Tim Marshall'ın Coğrafya Mahkûmları (Prisoners of Geography) adlı kitabı, küresel siyaseti, ekonomiyi ve çatışmaları etkileyen en önemli unsur olarak coğrafyanın belirleyiciliğini vurguluyor.
Coğrafya Mahkûmları
Kitap, modern teknolojilerin ve askeri gücün ilerlemesine rağmen, ülkelerin coğrafi yapılarının hâlâ dış politikalarını ve stratejik kararlarını büyük ölçüde belirlediğini savunuyor.
Marshall, liderlerin sıklıkla coğrafyanın sunduğu sınırlar içinde hareket etmek zorunda kaldıklarını öne sürüyor.
BÖLÜMLER
1. Giriş ve Teorik Çerçeve
- Coğrafya, siyasal ve ekonomik tercihler üzerinde baskın bir faktördür.
- Dağlar, nehirler, çöller gibi doğal unsurlar ülkelerin kaderini şekillendirir.
- Teknolojik gelişmeler bu sınırları esnetse de tamamen ortadan kaldıramaz.
2. Rusya
- Kuzey Avrupa Ovası gibi açık araziler, Rusya'nın Batı’dan tehdit algılamasına neden olur.
- NATO’nun doğuya doğru genişlemesi Rusya’yı kuşatılmışlık duygusuna iter.
- Sıcak su limanlarına erişim arzusu (örneğin Kırım) Rus dış politikasında belirleyicidir.
- Doğal kaynaklar (petrol/doğalgaz) en önemli güç unsurlarındandır.
3. Çin
- Kolektivist değerler ve iç karışıklık korkusu Çin yönetiminin en büyük endişesidir.
- Çin, küresel ekonomik sistemin önemli bir parçasıdır; bu sistemdeki dengesizlik, iç istikrarsızlığa yol açabilir.
- Tibet, Sincan gibi bölgelerde kontrolü elden bırakmak istemez çünkü coğrafi olarak stratejik önemdedir.
4. Amerika Birleşik Devletleri
- ABD coğrafi olarak dünyanın en avantajlı ülkelerinden biridir (doğal limanlar, büyük nehirler, zengin topraklar).
- Monroe Doktrini ile Amerika kıtasındaki Avrupalı etkisini sınırlamıştır.
- Askeri ve ekonomik üstünlüğü coğrafi avantajla desteklenir.
- Gücünü Pasifik’e doğru kaydırmaktadır çünkü 21. yüzyılın merkezi Asya-Pasifik olarak görülmektedir.
5. Batı Avrupa
- Kuzey-Güney ayrımı, ekonomik eşitsizlikler yaratmıştır.
- AB ve NATO gibi birlikler coğrafi ve demografik farklar nedeniyle zayıflamaktadır.
- Göç ve mülteci krizi, demografik ve kültürel tansiyonu artırmaktadır.
- Almanya ekonomik güç olarak ön planda; Fransa ve Polonya güvenlik konusunda kaygılı.
6. Afrika
- Coğrafi engeller (nehirlerin taşımacılığa uygun olmaması, çöller, ormanlar) kıtanın gelişimini sınırlandırmıştır.
- Sömürgecilik döneminde çizilen sınırlar ulus-devlet yapısına uygun değildir.
- Gelişmekte olan altyapı ve enerji kaynakları, gelecekteki potansiyeli temsil eder.
- Küresel ekonomideki dil (İngilizce) ve dijital teknolojiler Afrika’ya avantaj sağlayabilir.
7. Orta Doğu
- Sykes-Picot anlaşması gibi dış müdahaleler sonucu bölge yapay sınırlarla şekillenmiştir.
- Mezhepsel ayrılıklar (Sünni-Şii) ve kabile aidiyetleri siyasal istikrarsızlık yaratır.
- Kürt sorunu, Irak ve Suriye'de önemli bir etnik ve siyasi mesele.
- İsrail-Filistin çatışması Kudüs’ün dini/siyasi önemi nedeniyle çözümsüz kalmaktadır.
- İran, dağlık coğrafyası sayesinde dış müdahalelere dirençlidir.
- Türkiye, hem Avrupa hem Orta Doğu’yla ilişkilerinde coğrafi kimlik bunalımı yaşamaktadır.
8. Hindistan & Pakistan
- Bağımsızlık sonrası Pakistan etnik ve mezhepsel olarak parçalıdır.
- Keşmir sorunu iki ülkenin sürekli çatışma içinde kalmasına neden olur.
- İslam ve Hindistan korkusu, Pakistan'ın birliğini sağlayan sınırlı unsurlardır.
9. Kore Yarımadası ve Japonya
- Kuzey Kore, stratejik "güçlü deli" politikasını başarıyla yürütür.
- ABD, Güney Kore’yi desteklemek zorundadır çünkü ittifak güvenilirliği için önemlidir.
- Japonya'nın ada devleti oluşu, tarihsel olarak izolasyon ve korunma avantajı sağlamıştır.
- Çin ve Kore ile coğrafi yakınlık, sürekli jeopolitik gerilim yaratır.
GENEL SONUÇ
- Coğrafya, ülkelerin kaderini belirleyen en temel etkenlerden biridir.
- Modern siyaset, bu sınırlamaları göz ardı ettiğinde krizler doğar.
- Liderler, ülkelerinin sınırlarını, kaynaklarını ve konumunu iyi analiz etmeden başarılı strateji geliştiremezler.
- Her ülke bir anlamda "coğrafya mahkûmudur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder