2024-12-30

İki yarım saat, iki yarım hayat

İki yarım saat, iki yarım hayat

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, Zamanın Diyarı adında bir krallık varmış. Bu diyarda herkesin hayatı bir kum saatine bağlıymış. 

Kum saati ters çevrildiğinde, insanın yaşamı iki eşit yarıya ayrılırmış: İlk yarı "Beklentiler Zamanı," ikinci yarı ise "Pişmanlıklar Vadisi" adını alırmış.

Bir gün, bu diyarın en meraklı genci olan Deniz, yaşlı bir bilgeye gitmiş. "Neden hayat ikiye ayrılır ki?" diye sormuş. Bilge, sakalını sıvazlayıp cevap vermiş:

"Hayatın ilk yarısı, gelecek hayalleri kurarak ve büyük beklentilerle geçer. Ancak bu beklentiler bizi o kadar meşgul eder ki, yaşadığımız anı kaçırırız. İkinci yarıya geldiğimizde ise, geçmişte yaşamadıklarımızın pişmanlığı peşimizi bırakmaz."

Deniz bu sözleri duyunca düşüncelere dalmış. "Peki, bu döngüyü kırmak mümkün mü?" diye sormuş. Bilge gülümsemiş ve eline iki küçük kum saati Deniz'e vermiş: biri altın rengi, biri gümüş.

"Altın saat, Beklentiler Zamanı'nın ışığını saklar. Onu her döndürdüğünde geleceği düşüneceksin. Ama bu seni hapsedecek. Gümüş saat ise, Pişmanlıklar Vadisi'nin karanlığını gösterir. Onu çevirirsen, geçmişin gölgeleri seni saracak. Ancak bu iki saati birleştirirsen, şimdinin ve anın gücünü bulursun."

Deniz, bilgenin söylediklerini anlamak için saatleri birleştirmiş. İki saat bir araya geldiğinde, üçüncü bir saat belirmiş: Zamanın Şimdi'si. Bu saat, yalnızca o anı yansıtırmış; ne geçmişe bakarmış ne de geleceğe.

Deniz, bu saatle birlikte hayatını yeniden şekillendirmiş. İlk yarısını hayallerle değil, anda kalarak geçirmiş. İkinci yarısı ise pişmanlıklarla değil, huzurla doldurmuş.

Ve böylece, Zamanın Diyarı'ndaki insanlar Deniz'den ilham alarak anı yaşamayı öğrenmişler.

Artık ne Beklentiler Zamanı ne de Pişmanlıklar Vadisi kalmış, yalnızca Şimdi'nin Masalı anlatılır olmuş.

Masal bu ya, belki de senin kum saatin hâlâ birleşmeyi bekliyordur.

Hiç yorum yok: