Psikanalitik kavramlar olan aktarım (transference) ve karşı aktarım (countertransference) hakkında bilgi.
Bu terimler, özellikle Sigmund Freud’un geliştirdiği psikanaliz teorisi bağlamında önemli bir yer tutar ve terapötik süreçte hasta ile terapist arasındaki dinamikleri anlamak için kullanılır.
Aktarım (Transference)
Aktarım, bir kişinin bilinçdışı duygularını, arzularını, korkularını veya geçmişteki önemli ilişkilerinden (genellikle ebeveynler, kardeşler veya diğer otorite figürleri) kaynaklanan tutumlarını başka bir kişiye, daha sık terapiste, yansıtmasıdır.
Psikanalitik terapide bu, hastanın terapisti geçmişteki bir figür gibi algılaması ve ona karşı bu doğrultuda duygusal tepkiler geliştirmesi şeklinde ortaya çıkar.
Özellikleri:
- Bilinçdışıdır: Aktarım, hastanın farkında olmadan gerçekleştirdiği bir süreçtir. Örneğin, hasta terapisti babası gibi otoriter bir figür olarak görebilir ve ona karşı öfke ya da hayranlık duyabilir.
- Geçmişin Tekrarı: Aktarım, genellikle çocukluk dönemindeki çözülmemiş çatışmaların veya duygusal deneyimlerin yeniden canlandırılmasıdır.
- Terapötik Araç: Freud ve sonraki psikanalistler, aktarımı terapinin temel bir unsuru olarak gördüler. Hastanın terapiste yansıttığı duygular, bilinçdışındaki çatışmaları anlamak ve çözmek için bir pencere açar.
Örnek:
Bir hasta, terapistine karşı aşırı bağımlılık geliştirebilir ve bu, annesine duyduğu geçmişteki bir ihtiyacı yansıtabilir. Ya da tersine, terapiste karşı sebepsiz bir öfke hissedebilir ki bu, bir otorite figürüne karşı bastırılmış bir kızgınlığın dışavurumu olabilir.
Türleri:
- Pozitif Aktarım: Terapiste karşı sevgi, hayranlık veya güven gibi olumlu duyguların yansıtılması.
- Negatif Aktarım: Düşmanlık, öfke veya güvensizlik gibi olumsuz duyguların yansıtılması.
Karşı Aktarım (Countertransference)
Karşı aktarım ise terapistin hastaya yönelik bilinçdışı duygusal tepkileridir.
Başlangıçta Freud, karşı aktarımı terapistin tarafsızlığını bozan bir engel olarak görse de, zamanla psikanalistler bunu terapötik süreçte değerli bir bilgi kaynağı olarak değerlendirmeye başladılar.
Özellikleri:
- Terapistin Bilinçdışı Tepkileri: Terapist, hastanın davranışları veya aktarımı nedeniyle kendi geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan duygular hissedebilir. Örneğin, hasta terapiste bir ebeveyn gibi davranırsa, terapist de buna karşılık hasta karşısında bir "çocuk" gibi hissedebilir.
- İki Yönlüdür:
- Terapist Merkezli: Terapistin kendi çözülmemiş çatışmalarından kaynaklanan tepkiler.
- Hasta Tetiklemeli: Hastanın aktarımının terapistte uyandırdığı duygular.
- Yönetilmesi Gereken Bir Süreç: Modern psikanalizde, terapistin karşı aktarımı fark etmesi ve bunu terapötik bir şekilde kullanması beklenir. Bu, terapistin kendi duygularını analiz etmesiyle mümkün olur.
Örnek:
Bir hasta, terapiste sürekli eleştirel bir tavır sergilerse, terapist kendini yetersiz veya sinirli hissedebilir. Bu duygular, terapistin kendi geçmişinde eleştiriye karşı hassasiyetini yansıtabilir ya da hastanın terapiste yönelik aktarımının bir sonucu olabilir.
Terapötik Kullanımı:
Karşı aktarım, terapistin hastanın iç dünyasını daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Örneğin, terapist bir hastaya karşı aşırı koruma hissettiğinde, bu hastanın kırılganlığını veya bağımlılık ihtiyacını işaret edebilir.
Aktarım ve Karşı Aktarım Arasındaki İlişki
Bu iki kavram, terapötik ilişkinin dinamik bir dansı gibidir. Aktarım, hastanın terapiste yönelik bilinçdışı yansımalarını ifade ederken, karşı aktarım terapistin bu yansımalara verdiği yanıtı kapsar. Birbirlerini karşılıklı olarak etkilerler ve terapist, bu etkileşimi dikkatle gözlemleyerek hastanın bilinçdışını keşfeder.
Psikanalitik Terapide Önemi:
- Aktarım: Hastanın geçmişteki ilişkisel kalıplarını anlamak ve bunları yeniden yapılandırmak için bir fırsat sunar.
- Karşı Aktarım: Terapistin kendi duygusal tepkilerini fark etmesi, hem kendi sınırlarını korumasına hem de hastaya dair daha derin bir anlayış geliştirmesine olanak tanır.
Günümüzdeki Yaklaşım
Freud’dan sonra, özellikle nesne ilişkileri teorisi (Melanie Klein, Donald Winnicott) ve ilişkisel psikanaliz gibi yaklaşımlar, aktarım ve karşı aktarımı daha geniş bir bağlamda ele aldı. Bugün, bu kavramlar sadece psikanalitik terapide değil, diğer terapi ekollerinde (örneğin, psikodinamik terapi) de kullanılmaktadır. Terapistler, bu dinamikleri fark ederek hastayla daha otantik ve empatik bir ilişki kurmayı hedefler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder