Bir zamanlar, rüyaların ve gerçekliğin sınırlarının iç içe geçtiği bir dünyada yaşayan bir gezgin vardı. Gezginin adı bilinmezdi, çünkü kimse onun gerçek adını sormamıştı.
Sadece "Gezgin" derlerdi ona. Gece boyunca gözleri kapalı, ruhu uçsuz bucaksız bir vadide dolaşırken, bir gece tuhaf bir rüya gördü.
Rüyasında, karanlık bir ormanın içinde yürüyordu. Ay ışığı yaprakların arasından süzülüyordu ve yolu aydınlatıyordu.
Derin bir vadiden geçti ve bir tepeye tırmandı. Orada, yer altına oyulmuş mağara içinde devasa bir mabet gördü.
Mabet kat kattı, kapıları sütunlu ve kemerliydi ve her biri farklı bir isim taşıyordu.
İlk kapıya yaklaştığında, üzerinde "Tunç Kapı - Egemenlik" yazıyordu. Gezgin kapıyı açtı ve içeri girdi. İçeride, görkemli Tunç bir tahtın üzerinde oturan bir kral vardı. Kral, Gezgin'e güç ve egemenlik vaat etti. Gezgin, bu güçlü duyguyu içinde hissetti ve bir sonraki kata geçti.
İkinci kapı "Temel" olarak işaretlenmişti. Gezgin bu kapıyı da açtı ve içeri girdi. Burada, sağlam bir köprü üzerinde yürüyordu. Temel ihtiyaçlarını anladı: yiyecek, su, barınak. Bu kat, hayatta kalmanın temelini temsil ediyordu.
Üçüncü kapı "Şanlılık" yazıyordu. Gezgin içeri girdiğinde, altın ve mücevherlerle dolu bir oda ile karşılaştı. Burada, şan ve zenginlik vardı. Gezgin, bu şatafatın gerçek mutluluğu getirmediğini anladı. Hırsalarına yenilmeden sadece ihtiyacı kadarını aldı ve bir sonraki kata geçti.
Dördüncü kapı "Güzellik" olarak işaretlenmişti. Gezgin içeri girdiğinde, muhteşem bir bahçeyle karşılaştı. Çiçeklerin kokusu ve kuşların şarkıları onu büyüledi. Güzellik, iç dünyanın da bir yansımasıydı. Güzellik iyi insan ilişkileri idi.
Beşinci kapı "Kuvvet" yazıyordu. Gezgin içeri girdiğinde, bir arenada buldu kendini. Güçlü savaşçılar arasında dövüşler yapılıyordu. Kuvvet, hem fiziksel hem de içsel bir güçtü.
Altıncı kapı "Şefkat" olarak işaretlenmişti. Gezgin içeri girdiğinde, bir hastane odasında yatar buldu kendini. Doktorlar ve hemşireler, ona ve hasta diğer insanlara sevgi ve şefkatle bakıyorlardı. Şefkat, insanlığın en değerli hazinesiydi.
Yedinci kapı "Zeka" yazıyordu. Gezgin içeri girdiğinde, bir kütüphaneyle karşılaştı. Kitaplar, bilgi ve bilgelikle doluydu. Zeka, insanın düşünme yeteneğini temsil ediyordu.
Sekizinci kapı "Akıl" olarak işaretlenmişti. Gezgin içeri girdiğinde, bir meditasyon odasıyla karşılaştı. Burada sessizlik ve iç huzur vardı. Akıl, içinde ve dışında dengeyi bulmaktı.
Dokuzuncu kapı "Taç" yazıyordu. Gezgin içeri girdiğinde, bir tahtın üzerinde oturuyordu. Taç, içsel krallığın tahtıydı. Gezgin kendinin kralı idi.
Sonunda, Gezgin nihai kapıya ulaştı: "Sonsuzluk".
Bu kapıdan geçti ve sonsuzluğa ulaştı.
Uyanınca düşündü. Acaba bu rüya ne anlama geliyordu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder