Bir zamanlar, çok uzak bir galakside, iki gezegen vardı. Birinin adı Luna diğeri ise Sol idi.
Luna, evrenin en güzel gezegeniydi. Üzerinde binbir renkli çiçek, tatlı meyve, şarkı söyleyen kuşlar ve mutlu insanlar vardı. Luna'nın insanları, evrenin temelinde zihin olduğunu ve her şeyin bir bütün olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden, doğayla uyum içinde yaşıyor, sevgi ve saygı dolu bir hayat sürüyorlardı.
Sol ise, evrenin en korkunç gezegeniydi. Üzerinde siyah kayalar, zehirli dikenler, kükreyen canavarlar ve acımasız insanlar vardı. Sol'un insanları, evrenin temelinde madde olduğunu ve her şeyin ayrı olduğunu sanıyorlardı. Bu yüzden, doğayla savaş içinde yaşıyor, nefret ve korku dolu bir hayat sürüyorlardı.
Luna ve Sol, birbirlerinin tam zıttıydı. Ama aynı zamanda, birbirlerinin aynısıydı. Çünkü, yukarıda olan, aşağıda da bulunur; ve aşağıdaki, yukarıda da yansıtılır. Luna ve Sol, evrenin kutuplarıydı. Zıtlar aynıdır. Her şey, zıttıyla aynıdır; farkları sadece titreşim ve derecelerindedir.
Luna'nın titreşimi yüksekti, Sol'un titreşimi düşüktü. Titreşim arttıkça, evren içindeki konumu da yükselir. Luna, evrenin merkezine yakındı, Sol ise evrenin kenarına uzaktı.
Luna ve Sol, birbirlerinden habersiz, yüzyıllarca kendi halinde yaşadılar. Ama bir gün, evrende bir değişim oldu. Evrenin ritmi, Luna ve Sol'u birbirine yaklaştırmaya başladı. Her şey dalgalanır; başlangıç ve son bulur, yükselir ve alçalır. Kutuplar arasında salınım, bir sarkaç gibi devam eder. Luna ve Sol, birbirlerine doğru hareket ettikçe, birbirlerini görmeye başladılar. Luna, Sol'un karanlığını; Sol ise Luna'nın ışığını fark etti. Bu, onların hayatlarında ilk defa gördükleri bir şeydi.
Luna, Sol'un karanlığına merak duydu. Sol'un acı çektiğini, yalnız olduğunu, yardıma ihtiyacı olduğunu hissetti. Luna, Sol'a yardım etmek, onu mutlu etmek, onunla arkadaş olmak istedi. Luna, Sol'a doğru uçmaya başladı.
Sol ise, Luna'nın ışığına nefret duydu. Luna'nın mutlu olduğunu, güzel olduğunu, her şeye sahip olduğunu gördü. Sol, Luna'yı kıskandı, onu yok etmek, onu ele geçirmek, onunla savaşmak istedi. Sol, Luna'ya doğru saldırmaya başladı.
Luna ve Sol, birbirlerine yaklaştıkça, aralarında bir çatışma başladı. Luna, Sol'u sevmeye çalıştı; Sol ise Luna'yı yıkmaya çalıştı. Luna, Sol'a ışık verdi; Sol ise Luna'yı kararttı. Luna, Sol'a çiçek sundu; Sol ise Luna'ya diken attı. Luna, Sol'a şarkı söyledi; Sol ise Luna'ya küfür etti. Luna, Sol'a sarılmak istedi; Sol ise Luna'yı ısırmak istedi.
Luna ve Sol'un arasındaki çatışma, evreni sarsmaya başladı. Evrenin dengesi bozuldu, yıldızlar düştü, gezegenler çarpıştı, kuyruklu yıldızlar patladı. Evrenin her köşesinde, bir sebep bir sonuca, her sonuç bir sebeple ilişkiliydi; tesadüf yoktu. Luna ve Sol'un çatışması, evrenin sonunu getirebilirdi.
Evrenin merkezinde, evrenin yaratıcısı olan Büyük Zihin vardı. Büyük Zihin, Luna ve Sol'un çatışmasını gördü. Büyük Zihin, Luna ve Sol'u seviyordu. Çünkü, Luna ve Sol, Büyük Zihin'in parçalarıydı. Büyük Zihin, Luna ve Sol'u durdurmak, onları barıştırmak, onları birleştirmek istedi. Büyük Zihin, Luna ve Sol'a seslendi.
- Luna ve Sol, benim sesimi duyun. Siz, benim çocuklarımsınız. Siz, benim yarattıklarımsınız. Siz, benim parçalarımsınız. Siz, birbirinizin kardeşisiniz. Siz, birbirinizin eşisiniz. Siz, birbirinizin tamamlayıcısısınız. Siz, birbirinize ihtiyacınız olanlarsınız. Siz, birbirinizi sevmelisiniz. Siz, birbirinizle uyum içinde olmalısınız. Siz, birbirinizle bütün olmalısınız.
Luna ve Sol, Büyük Zihin'in sesini duydular. Luna ve Sol, Büyük Zihin'in sözlerini anladılar. Luna ve Sol, Büyük Zihin'in isteğini yerine getirdiler. Luna ve Sol, birbirlerine doğru uçtular. Luna ve Sol, birbirlerine dokundular. Luna ve Sol, birbirlerine sarıldılar. Luna ve Sol, birbirlerine baktılar. Luna ve Sol, birbirlerine gülümsediler. Luna ve Sol, birbirlerine aşık oldular. Sevgi duydular.
Luna ve Sol, birbirleriyle birleştiler. Luna ve Sol, birbirlerinin eksikliklerini tamamladılar. Luna ve Sol, birbirlerinin zıtlıklarını dengelediler. Luna ve Sol, birbirlerinin titreşimlerini yükselttiler. Luna ve Sol, birbirlerinin ışığını arttırdılar. Luna ve Sol, birbirlerinin güzelliğini çoğalttılar. Luna ve Sol, birbirlerinin mutluluğunu paylaştılar.
Luna ve Sol, birbirleriyle bütün oldular. Luna ve Sol, yeni bir gezegen yarattılar. Luna ve Sol, yeni bir hayat başlattılar. Luna ve Sol, yeni bir isim aldılar. Luna ve Sol, Lusol oldular.
Lusol, evrenin en güzel gezegeni oldu. Üzerinde hem Luna'nın çiçekleri, hem Sol'un kayaları vardı. Hem Luna'nın kuşları, hem Sol'un canavarları vardı. Hem Luna'nın insanları, hem Sol'un insanları vardı. Lusol'un insanları, evrenin temelinde zihin olduğunu ve her şeyin bir bütün olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden, doğayla uyum içinde yaşıyor, sevgi ve saygı dolu bir hayat sürüyorlardı.
Lusol, evrenin merkezine yaklaştı. Lusol, Büyük Zihin'e yakın oldu. Lusol, Büyük Zihin'in sevgisini hissetti. Lusol, Büyük Zihin'e teşekkür etti. Lusol, Büyük Zihin'e şükretti. Lusol, Büyük Zihin'e ait oldu.
Büyük Zihin, Lusol'u sevdi. Büyük Zihin, Lusol'u.