Deniz ve Bilgelik Ağacı
Bir zamanlar, yemyeşil tepelerin arasında küçük bir köy vardı. Bu köyde, doğayı ve keşfetmeyi seven cesur bir çocuk yaşardı: Deniz. Deniz’in en büyük hayali bilge ve erdemli biri olmaktı. Ancak nasıl biri olması gerektiğini tam olarak bilmiyordu.
Bir gün, köyün yaşlıları ona Bilgelik Ağacı’ndan bahsettiler. Söylentiye göre, bu ağaç dünyanın en büyük sırrını saklıyordu. Eğer biri gerçekten erdemli olmak istiyorsa, bu ağaca gidip ondan öğrenebilirdi. Deniz, hiç vakit kaybetmeden yola koyuldu.
Ormanları, derin vadileri, yüksek tepeleri aştı. Yol boyunca kurnaz bir tilki ona, “Erdemi zenginlerin saraylarında bulabilirsin,” dedi. Yaşlı bir karga, “Erdemi en çok kitaplar bilir,” diye ekledi. Bir nehir, “Bilgelik suyun akışında saklıdır,” diye fısıldadı. Deniz hepsini dinledi ama içindeki merak onu Bilgelik Ağacı’na götürmeye devam etti.
Günler sonra, dev gibi kökleri toprağın derinliklerine uzanan o muhteşem ağaca ulaştı. Deniz saygıyla eğildi ve sordu:
“Ey Bilgelik Ağacı, bana erdemi öğretir misin?”
Ağaç hafifçe sallandı, yaprakları hışırdadı ve derin bir sesle konuştu:
“Kökleri içinde olmayan bir erdemi başka bir yerde bulamazsın.”
Deniz bu sözler üzerinde düşündü. Erdemi dış dünyada, başkalarında ya da uzak diyarların sırlarında arıyordu. Oysa ki, iyilik, dürüstlük, cesaret ve merhamet… Bunların hepsi zaten içindeydi. Bilgelik Ağacı ona yalnızca bunu hatırlatmıştı.
Deniz köyüne döndüğünde artık aradığı şeyi bulmuştu. O günden sonra, başkalarına yardım etti, sevgiyle davrandı ve en önemlisi, erdemin içinde yeşerdiğini hiç unutmadı.
Ve böylece, küçük Deniz’in büyük yolculuğu gerçek bilgelikle sona erdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder