Bu köyde yaşayan herkes, doğayı seviyor ve onunla barış içinde yaşamaya özen gösteriyordu. Ancak bu köyde çocuklar, büyüklerinin öğrettiklerinden daha fazlasını öğrenmeye, kendi sorularını sormaya başladılar.
Bir gün, köyün en akıllı çocuğu olan Zeynep, yaşlı bilge Yaman Dede'yi buldu. Zeynep, içinde büyüyen birçok soru ve merakla ona yaklaşarak sormaya başladı:
“Yaman Dede, iyilik yapmak ne demek? Birine yardım ederken doğruyu yapıyor muyuz?”
Yaman Dede, gözlerini Zeynep’e dikerek bir süre düşündü ve ardından şöyle cevap verdi:
“İyilik, sadece yardım etmekten ibaret değildir, Zeynep. İyilik, kalpten yapılır. Ama bazen yardım ederken yanlış da yapabiliriz, çünkü hepimizin bildiği doğru, başkasının doğrusu olmayabilir. Önemli olan, niyetimizin doğru olması.”
Zeynep, Yaman Dede'nin sözlerini düşündü ve bir soru daha sordu:
“Herkes adil olsaydı, dünya nasıl bir yer olurdu?”
Yaman Dede gülümsedi ve cevap verdi:
“Adalet, insanların eşit olmasını sağlamak demek değildir. Adalet, herkesin ihtiyacına göre yaklaşmak demektir. Eğer herkes adil olsaydı, dünya daha çok paylaşan ve anlayışlı bir yer olurdu. Ama adalet de zor bir şeydir, bazen herkesin aynı şeylere ihtiyacı yoktur.”
Zeynep, hala çok düşünmesi gereken bir soru olduğunu fark etti ve bir yenisini sordu:
“Hata yapmak neden önemlidir?”
Yaman Dede, hafifçe başını sallayarak cevapladı:
“Hata yapmak, büyümek demektir. Eğer hiç hata yapmasaydık, hep aynı kalırdık. Hatalar, bizi daha akıllı, daha sabırlı ve daha anlayışlı yapar.”
Bir süre sessiz kaldıktan sonra, Zeynep, kendi kimliğini keşfetmeye dair bir soruya yöneldi:
“Biz kim olduğumuzu nasıl anlarız?”
Yaman Dede, sakin bir sesle cevapladı:
“Kim olduğumuzu anladığımızda, dışarıdaki dünyayı değil, içimizdeki dünyayı görürüz. Zeynep, kim olduğunu anlamak, kendi hislerini ve düşüncelerini keşfetmekle başlar. İçindeki huzuru ve sevinci duyduğunda, kim olduğunu bileceksin.”
Zeynep, Yaman Dede'nin her bir cevabını zihninde tartarak ilerleyen günlerde yeni sorular soruyordu. Bir gün, “Herkes aynı olmak zorunda mıdır?” diye sordu.
Yaman Dede, gülümseyerek cevap verdi:
“Hayır, Zeynep. Farklılıklar, dünyayı güzel kılar. Her birimizin kendine ait bir yolu var. Bir çiçek, her zaman başka bir çiçekle aynı renkte olamaz, ve bu ona güzellik katar.”
Zeynep, farklılıkların güzel olduğunu anladığında, başka bir soru sormaya karar verdi:
“Başarılı olmak ne demek?”
Yaman Dede, bu soruyu biraz daha düşünerek şöyle yanıtladı:
“Başarı, bir şeyin sonuçları değildir. Başarı, yolda ne kadar dürüst ve azimli olduğunla ilgilidir. Ama en önemli şey, başkalarının başarısını kıskanmak yerine, kendi yolunu ve başarını kutlamaktır.”
Bir gün, köydeki büyük ağaçlardan birinin kesileceği haberini aldı. Zeynep hemen Yaman Dede'ye koşarak, “Bir ağaç kesmek yanlış mıdır?” diye sordu.
Yaman Dede, derin bir nefes alarak, “Bir ağaç kesmek, onun yaşam hakkını almak demektir. Ama bazen, bir ağaç kesilmesi gerekiyorsa, ona şükran duymalı ve onu anlamalıyız. Her şeyin bir dengesi vardır,” dedi.
Zeynep, bir şeyin doğru olduğunu nasıl bileceğini düşündü ve Yaman Dede’ye şöyle dedi:
“Bir şeyin doğru olduğunu nasıl bilebiliriz?”
Yaman Dede, gözlerini ufka dikip, “Doğruyu bilmek, kalbinde bir huzur hissetmek gibidir. Eğer bir şey seni huzursuz ediyorsa, belki de o şey doğru değildir,” dedi.
Zeynep, günlerce Yaman Dede ile sohbet ederek, dünyaya farklı bir bakış açısıyla bakmayı öğrendi. O, sadece kendi düşüncelerini değil, başkalarının düşüncelerini de anlamaya çalışarak dünyayı daha güzel bir yer haline getirecekti. Artık iyiliğin ne demek olduğunu, hataların neden önemli olduğunu, adaletin ve başarının ne anlama geldiğini biliyordu.
Bir gün Yaman Dede, Zeynep’e dönerek şöyle dedi:
“Zeynep, sorulara verdiğin cevaplar seni büyütür. Düşüncelerini, kalbini ve hayal gücünü doğru şekilde kullanarak, dünyayı değiştirebilirsin. Soruların senin yolunun ışığıdır.”
Ve Zeynep, bir çocuk olarak başladığı yolculukta, bir gün bir lider, bir dost, bir sanatçı ve en önemlisi kendini bulan bir insan olarak büyüdü. O, doğruyu arayan bir düşünür, dünyayı anlamaya çalışan bir kalp olarak, köyünde herkesin sorularına yeni cevaplar verdi.
Ve böylece, soruların gücüyle, Zeynep’in masalı sonsuza kadar sürdü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder