirerek, mobilyalar yaparak geçirmişti. Bir sabah, atölyesinin önünde eski bir sandalyeyi tamir ederken, köye yeni gelmiş genç bir mühendis yanına yaklaşmış.

Genç mühendis, üniversiteden yeni mezun olmuş, elinde kalın bir kitap ve bir not defteri taşıyordu. Kibar bir selamlaşmanın ardından, genç mühendis marangozun yaptıklarını izlemeye başlamış. Marangozun her hareketi ustalıkla doluydu; elleri adeta ağaçla konuşur gibiydi.

Genç mühendis, "Efendim," demiş, "ben yeni teknikler ve modern makineler hakkında çok şey öğrendim. Size bu bilgileri ve kitabı sunmak isterim. Bu yöntemlerle işlerinizi daha hızlı ve verimli yapabilirsiniz."

Yaşlı marangoz, yavaşça başını kaldırmış ve gülümsemiş. "Evlat," demiş, "bugüne kadar bildiklerimin yarısı kadar bile iyi marangozluk yapabilseydim, belki bu kitabı alırdım. 

Bilmenin değerini biliyorum ve sana ek bir bilgi vermek istiyorum, bilmek ile yaşamak arasında bir fark var.

Bilmek her zaman yeterli olmaz, bazen deneyim ve duygu gerekli,  bazen o an'a odaklamak gereklidir. 

Belki sandalyenin hikayesini bilmezsen, belki onu nasıl tamir edeceğini de bilmezsin, ama deneyimin varsa, karşında o sandalyeyi gördüğünde, o sandalyeye dikkatle baktığında,  sorunun ne olduğunu anlarsın ve o an ne yapacağını bilirsin. Bu bilmek başka bir bilmektir." 

Genç mühendis biraz duraksamış, sonra başını sallayarak teşekkür etmiş ve yaşlı marangozdan ayrılmış. O gün anladı ki bilmek, yaşamak ve yapmak arasındaki köprü, deneyim ve zamanla kurulan bir bağdır. 

Bilgi değerliydi, ama yaşamın öğrettikleri ve yapmak, yapabilmek bambaşka bir derinlik taşırdı.

Hiç yorum yok: