Zamanda Bir Sığınak: John Berger'den Müziğin Gücü Üzerine
Mark Strand'in müziğe olan övgüsünde dediği gibi: "Pürüzlü bir ses cilalandı ve müziğe dönüştü." Müzik, tüm sanatlar arasında en tanımlanamaz olanıdır ve belki de bu yüzden en güçlü olanıdır. İnsanın en derin hislerini ve en karmaşık arzularını ifade edebilen, onları hem içimize alan hem de genişleten yaratıcı bir güçtür. Müzik, yaşamın heyecanını en iyi ifade eden evrensel dildir.
Filozof Susanne Langer'in müzik için yaptığı tanım en özlü olanıdır: "zamanda duygular için bir laboratuvar." Gerçekten de zaman, müziğin temel yapı taşı olmasının yanı sıra dinleyiciye sunduğu en büyük hediyedir. Şarkılar, zamanı sığınak gibi kullanır; belirli anlarımızda bize ulaşır, o anları büyütür, hayatın akışına sabitler. Bir şarkıyı her duyduğumuzda, geçmişte yaşadığımız ana geri taşınıp aynı anda dönüşürüz.
Ressam, şair ve yazar John Berger, hayatının son aylarında yazdığı "Some Notes on Song" adlı makalesinde, müziğin evrensel ve kişisel olanı nasıl birleştirip yakınlık yarattığını irdeler:
"Hayatımızda olup bitenlerin çoğu isimsizdir çünkü dilimiz bu olayları anlatmaya yetmez. Hikayeler genellikle isimsiz olayları tanıdık hale getirme umuduyla anlatılır. Yakınlık, çoğu zaman belirli bir paylaşılan deneyim toplamıyla ilişkilendirilir. Ancak bazen hiç konuşmayan iki yabancı arasında bir bakış, bir baş hareketi ya da bir şarkıyı birlikte dinleme anında bir yakınlık oluşabilir. Hayat üzerine paylaşılmış bir anlaşma gibi; sözsüz, kendiliğinden paylaşılan bir sonuç."
Berger, müziğin bedensel doğasının, ona bu olağanüstü yakınlık gücünü kazandırdığını söyler. Müziğin, bedenimizi ne kadar kısa süreliğine taşıyabildiğini hatırlattığını vurgularken şöyle der:
"Bir şarkı söylendiğinde, bir beden kazanır. Şarkı, dinleyicinin ve şarkıcıların bedenlerini kuşatır; onları anılarla ve gelecekle buluşturur. Bir şarkı, onu söyleyen bedenlerden bağımsız olarak var olur, geçmiş bir deneyimi anlatır, anı doldurur ve gelecekte bir dinleyiciye ulaşmayı umar. Şarkılar bu umudu taşımadıkça var olamaz."
Berger, müziğin ve şarkıların "lineer zamandan sığınak" sunarak, geçmiş, şimdi ve geleceği bir araya getirdiğini söyler:
"Bir şarkının temposu, ritmi, tekrarları, lineer zamanın akışından bir sığınak sunar; bu sığınakta geçmiş, şimdi ve gelecek birbirini teselli eder, harekete geçirir, ilham verir. Şarkılar nehirler gibidir; her biri kendi yolunu izler ama hepsi denize akar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder