2025-08-04

Aile Sağlığı Merkezleri: Sağlıkhane Değil Ticarethane – Cumhuriyetin Sağlık Ocakları Ne Hale Getirildi?

Aile Sağlığı Merkezleri: Sağlıkhane Değil Ticarethane – Cumhuriyetin Sağlık Ocakları Ne Hale Getirildi?

Giriş: Bir Sağlık Modelinin Dönüşümü

Cumhuriyet tarihi boyunca “herkese eşit ve ücretsiz sağlık” ilkesine dayanan sağlık ocakları, 2000’li yılların ortasında Aile Hekimliği Sistemi’ne dönüşerek, Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) adıyla yeniden yapılandırıldı. 

Ancak geçen yıllar içerisinde bu dönüşüm, sadece isimsel değil; aynı zamanda işleyiş, finansman ve hizmet felsefesi açısından da büyük değişimleri beraberinde getirdi. 

Bugün ASM'ler, sağlık hizmeti sunan kamu kurumları olmaktan çok, ekonomik baskılarla şekillenen küçük işletmeler haline gelmiş durumda. 

Sağlık çalışanları sistemin yükünü taşırken, hastalar da erişim ve hizmet kalitesi sorunlarıyla baş başa kalıyor.


1. Aile Sağlığı Merkezlerinin Finansal Kıskacı

ASM'lerin temel giderleri –kira, elektrik, su, doğalgaz, temizlik, malzeme, personel ücreti– devlet tarafından değil, aile hekimleri tarafından karşılanıyor. 

Üstelik bu giderler her geçen yıl katlanarak artıyor. 2023 verilerine göre, tıbbi sarf malzemelerindeki artış oranları korkutucu boyutlara ulaştı: pamuk %110, alkol %115, gazlı bez %82 oranında zamlandı. 

ASM bütçeleri ise aynı dönemde sadece %17,5 oranında artırıldı. Bu mali açmaz, birçok ASM'nin kapısına kilit vurmasına veya hizmet kalitesinin ciddi biçimde düşmesine neden oldu.

Dahası, Sağlık Bakanlığı’nın mülkiyetindeki binaların bile ASM’lere fahiş kiralarla verilmesi, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. 

Bazı ASM’ler, her ay sadece kira ve fatura ödemek için gelirlerinin %90’ını harcıyor, geriye sağlık hizmeti için neredeyse hiçbir kaynak kalmıyor.


2. Aile Hekimleri: Hekim Mi, İşletmeci Mi?

Aile hekimliği sistemi, hekimleri “küçük esnaf” statüsüne indirgemiş durumda. 

Devletin desteğinden yoksun olan bu sistemde, doktorlar hem kendi maaşlarını hem de çalıştırdıkları hemşire ve temizlik görevlisinin ücretlerini ödemek zorunda kalıyorlar. Kendi cebinden harcayan hekimin motivasyonu düşerken, hizmet kalitesinin sürdürülebilirliği de tehlikeye giriyor.

Yeni Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği (2021), aile hekimlerinin iş güvencelerini de zayıflattı. Medyaya açıklama yapmaları cezalandırılıyor, performansa dayalı puan sisteminde belirli bir eşiğin altına düşen hekimin sözleşmesi feshedilebiliyor. 

Böylece hekimin hem sesi kısılıyor hem de mesleki bağımsızlığı zedeleniyor.


3. Personelin Güvencesizliği ve Düşük Ücretler

ASM’lerde çalışan hemşireler, ebe ve temizlik görevlileri çoğunlukla asgari ücretin bile altında maaşlarla çalışmakta. 

Hekim izinli olduğunda ya da nüfus azaldığında gelir düşüyor ve bu durum doğrudan personele yansıyor. 

Kimi zaman bu personel sigortasız çalıştırılıyor ya da ücretini zamanında alamıyor. 

Güvencesizliğin bu denli yaygın olduğu bir sistemde, sağlık hizmetinin kalıcı ve kaliteli olmasını beklemek hayalden öteye gitmiyor.


4. Hastalar İçin Ne Anlama Geliyor?

ASM’lerde yaşanan bu sorunlar doğrudan hastaları etkiliyor. 

Özellikle rapor almak, düzenli takip gerektiren kronik hastalıkların izlenmesi gibi temel hizmetlerde ciddi aksamalar yaşanıyor. 

Birçok doktor, kendi nüfusuna kayıtlı olmayan hastalara hizmet veremeyeceğini belirtiyor. Bu durum, özellikle kırsal bölgelerde ve büyük şehirlerin yoksul semtlerinde yaşayanlar için önemli bir mağduriyet kaynağı. 

Bazı ASM’ler kapatılırken bazıları da uygunsuz fiziki koşullarda faaliyet yürütüyor. Örneğin, okul bodrumuna taşınan bir ASM, hem çalışan hem de hasta açısından sağlıksız bir ortam anlamına geliyor.


5. Sağlıkta Ticarileşme ve Sistem Krizi

Aile Hekimliği sistemi, kamusal bir hizmeti özel sektör mantığına indirgemiş durumda. 

Hizmetin temel ölçütü kâr ve maliyet hesabı haline gelirken, “herkese eşit, nitelikli sağlık hizmeti” ilkesi göz ardı ediliyor. 

Bu ticarileşme, sağlık hakkını bir ayrıcalık haline getiriyor ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştiriyor. ASM’lerin kapanması ya da niteliksizleşmesi, en çok da kırılgan ve dezavantajlı kesimleri etkiliyor.


6. Protestolar ve Mücadele

Sağlık emekçileri, bu adaletsizliğe karşı 2021 ve 2022 yıllarında birçok grev, miting ve basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Tabip odaları, sendikalar ve sağlık çalışanları, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin iptali ve aile hekimlerine kurumsal destek sağlanması çağrısında bulundu. 

Ancak taleplerin büyük kısmı karşılık bulmadı. Sistem sorunları devam ederken, sessiz bir şekilde ASM'ler ya kapanıyor ya da niteliğini yitiriyor.


7. Çözüm Önerileri: Nitelikli Bir Birinci Basamak Sağlık Hizmeti İçin Ne Yapmalı?

Mevcut tabloyu iyileştirmek için yalnızca geçici bütçeler ya da münferit bina yatırımları yeterli değil. Gereken, yapısal bir reformdur:

  • Kamu finansmanının güçlendirilmesi: ASM giderleri, merkezi bütçeden karşılanmalı; kira, fatura, personel gibi temel masraflar aile hekimlerinin sorumluluğundan çıkarılmalıdır.
  • İş güvencesinin sağlanması: Keyfi sözleşme fesihlerine yol açan cezalandırıcı düzenlemeler kaldırılmalı, hekimlerin mesleki bağımsızlığı korunmalıdır.
  • Personel istihdamı devlet eliyle yapılmalı: Temizlik görevlisi dahil tüm sağlık personeli kadrolu ve güvenceli olarak istihdam edilmelidir.
  • Nitelikli fiziki koşullar sağlanmalı: ASM’ler için afet riski gözetilerek çağdaş binalar inşa edilmeli, geçici çözümlerden vazgeçilmelidir.
  • Toplum sağlığı temelli yaklaşım güçlendirilmeli: Koruyucu sağlık hizmetleri, birey merkezli değil, toplum odaklı planlanmalıdır.

Sonuç: “Sağlıkhane”den “Ticarethane”ye – 

Bir Cumhuriyet Kurumunun Çöküşü

Aile Sağlığı Merkezleri, cumhuriyetin kamusal sağlık anlayışının bir ürünü olarak toplumsal dayanışmanın ve koruyucu hekimliğin simgelerinden biri olma potansiyeline sahipti. 

Ancak bugün gelinen noktada, kâr zarar hesabı yapan bir işletme modeline dönüşmüş durumda.

Sağlık çalışanları ayakta kalmaya, hastalar ise nitelikli hizmete ulaşmaya çalışıyor. Bu tablo, yalnızca sağlık çalışanlarının değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorunu. Gerçek ve kalıcı bir çözüm, ancak sağlık hizmetinin bir “hak” olduğu ilkesine geri dönülerek mümkündür.


Kaynaklar:


Hiç yorum yok: