Jacques Lacan'a göre Gerçek (le Réel), dilin ve bilinçli kavrayışın ötesinde kalan, dolayısıyla temsil edilemeyen bir boyuttur. Lacan’ın psikanalitik teorisinde üç temel düzlem bulunur: Simgesel (le Symbolique), İmgesel (l’Imaginaire) ve Gerçek (le Réel).
Gerçek, simgesel düzene dahil edilemeyen ve dile getirilemeyen şeydir. Travmatik, anlaşılmaz ve düzensizdir. İnsan, Gerçekle doğrudan temas edemez çünkü anlamlandırma çabaları (dil ve simgeler aracılığıyla) her zaman eksik kalır.
Lacan’da Gerçek’in Özellikleri:
- Dile ve simgesel yapıya direnir → Gerçek, dil tarafından temsil edilemez, çünkü dil dünyayı kavramsallaştırırken bazı şeyleri dışarıda bırakır.
- Travmatik ve rahatsız edicidir → Kişinin bilinçli olarak kabul edemediği, bastırdığı veya anlamlandıramadığı şeylerle ilgilidir.
- Boşluk veya eksiklik olarak deneyimlenir → Lacan, Gerçek’i kişinin arzusunun asla tamamen tatmin edilemeyeceği fikriyle ilişkilendirir.
- Özneyle zaman zaman yüzleşir → Özellikle kriz anlarında, Gerçek’in varlığı hissettirilir. Örneğin, bir ölüm ya da şiddetli bir travma Gerçek’in anlık olarak deneyimlenmesine neden olabilir.
Örnek:
Bir kişi sevdiği birini kaybettiğinde, dilin ve anlamlandırma sistemlerinin yetersiz kaldığı bir acıyla karşılaşır. Bu, Gerçek’in ani bir tezahürüdür çünkü kayıp ve ölüm, simgesel yapılar içinde tam olarak anlamlandırılamaz.
Lacan için Gerçek, daima bir boşluk olarak kalır ve insan bu boşluğu doldurmak için çeşitli arzular, fantaziler ve simgesel yapılar üretir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder