Tasarruf Geri Döndü: Ekonomik ve Siyasi Sonuçları
Küresel finansal krizden on beş yıl sonra, tasarruf politikaları yeniden gündemde. Ancak bu kez yalnızca ekonomik riskler taşıyan bir yaklaşım olarak değil, aynı zamanda güçlü bir siyasi silah ve yeniden dağıtım aracı olarak da karşımıza çıkıyor. Elon Musk ve Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei gibi isimler, tasarruf politikalarını yalnızca bütçe disiplini aracı olarak değil, aynı zamanda rakiplerini saf dışı bırakmak ve ekonomik yapıyı yeniden şekillendirmek için kullanıyorlar.
1. Tasarruf Politikalarının Yeniden Gündeme Gelmesi
Birleşik Krallık’ta Maliye Bakanı Rachel Reeves, ABD’de Elon Musk ve Arjantin’de Javier Milei, tasarruf politikalarını zorunlu bir ekonomik reçete olarak sunuyor. Ancak her üçü de farklı motivasyonlarla bu politikaları savunuyor:
- Reeves, Birleşik Krallık’ta mali disiplinin sağlanması gerektiğini öne sürerek kamu harcamalarını kısıtlıyor. Ancak son 15 yılın deneyimi, bu tür politikaların ekonomiyi zayıflatabileceğini gösteriyor.
- Milei, Arjantin’in yıllardır süregelen ekonomik krizinden kurtulmasının tek yolunun sert tasarruf tedbirleri olduğunu savunuyor. Bu süreçte Peronist politikaları ve devlet destekli sistemleri hedef alarak, siyasi rakiplerini zayıflatmaya çalışıyor.
- Musk, ABD’nin borç yükünü gerekçe göstererek kamu harcamalarını kısma çağrısında bulunuyor. Ancak asıl amacı, kamu sektörünü küçültmek, vergi indirimlerine alan açmak ve devletin ekonomik müdahalelerini azaltmak.
Her üç örnekte de tasarruf politikalarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ideolojik ve siyasi bir araç olarak kullanıldığı görülüyor.
2. Geçmişte Tasarruf Politikalarının Etkileri
Tasarruf politikaları en son küresel finansal kriz sırasında büyük çapta uygulandı. ABD’de harcama kısıtlamaları görece sınırlı kalırken, Avrupa ülkeleri daha sert tedbirler aldı. Ancak sonuçlar beklendiği gibi olmadı:
- Ekonomik büyüme yavaşladı, hatta durdu: Harcamaların kesilmesi, yatırımları ve tüketimi düşürdü, işsizliği artırdı.
- Kamu yatırımları azaldı: Altyapı projeleri, sosyal hizmetler ve eğitim gibi alanlarda yatırımlar ertelendi veya iptal edildi.
- Borç yükü azalmadı, aksine arttı: Ekonomi daraldıkça devlet gelirleri düştü, bu da bütçe açıklarının büyümesine neden oldu.
Özel sektörün neden olduğu 2008 finans krizinde, kriz devlet harcamalarına bağlandı ve tasarruf politikaları çözüm olarak sunuldu. Ancak bu politikalar, Avrupa’da on yıllık ekonomik durgunluğa ve sosyal huzursuzluğa yol açtı.
3. Günümüzde Tasarruf Politikalarının Kullanım Alanları
Günümüzde tasarruf politikalarının uygulanışı, geçmişten farklı bir çerçevede ele alınıyor. ABD ve Arjantin örnekleri, farklı ekonomik koşullarda bu politikaların nasıl şekillendirildiğini gösteriyor.
ABD: Ekonomik Büyüme Ortamında Tasarruf
ABD ekonomisi hâlâ büyüyor ve enflasyon baskısı devam ediyor. Ancak Musk ve Cumhuriyetçiler, kamu harcamalarını kısarak vergi indirimlerine yer açmayı ve federal yönetimi küçültmeyi hedefliyor. Özellikle Musk, devlet destekli düzenlemelerin ve kamu sektörünün teknoloji şirketlerinin önündeki bir engel olduğunu düşünüyor.
Bu politikanın arkasındaki bir başka motivasyon da küresel ekonomik dengeleri değiştirme çabası. Biden yönetimi, Trump’ın uyguladığı yüksek tarifeleri büyük ölçüde koruyarak "yeşil sanayileşme"yi teşvik etti. Trump ise bu politikaları kömüre ve fosil yakıtlara dayalı bir ekonomik modele yönlendirmek istiyor. Böylece devlet harcamalarını kısarak ekonomiyi özel sektör odaklı bir modele kaydırmayı hedefliyor.
Ancak tasarruf politikalarının ABD’de özellikle kırsal kesimlerde olumsuz etkileri olabilir. Federal yardımlara bağımlı bölgelerde bütçe kesintileri, ekonomik zorlukları artırabilir. Ancak eğer bu kesintiler, en zengin %10’luk kesime büyük vergi indirimleri olarak geri dönerse, Cumhuriyetçiler için kazançlı bir siyasi hamle olabilir.
Arjantin: Yüksek Enflasyon Ortamında Tasarruf
Arjantin’de tasarruf politikaları tamamen farklı bir bağlamda uygulanıyor. Ülke, onlarca yıldır kronik yüksek enflasyonla mücadele ediyor. Milei, enflasyonu düşürmenin tek yolunun sert mali disiplinden geçtiğini savunuyor.
Milei’nin politikaları, özellikle Peronist siyasi düzeni yıkmayı amaçlıyor. Peronistler, sendikaları ve orta sınıfı enflasyona karşı koruyan mekanizmalar kurarak destek toplamışlardı. Ancak düşük gelirli kesimler, sürekli artan fiyatlar nedeniyle bu sistemin dışında kalmış ve yoksullaşmıştı.
Milei’nin sunduğu çözüm ise radikal:
- Devlet harcamalarını kısarak piyasayı serbest bırakmak
- Kamu çalışanlarını işten çıkarmak ve devlet müdahalesini azaltmak
- Peronist sistemin destekçilerini ekonomik olarak zayıflatmak
Bu politika, kısa vadede ciddi ekonomik zorluklara yol açsa da Milei, enflasyonu düşürerek uzun vadede halkın alım gücünü artırmayı hedefliyor. Ancak bu plan başarılı olmazsa, yoksul kesimler daha da zor durumda kalacak ve Milei tabanını kaybedebilir.
4. Tasarruf Politikalarının Geleceği
Günümüz dünyasında tasarruf politikaları artık yalnızca bütçe disiplini aracı olarak görülmüyor. Artık siyasi ve ekonomik sistemleri yeniden şekillendirmek için kullanılan bir silah hâline geldi.
- ABD’de bu politikalar, modern devletin küçültülmesi ve vergi indirimleri için bir araç olarak kullanılıyor.
- Arjantin’de ise siyasi rakipleri zayıflatmak ve ekonomi politikalarını kökten değiştirmek için uygulanıyor.
- Birleşik Krallık’ta ise ekonomik istikrar adına kamu harcamaları kısılırken, büyümeyi daha da zayıflatma riski taşıyor.
Tasarruf politikalarının uzun vadede başarılı olup olmayacağı belirsiz. Ancak kesin olan şu ki, bu politikalar artık yalnızca ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda siyasi iktidarın korunması ve yeniden dağıtımı şekillendirme aracı olarak kullanılıyor.
Sonuç: Tasarruf, yalnızca kötü bir ekonomik fikir olmaktan çıktı. Artık güçlü bir siyasi silah ve tehlikeli bir yeniden dağıtım aracı olarak dünya sahnesinde yerini aldı.
https://www.project-syndicate.org/commentary/new-rationales-for-austerity-in-us-argentina-uk-by-mark-blyth-2025-02
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder