2025-07-10

Milion Taşı: Kudüs’ten Konstantinopolis’e Uzanan Kutsal Yolculuk

Milion Taşı: Kudüs’ten Konstantinopolis’e Uzanan Kutsal Yolculuk

I. Milion Taşı Nedir?

Milion Taşı, Antik Roma ve Bizans dönemlerinde kullanılan bir "sıfır noktası", yani başlangıç milidir. Roma İmparatorluğu'nda yolların uzunluğu bu taştan itibaren ölçülürdü. Tıpkı Roma’daki "Milliarium Aureum" (Altın Mil Taşı) gibi, Konstantinopolis’in kalbinde yer alan Milion da imparatorluk yollarının başlangıç noktasıydı. Ancak bu taşın bir başka yönü daha vardı: kutsallığı.

Efsanelere göre, Kudüs’te muhafaza edilen ve Hz. İsa’nın dokunduğuna inanılan bir taş, Büyük Konstantin’in emriyle, yeni Roma ilan ettiği Konstantinopolis’e (330 yılında) getirilmiştir. Bu taş, şehrin merkezine dikilmiş ve hem kutsal bir simge hem de politik bir sembol haline gelmiştir.


II. Kudüs’teki Kutsal Taşın Kökeni

Kudüs, Hristiyan dünyası için ilk merkezdir. Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği, göğe yükseldiği ve mucizeler yarattığı yer olarak kabul edilir. Bu dönemde birçok kutsal emanetin izini süren Hristiyanlar, onun dokunduğu ya da bulunduğu yerlere hac yapar, oralardan alınan nesneleri kutsal kabul ederdi.

Efsaneye göre bu taş, Hz. İsa'nın Kudüs sokaklarında yürürken üzerine bastığı veya elini dayadığı bir duvardan alınmış bir parçadır. Taş, Kudüs’te bir kilisenin duvarında korunmaktaydı ve mucizevi özellikler taşıdığına inanılıyordu.


III. Konstantin’in Vizyonu ve Kutsal Taşın Getirilişi

Roma İmparatoru I. Konstantin, Hristiyanlığı resmen kabul etmiş ve pagan Roma’nın karşısına yeni bir Hristiyan başkent koyma vizyonuyla Konstantinopolis’i inşa ettirmiştir. Şehir sadece politik değil, dini bir merkez de olmalıydı. Kudüs’teki bu taş, onun için iki şey ifade ediyordu:

  • Tanrısal meşruiyet: İsa’nın dokunduğu bir taş sayesinde Tanrı’nın onayı alınmış sayılacaktı.
  • Yeni Kudüs vizyonu: Roma İmparatorluğu’nun yeni başkenti, yeryüzündeki yeni kutsal şehir ilan edilecekti.

Rivayetlere göre, taş büyük bir törenle Kudüs’ten gemiyle alınmış ve deniz yoluyla Konstantinopolis’e getirilmiştir. Yolculuk boyunca taşın başında rahipler dua etmiş, halk ise bu kutsal nesneye saygı göstermiştir.


IV. Konstantinopolis’te Milion’un İnşası

Kutsal taş, Konstantin’in inşa ettirdiği Milion anıtının temelini oluşturmuştur. Bu yapı:

  • Ayasofya’ya ve Hipodrom’a çok yakın,
  • Şehir surlarının ve yollarının başlangıç noktası,
  • İmparatorların zaferle giriş yaptığı nokta olarak, şehrin kalbinde yükseliyordu.

Milion, dört kemerli, kubbeli bir yapıydı. İçerisinde sadece bu kutsal taş değil, aynı zamanda imparatorluk heykelleri, haritalar, Hristiyan mozaikleri ve güneş saati de yer alıyordu. Bu haliyle hem politik bir gösteri alanı, hem de manevi bir odak noktasıydı.


V. Kutsal Taşın Efsaneleri ve Anlamı

Milion Taşı, zaman içinde halk arasında birçok efsaneye konu olmuştur:

  • Mucizevi Şifa: Taşa dokunanların hastalıklardan kurtulduğu söylenirdi.
  • Yemin Noktası: Haksız yere yemin edenlerin taşın önünde ifşa olacağına inanılırdı.
  • Son Günün Tanığı: Kıyamet günü bu taşın yerinden kalkacağı ve Tanrı’nın adaletini açıklayacağı rivayet edilirdi.

Ayrıca Bizans imparatorları, taşa dokunarak taht giyme törenlerini burada yaparlardı. Böylece kutsal meşruiyetlerini Tanrı’dan almış olurlardı.


VI. Düşüş ve Kayıp

Milion anıtı, Latin işgali (1204) ve özellikle Osmanlı döneminde zamanla tahrip oldu. 16. yüzyılda tamamen yıkıldı ve taşlar çeşitli inşaatlarda kullanıldı. Hz. İsa’nın dokunduğuna inanılan taşın akıbeti ise kesin olarak bilinmemektedir. Kimilerine göre:

  • Osmanlılar tarafından Ayasofya’ya taşındı.
  • Topkapı Sarayı’na götürüldü ve özel bir hazinede saklandı.
  • Yok edildi ya da bir cami temelinde gömüldü.

Bugün Milion’dan geriye kalan tek şey, Yerebatan Sarnıcı’nın yakınında zemine gömülü birkaç taş kalıntısıdır. Ancak tarihsel ve manevi önemi hâlâ büyüktür.


VII. Sonuç: Taşın Ardındaki Anlam

Milion Taşı’nın hikâyesi, yalnızca bir taşın hikâyesi değildir. Bu anlatı:

  • İmparatorluğun din ile kurduğu meşruiyet ilişkisini,
  • Kudüs’ten Konstantinopolis’e uzanan bir kutsallık aktarımını,
  • Mekânın sadece fiziksel değil, metafizik bir anlam taşıyabileceğini gözler önüne serer.

Bugün İstanbul’un kalbinde, insanların hızla yürüyüp geçtiği yerlerde, bir zamanlar kutsal sayılan, dua edilen, yemin edilen bir taşın hikâyesi gömülüdür. Bu hikâye, tarih ile kutsal olanın iç içe geçtiği çok katmanlı bir anlatının parçasıdır.

Hiç yorum yok: