2025-08-07

Poitiers'in Ev Hapsi: Blanche Monnier'in Tüyler Ürpertici Hikâyesi

Poitiers'in Ev Hapsi: Blanche Monnier'in Tüyler Ürpertici Hikâyesi

I. Giriş: Aşkın Bedeli

  1. yüzyıl Paris’inde, toplumun yüksek tabakasına mensup bir genç kadın, Blanche Monnier, âşık olduğu için ailesi tarafından evlerinin çatı katında 26 yıl boyunca kilitli tutuldu. Blanche’ın trajedisi, sadece bireysel bir aile dramı değil, aynı zamanda patriyarkal baskının, toplumsal statü takıntısının ve sessizliğin korkunç sonuçlarına dair ibretlik bir hikâyedir.

II. Blanche Monnier Kimdi?

1849 yılında Fransa'nın Poitiers kentinde dünyaya gelen Blanche Monnier, varlıklı ve saygın bir ailenin kızıydı. Babası, yerel bir sanat okulunun yöneticisiydi; annesi Madame Louise Monnier ise toplumda hayırseverliğiyle tanınan, "İyilik Komitesi" ödülü almış bir kadındı. Blanche güzelliğiyle tanınıyor, Paris sosyetesinde kendine yer ediniyordu.


III. Aşk ve Mahkûmiyet

Blanche 25 yaşına geldiğinde, kendisinden yaşça büyük ve maddi durumu kötü olan bir avukata âşık oldu. Bu aşk, toplumun "alt sınıfına" ait biriyle bağ kurmayı ahlaki ve sosyal bir tehdit olarak gören annesi tarafından kesinlikle kabul edilmedi.

Madame Monnier, kızının bu ilişkiyi sonlandırması için önce duygusal manipülasyona başvurdu. Blanche ise direndi. O anda alınan karar, bir insanlık suçunun başlangıcıydı: Annesi onu, evin karanlık çatı katındaki küçük bir odaya kilitledi. Amaç, Blanche pes edene kadar onu orada tutmaktı. Fakat Blanche’ın iradesi annesininkinden daha güçlüydü.


IV. 25 Yıl Süren Esaret

Blanche 1876 yılında kilitlendi. Camları perdelenmiş, kapısı kilitlenmiş odada, yıllar içinde bir mahkûma dönüştü. Gün ışığı görmedi. Yemeği annesinin artıklarıyla sınırlıydı. Temizlik yapılmayan odada, çürümüş samanlar arasında, idrar ve dışkı içinde, tamamen çıplak ve yalnız bırakıldı.

Ironik bir şekilde, Blanche’ın uğruna hapsedildiği avukat, 1885’te yani esaretinin 9. yılında hayatını kaybetti. Ancak Blanche’ın "cezası" devam etti. Ailesi dış dünyaya onun kaybolduğunu söyleyerek, yas tutuyormuş gibi davrandı ve yaşamlarına kaldıkları yerden devam etti.


V. İhbar Mektubu ve Gerçeğin Ortaya Çıkışı

1901 yılının Mayıs ayında Paris Başsavcılığı'na isimsiz bir mektup ulaştı. Mektupta şu satırlar yazılıydı:

"Sayın Başsavcı, size istisnai bir olaydan bahsetme onuruna erişiyorum. Poitiers’de, Madame Monnier’in evinde bir kadın 25 yıldır pislik içinde, açlıktan ölmek üzere bir odada hapsedilmiş durumda."

Polis, başlangıçta saygın bir aileye karşı böyle bir iddiaya inanmakta zorlandı. Ancak yine de evi araştırmak üzere harekete geçtiler. Kapı açılmayınca zorla içeri girdiler. Yukarı kattaki odaya vardıklarında ağır bir koku her yeri sarmıştı. Camları örten perdeleri kaldırıp, panjurları söktüklerinde içeriye gün ışığı doldu ve şoke edici manzara ortaya çıktı.


VI. Blanche’ın Kurtarılışı

Polis, Blanche’ı çırılçıplak, 55 pound (yaklaşık 25 kilo) ağırlığında, çürümüş samanların ve kendi dışkısının içinde, neredeyse ölmek üzere buldu. Psikolojik olarak çökmüş, fiziksel olarak bitkindi. 25 yıllık tutsaklıktan sonra 52 yaşındaydı ama yaşlı bir kadını andırıyordu.

Bu keşif Fransa’da büyük yankı uyandırdı. Toplumun hayırsever kadını olarak tanınan Madame Monnier, tutuklandıktan sadece 15 gün sonra öldü. Oğulları Marcel Monnier ise 15 ay hapse mahkûm edildi, ancak daha sonra "Blanche istediği zaman çıkabilirdi" savunmasıyla serbest bırakıldı — bu durum kamuoyunda büyük öfkeye neden oldu.


VII. Blanche’ın Son Yılları

Blanche Monnier kurtarılmış olsa da, akıl sağlığına dair ciddi sorunlar geliştirmişti. 1913 yılında, 64 yaşında, bir psikiyatri hastanesinde hayatını kaybetti. Geride, toplumu dehşete düşüren ama ders çıkarılması gereken bir yaşam öyküsü bıraktı.


VIII. Toplumsal ve Psikolojik Yorum

Blanche Monnier’in yaşadıkları sadece bir aile içi şiddet vakası değil, aynı zamanda sosyal sınıf ayrımcılığı, kadına yönelik sistematik baskı ve çevresel sessizliğin nasıl bir insanlık suçuna dönüşebileceğinin korkunç bir örneğidir.

  • Toplumun Rolü: Saygın bir ailenin çocuğu "kaybolduğunda" kimse yeterince sorgulamadı.
  • Psikolojik Travma: Uzun süreli izolasyon, insan psikolojisini geri dönülmez biçimde tahrip edebilir.
  • Aile İçi Suçlar: Aile mahremiyeti kalkanı, çoğu zaman ciddi istismarların üzerini örtebiliyor.

IX. Sonuç

Blanche Monnier’in hikâyesi, aşk için savaşan bir kadının susturulma, cezalandırılma ve yok sayılma sürecinin acımasız bir özetidir. Bugün hâlâ kadına yönelik baskıların farklı biçimlerde sürdüğü dünyada, Blanche’ın yaşadıkları bizlere "bir bireyin özgürlüğünü hiçe sayan her sistemin ve zihniyetin ne denli tehlikeli olabileceğini" hatırlatır.


Hiç yorum yok: