Kayıp Diyarların Şarkısı
Bir zamanlar, hayallerin pusulalar gibi kullanıldığı ve herkesin kendi hikâyesini yazdığı Hayaller Diyarı adında bir ülke vardı.
Bu ülkede yaşayan insanlar, her gece yıldızlara bakar ve “Yaşanabilirdi” diyarını düşünürdü. Bu diyarın, her bireyin kaçırdığı fırsatları, gerçekleşmeyen hayallerini ve kurduğu kusursuz dünyayı barındırdığına inanılırdı.
Bu diyarda genç bir kaşif olan Rüya, sürekli olarak "Yaşanabilirdi" diyarına ulaşmayı hayal ediyordu. İnsanların anlattığı hikâyelerde, o diyara varanların asla mutsuz olmadığını, hep aradıklarını bulduğunu duymuştu. Rüya, yola çıkmaya karar verdi. Yanına aldığı tek şey, hayat boyu biriktirdiği umutlarından yapılmış bir rüzgâr şişesiydi.
Yola çıktığında, ilk olarak "Kaçan Fırsatlar Vadisi"ne ulaştı. Bu vadi, uçurumlarıyla ünlüydü ve her uçurumun dibinde kırık aynalar bulunurdu.
Rüya, aynalardan birine baktığında kendi yansımasını gördü. Ama bu yansıma, geçmişte yapmadığı seçimler ve söylemediği sözlerden oluşuyordu. Her bir parıltı, kaybolmuş bir fırsatın hatırasını fısıldıyordu.
Rüya "Bu kadar çok şeyi kaçırmışken, neden devam ediyorum?" diye düşündü. Ama içindeki ses, "Bu yolculuk sadece hayallerini değil, kendini de anlaman için bir fırsat," dedi.
Daha sonra "Kimlik Ormanı"na ulaştı. Bu ormanda ağaçların kabuklarında insanların hedefleri yazılıydı. Elen kendi adını bir ağacın üzerinde gördü: "Kendi hayallerine ulaşmaya çalışan biri." Ancak ağacın gölgesinde, küçük bir not daha vardı: "Mevcut hayatında yürümekten korktuğun yolları gör."
Sonunda Rüya, "Yaşanabilirdi" diyarına yaklaştığını hissetti. Ancak diyarın kapıları yoktu; yalnızca küçük küçük aynalardan oluşan bir duvar vardı.
Aynaylara yaklaştığında, "Yaşanabilirdi" diyarının, aslında kendi hayatının bir yansıması olduğunu fark etti. Yaşanabilirdi, kaçırdığı fırsatların, hayallerinin ve kendi seçimlerinin birleşiminden oluşuyordu.
Rüya geri döndüğünde, artık "Yaşanabilirdi" diye bir yer olmadığını, bunun sadece geçen rüzgarın sesinden oluşan bir şarkı olduğunu biliyordu.
Ama bu şarkı, insanları ileriye taşıyor, onlara hedef, umut ve güç veriyordu. Rüya, hayatını artık şarkının melodisine değil, her anına değer vererek yaşamaya karar verdi.
Ve böylece Rüya, kendi hikâyesinin kahramanı oldu; "Yaşanabilir" olanın, hayaller değil, yaşanılan anların kendisi olduğunu öğrendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder