Her Şeye Rağmen Hayata Evet: Viktor Frankl’ın Kaybolan Konferansları
Albert Camus, “Hayat yaşamaya değer mi?” sorusunu felsefenin temel sorusu olarak tanımlar. Viktor Frankl, Nazi toplama kamplarından sağ kurtulduktan sonra bu soruya yanıt arayan etkileyici konferanslar verir. 1946’da yayımlanan bu konuşmalar, insani anlam arayışına dair derin bir içgörü sunar.
Frankl, insanın anlam arayışını optimizm ya da pesimizme indirgememek gerektiğini vurgular. Ne naif iyimserlik ne de umutsuz karamsarlık çözüm değildir. İnsanın onuruna ve bireysel sorumluluğuna dayalı “ayıklık içinde bir eylemcilik” önerir. Ona göre ilerleme, bireyin içsel dönüşümüne bağlıdır; teknik gelişmeler tek başına anlam yaratamaz.
Toplama kampındaki deneyimlerinden yola çıkarak, insanın özüne indirgenmiş haliyle bile anlam bulabileceğini savunur. İnsan, en temel varoluş anlarında bile seçim yapabilir: ya kalabalık içinde anonimleşmek ya da kendine sadık kalmak.
Frankl’a göre hayatın anlamı bize verilecek bir cevap değil, bizden beklenen bir yanıttır. Yani mesele “Hayat bana ne sunacak?” değil, “Hayat benden ne bekliyor?” sorusunu sormaktır. Bu anlam her an, her birey için değişir. Tıpkı satrançta en iyi hamlenin yalnızca belli bir pozisyonda anlamlı olması gibi, hayatın anlamı da o anın bağlamında şekillenir.
Sonuç olarak, Frankl’ın mesajı nettir: Yaşamın anlamı, dış koşullara değil, insanın kendi duruşuna bağlıdır. Her şeye rağmen hayata evet demek mümkündür — sorumluluk alarak, anlamı yaratarak ve insan kalabilerek.
https://www.themarginalian.org/2020/05/17/yes-to-life-in-spite-of-everything-viktor-frankl/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder