2025-07-09

Edebiyatın Merceğinden İstanbul: Erken Cumhuriyet Dönemi (1923–1950)

Aşağıda Leyla Dilmen'in Temmuz 2023 tarihli "Edebiyatın Merceğinden İstanbul: Erken Cumhuriyet Dönemi (1923–1950)" başlıklı, Politecnico di Milano'da sunduğu Mimarlık tezinin kapsamlı bir özetini bulabilirsiniz.

Danışman: Prof. Paolo Scrivano


GENEL BAKIŞ

Bu tez, erken Cumhuriyet döneminde (1923–1950) İstanbul’un mimari, toplumsal ve kentsel dönüşümünü edebi eserler aracılığıyla anlamayı hedefler. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”, Fikret Adil’in “Asmalımescit 74” ve “Intermezzo” kitapları ile Sait Faik Abasıyanık’ın “Yararsız Bir Adam” adlı eseri analiz edilerek, bu dönemin İstanbul’una dair bir “zihinsel imge” oluşturulmaya çalışılır. Tezin temel önermesi, edebiyatın, mimarlık ve şehir planlama için alternatif ve değerli bir kaynak olduğu fikridir.


1. GİRİŞ

  • Tanpınar’ın sözüyle başlayan giriş bölümü, İstanbul’un anlamı ve kimliğiyle kurulan kişisel ve kültürel bağı vurgular.
  • İstanbul’un 1923’te başkent statüsünü kaybetmesi ve sonrasında yaşadığı duraklama, onu mimari ve kültürel olarak koruma fırsatı da sunmuştur.
  • Yazar, özellikle 1923–1950 dönemini İstanbul’un özgün ruhunu koruduğu son dönem olarak değerlendirir.

2. İSTANBUL’UN TARİHİ GEÇMİŞİ

2.1 1923 Öncesi

  • Osmanlı son döneminde kentte modernleşmeye dair çeşitli adımlar atılmıştır (tramvay, bankalar, konut farklılaşması, Avrupa etkili mimari).
  • Beyoğlu, Adalar gibi semtler, batılı yaşam tarzlarının ve mimarinin odak noktası olur.

2.2 1923–1950

  • Cumhuriyetin ilanıyla İstanbul ikinci planda kalır, nüfus azalmaya başlar.
  • 1930'larda Henri Prost’un şehir planlama çalışmaları başlar. Modern ulaşım yolları, apartmanlaşma ve semt gelişimleri bu dönemde başlar (Taksim, Nişantaşı, Kadıköy gibi).
  • Lütfi Kırdar döneminde çeşitli mimari yapılar inşa edilir (Gezi Parkı, Opera Binası, Atatürk Bulvarı, İstanbul Üniversitesi).
  • Deniz, Boğaziçi ve şehir içi sosyal yaşam öne çıkar.

2.3 1950 Sonrası

  • Demokrat Parti dönemiyle birlikte hızlı göç başlar ve gecekondulaşma yaygınlaşır.
  • Kentsel kimlik kaybolur, tarihsel İstanbul dokusu parçalanır.
  • Yeni gelen topluluklar eski burjuva kültürünü siler, şehir hafızasını dönüştürür.

3. EDEBİYAT, MİMARLIK VE İSTANBUL

3.1 Edebiyat Kaynaklı Mimarlık Yaklaşımı

  • Gürhan Tümer’in mimarlık-edebiyat ilişkisine dair düşüncelerine yer verilir.
  • Edebiyatın, mimari algının şekillenmesinde ve bireylerin şehirle ilişkisini anlamada önemli bir araç olduğu savunulur.
  • Mahalle, Boğaziçi, ulaşım, harabeler ve Prens Adaları gibi temalar metinlerdeki ortak unsurlardır.

3.2 Fikret Adil – Asmalımescit 74 & Intermezzo

  • 1920’ler ve 1930’ların bohem İstanbul’u anlatılır.
  • Beyoğlu merkezli sanat çevreleri, barlar, sinemalar, apartman yapıları, ulaşım sistemleri ve sosyal sınıflar detaylıca betimlenir.
  • Özellikle apartman içi mimari, çatı katları, mahremiyet yapıları ve yaşam tarzları dikkat çekicidir.

3.3 Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur

  • İstanbul’un içsel bir imgesi çizilir.
  • Nuran ile Mümtaz’ın ilişkisi üzerinden şehrin tarihsel ve ruhsal atmosferi aktarılır.
  • Boğaz, Adalar, eski sokaklar; ruhsal huzurla fiziki çevrenin birleştiği bir düzlemde ele alınır.

3.4 Sait Faik Abasıyanık – Yararsız Bir Adam

  • Daha sade ve sıradan insanlara odaklanır.
  • Mahalle kültürü, sosyal yalnızlık ve değişen kent dokusuna duyulan yabancılık öne çıkar.

4. SONUÇ

  • Edebiyatın sağladığı görsel ve duygusal imgeler, mimarlık ve şehir planlaması için tamamlayıcı bir kaynak olarak önerilir.
  • 1923–1950 döneminde İstanbul’un dönüşümüne dair edebi anlatıların sunduğu kişisel tanıklıklar, şehrin fiziksel ve kültürel yapısının daha derinlikli anlaşılmasına katkı sağlar.
  • Bu yöntem, gelecekte İstanbul’un kentsel planlamasında daha duyarlı ve tarihsel bağlamı gözeten stratejilere rehberlik edebilir.


Hiç yorum yok: