2025-07-22

Tutarsız Davranışlar ve Sadakatsizlik Üzerine: “Köpekler Her Avcı ile Ava Çıkar”

Tutarsız Davranışlar ve Sadakatsizlik Üzerine: “Köpekler Her Avcı ile Ava Çıkar” Bağlamında Bir İnceleme

Toplumların ortak hafızası olan sözler, yalnızca öğüt vermekle kalmaz; aynı zamanda bireylerin ve toplulukların davranış kalıplarını, değer sistemlerini ve toplumsal eleştirilerini de kristalize eder. “Köpekler her avcı ile ava çıkar” biçimindeki deyiş, Türkçede sıkça başvurulan ve özellikle tutarsız, ilkesiz ve çıkar odaklı davranışları hicveden güçlü bir sözüdür. Bu söz, sonradan eklenmiş bir ifade olan “Dün sövdüklerini bugün övenler, dün övdüklerine bugün sövenler” ile birlikte kullanıldığında, toplumsal bellekte daha da çarpıcı hale gelir.

Bu yazı, söz konusu sözden hareketle tutarsızlık, sadakatsizlik ve ilkesizlik gibi bireysel ve toplumsal davranış örüntülerini incelemeyi amaçlamaktadır. Yazı boyunca bu davranış biçimlerinin psikolojik, sosyolojik ve etik nedenlerine değinilecek; sonuçları analiz edilecek ve çözüm önerileri sunulacaktır.


1. Atasözünün Derin Anlamı ve Metaforik Yapısı

İlk bakışta hayvan davranışlarına dair bir gözlem gibi görünen “Köpekler her avcı ile ava çıkar” ifadesi, gerçekte insana dair bir eleştiriyi içerir. Burada köpek, ilkesiz sadakati ve menfaate odaklı yönelimi simgeler. Söz konusu davranışın köpeklerde içgüdüsel olması anlaşılırken, insanlarda bilinçli olarak gerçekleşmesi, eleştirinin temelini oluşturur.

Bu sözle anlatılmak istenen, bir bireyin değer, inanç ya da sadakat gibi ilkelerden bağımsız biçimde, yalnızca gücü, kazancı ya da otoriteyi gözeterek yön değiştirmesidir. Böyle kişiler dün birini överken bugün yermekte, dün yerdiklerini ise fırsat doğunca överek davranışsal bir tutarsızlık sergilemektedir. Bu, bir nevi “kişilik göçebeliği”dir.


2. Tutarsızlığın Psikolojik ve Sosyolojik Kökleri

İnsan davranışları, yalnızca bireysel tercihler değil; aynı zamanda içinde bulunulan bağlam, kültür ve zamanın ruhu tarafından da şekillendirilir. Tutarsız davranışların pek çok kaynağı olabilir:

2.1 Faydacı (Pragmatik) Zihniyet

Modern dünyada başarı, güç ve prestij sıklıkla ilkelere değil, sonuçlara endekslenmiştir. Bu ortamda insanlar "duruma göre pozisyon alma"yı bir beceri olarak görür. Oysa bu tutum, kısa vadeli kazançlar sağlasa da uzun vadede güveni aşındırır.

2.2 Toplumsal Uyma ve Konformizm

İnsan, sosyal bir varlıktır. Kalabalığın görüşlerine ters düşme korkusu, kişiyi içten inanmadığı hâlde farklı davranmaya itebilir. Bu durum zamanla kişilikte erozyon yaratır.

2.3 Kimlik Bunalımı ve Değer Boşluğu

Modern birey, bilgiye erişim açısından zengin ama anlam ve değer açısından yoksun hale gelebilir. Bu da kişinin kendi iç pusulasını kaybetmesine ve rüzgârın yönüne göre savrulmasına neden olur.

2.4 Güç ve Otoriteye Yakınlık Arzusu

Bazı bireyler, güçlü olanın yanında durmayı bir hayatta kalma stratejisi olarak benimser. Bu kişiler için güç kimdeyse doğruluk ondadır. Sadakat, kişilerden çok konjonktüre yönelir.


3. Tutarsız ve Sadakatsiz Davranışların Toplumsal Sonuçları

3.1 Güven Aşınması

Tutarsız insanlar sosyal ilişkilerde ciddi güven kaybına yol açar. Bu yalnız bireysel düzeyde değil, kurumsal ve politik düzeyde de geçerlidir. Güvenin zedelendiği toplumlarda işbirliği ve dayanışma zayıflar.

3.2 Toplumsal Sinizm

Halkın, sürekli değişen söylemlerle karşılaşması, genel bir umutsuzluk ve inançsızlık hali yaratır. Bu da "hiçbir şey değişmez", "herkes çıkarcı" gibi yargıların yerleşmesine neden olur.

3.3 Değerlerin Erimesi

Tutarlılık, sadakat, samimiyet gibi değerler toplumun mayasıdır. Ancak bu değerler, tutarsızlık karşısında aşınır ve bireyler kendi çıkarlarını merkeze alan bireycilik anlayışına sürüklenir.

3.4 Kurumsal Çöküş

Siyasette, medyada, akademide ya da bürokraside sık sık fikir değiştiren, dün söylediklerinin arkasında durmayan kişilerin çoğalması, kurumsal hafızayı ve itibarı yok eder. Bu da kurumsal güveni çökertir.


4. Tutarsızlığı Önlemenin ve Sadakati Güçlendirmenin Yolları

Tutarsızlık tamamen ortadan kaldırılamasa da, aşağıdaki adımlarla bireyler ve toplum bu davranış biçimini azaltabilir:

4.1 Değer Temelli Eğitim

Eğitim sisteminin yalnızca akademik başarıya değil, aynı zamanda etik değerlere odaklanması gerekir. Tutarlılık, sözünün arkasında durmak, dürüstlük gibi değerler çocuk yaşta kazandırılmalıdır.

4.2 Eleştirel Düşünce Geliştirme

Bireylerin sorgulayan, değerlendiren ve kendi inanç sistemini oluşturabilen kişiler olması sağlanmalıdır. Bu da onları sürü psikolojisinden ve modaya uyar gibi fikir değiştirmekten uzak tutar.

4.3 Rol Model Liderlik

Sözüyle eylemi örtüşen, dün ne dediyse bugün de arkasında duran lider figürleri, toplumda tutarlılığı teşvik eder. Aksi durumda, tutarsız davranış “normal” hatta “zekice” görülmeye başlanır.

4.4 Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik

Özellikle kamu görevlileri ve kanaat önderleri, görüş değişikliklerini gerekçeleriyle açıklamak zorunda bırakılmalıdır. Bu, hem denetimi sağlar hem de samimiyeti artırır.


5. Sonuç: Bir Hikmet ve Uyarı Olarak Sözler 

Köpekler her avcı ile ava çıkar” sözü, yalnızca bir metafor değil, aynı zamanda bir toplumsal aynadır. Bu ayna, bize hem birey hem toplum olarak neye dönüştüğümüzü, hangi değerleri yitirdiğimizi ve neye dikkat etmemiz gerektiğini gösterir.

Tutarsızlık ve sadakatsizlik yalnızca bireysel bir zaaf değil; toplumun etik dokusunu zedeleyen bir virüstür. Bu virüse karşı en güçlü bağışıklık ise tutarlılık, ilkelilik ve dürüstlüktür. Zira ilkesizce yön değiştiren kişiler ve toplumlar, sonunda yönlerini tamamen kaybetmeye mahkûmdur.


Dipnot: Bu yazı, birey ve toplum ilişkisini davranışsal etik açısından değerlendirmekte, sözün yalnızca deyimsel değil, kültürel bir işaret taşı olarak yorumlamaktadır. 

Konu, günümüz iletişim çağında sosyal medyada yaşanan anlık yön değişimleri bağlamında da yeniden yorumlanabilir.


Hiç yorum yok: