2025-02-05

Ulaşılmaz Diyarlar

Deniz ve Ulaşılmaz Diyar

Deniz, her zaman yeni yerler keşfetmeyi seven bir çocuktu. Gözleri merakla parlayan bu cesur küçük gezgin, bir gün büyükannesinden ilginç bir söz duydu:

"Nereye varsan, varamadığın yerdesin."

Bu söz, Deniz’in zihninde yankılanıp durdu. "Nasıl yani?" diye düşündü. "Bir yere vardığımda neden orada değilmişim gibi olsun ki?" Ama büyükannesi sadece gülümsemiş ve ona eski bir harita vermişti.

Haritada nehirler, dağlar, ormanlar vardı ama tam ortasında ismi belli olmayan bir yer duruyordu. Burası sadece bir soru işaretiyle işaretlenmişti. Deniz, bunun "varılamayan yer" olduğunu düşündü ve hemen yola koyuldu.

İlk önce engin bir ormanı geçti. Ağaçların fısıldadığı, kuşların şarkılar söylediği bu yerde bir bilge baykuşla karşılaştı.

"Hey, Baykuş! Ben varılamayan yeri arıyorum. Buraya nasıl giderim?" diye sordu.

Baykuş başını eğip gülümsedi. "Eğer oraya varırsan, hala varamadığını fark edeceksin," dedi ve kanatlarını çırparak uzaklaştı.

Deniz, bunun ne anlama geldiğini pek anlayamadı ama yoluna devam etti. Dağları aştı, nehirleri geçti, sonunda haritadaki işaretin olduğu yere ulaştı. Ancak burada hiçbir şey yoktu! Sadece uçsuz bucaksız bir gökyüzü ve sonsuz gibi görünen bir çimenlik alan…

"Kazandım mı, kaybettim mi?" diye düşündü Deniz. Tam o anda rüzgar hafifçe esti ve büyükannesinin sesi kulaklarında yankılandı:

"Gerçek yolculuk, varmak için değil, keşfetmek içindir."

O an Deniz anladı. Ulaşmaya çalıştığı yer, aslında hep yolculuğun kendisiydi. Ne kadar ilerlerse ilerlesin, her zaman yeni keşifler olacak, yeni hayaller peşinde koşacaktı.

Gülümsedi, gözlerini kapattı ve rüzgarın ona fısıldadığı yeni maceraları hayal ederek orada, çimenlerin üzerinde yıldızları izledi. Çünkü artık biliyordu: Nereye varırsa varsın, aslında hep varamadığı yerdeydi.

Hiç yorum yok: