BEKLENTİLER MODELİ
Bir Partner Seçerken Neleri Dikkate Almalı?
Partner seçimi, insan hayatının en hassas ve belirleyici kararlarından biridir. Aşk, güven, sadakat, anlayış gibi soyut kavramların iç içe geçtiği bu süreçte bireyin beklentileri, karar sürecinin merkezine yerleşir. Ancak beklentilerin ne kadar yüksek olacağı, nerede durması gerektiği ve ne zaman sorun yaratacağı gibi sorular çoğu zaman belirsizdir. İşte bu belirsizlik içinde devreye giren Beklentiler Modeli, beklentilerimizin mutlulukla olan ilişkisini anlamamıza yardımcı olabilir.
1. Beklentinin Yokluğu: Kayıtsızlığın Tuzakları
Hiçbir beklentiye sahip olmayan bir birey, ilişki kurma sürecine kayıtsız bir şekilde yaklaşır. Bu durum, yüzeyde özgürlük hissi verse de derinlemesine bakıldığında tatminsizlikle sonuçlanır. Çünkü insan zihni, anlam ve değer arayışı içindedir. Hiçbir şey beklemeyen kişi, karşısındaki insanda da bir değer ya da anlam bulmakta zorlanır. Beklentisizlik, heyecansızlık yaratır ve bu da duygusal bağlılığın gelişmesini engeller.
2. Makul Beklentiler: Tatminin Anahtarı
İlişkilerde belli düzeyde beklentilere sahip olmak, bağ kurmak için gereklidir. Ortak ilgi alanları, duygusal uyum, iletişim becerileri gibi temel kriterler; ilişkilerin sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Bu düzeydeki beklentiler, karşılandığında tatmin ve mutluluk getirir. İşte bu noktada beklenti, bir motivasyon kaynağına dönüşür. Kişi, bu özellikleri taşıyan biriyle karşılaştığında mutlu olur çünkü aradığına dair bir teyit hissi yaşar.
3. Kritik Eşik: Beklentinin Tehlikeli Yokuşu
Ancak bir yerden sonra beklentiler öyle bir noktaya gelir ki, artık karşılanmaları neredeyse imkânsızlaşır. Buna kritik eşik denir. Bu eşik aşıldığında, kişi bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçek insanlardan değil, idealize edilmiş hayallerden birini beklemeye başlar. Hayatına giren her birey, bu mükemmel hayalin gölgesinde yetersiz kalır. Sonuç: kronik hayal kırıklığı ve yalnızlık.
Tıpkı yazıda geçtiği gibi, “mükemmellik Van Gölü Canavarı gibidir: hakkında çok şey söylenir, ama kimse onu gerçekten görmemiştir.” Hayatı boyunca hayalini kurduğu ‘kusursuz’ partneri bekleyen birey, gerçek insanlarla ilişki kurma fırsatlarını kaçırır.
4. Yüksek Standartlar: Zarif Bir Tuzak mı?
Yüksek standartlar, öz saygının ve kişinin kendini değerli görmesinin işareti olabilir. Ancak bu standartlar gerçek dışı hale geldiğinde, kişinin kendisini ve başkalarını yargılaması artar. Hiç kimse yeterli olmaz. İlişki kurmak isteyen birey, potansiyel partnerleri daha tanımadan eleştirir ve eler. Bu da ilişki fırsatlarını baştan yok eder.
Bu noktada kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:
“Beklentilerimi biraz düşürürsem ne kaybederim?”
Cevap genellikle düşündüğünüzden çok daha azdır. Çünkü partner seçimi bir "taviz" değil, "denge" meselesidir. Kusurları olan ama değerli biriyle gerçek bir bağ kurmak, idealize edilmiş biriyle yaşanamayan bir ilişki denemesinden çok daha doyurucudur.
5. Kusurlu Elmas mı, Kusursuz Taş mı?
Şöyle düşünün:
“Kusurlu bir elmas, kusursuz bir çakıl taşından iyidir.”
Yani, küçük hataları ya da eksiklikleri olan ama ruhunuza dokunan biri, “mükemmel ama ruhsuz” birinden çok daha değerlidir. Mükemmellik peşinde koşarken, karşınıza çıkan gerçek fırsatları göremeyebilirsiniz. Oysa gerçek bağlar, kusurlar içinde gelişir. Sevgi, yalnızca mükemmel olanı değil, eksik olanı da kucakladığında gerçek olur.
6. Pratik Kriterler: Partner Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli?
Beklentiler modelini göz önünde bulundurarak şu maddeler sağlıklı bir partner seçiminde yol gösterici olabilir:
- Değer Uyumu: Hayata bakış açınız, ahlaki değerleriniz ve öncelikleriniz benzer mi?
- İletişim Becerileri: Kendini ifade etme, empati ve dinleme becerileri ne düzeyde?
- Duygusal Olgunluk: Zorluklar karşısında duygusal tepkileri yapıcı mı?
- Ortak Vizyon: Gelecekten ne bekliyor? Hayalleriniz ve hedefleriniz uyuşuyor mu?
- Eksikliklere Bakış: Karşı tarafın kusurlarını büyütmeden kabul edebiliyor musunuz?
Sonuç: Gerçekçilikle Beslenen Umut
Partner seçiminde beklentilerimiz, hem yönümüzü belirler hem de mutluluğumuzu şekillendirir. Ne tamamen beklentisiz olmak ne de imkânsız standartlar belirlemek çözüm değildir. Sağlıklı bir denge; hayal kurabilen ama gerçeği kucaklayan bir bakış açısıyla mümkündür.
Unutmayın, aşk bir “bulma” değil, “inşa etme” sürecidir. Ve bu süreç, mükemmel olanı beklemekle değil, yeterince iyi olanla birlikte büyümekle başlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder