2014-01-06

Meme kanserinden korunma

Gelecek sene ABD'de 230.000 kadın meme kanseri olduğunu öğrenecek. Önceki yıllarda meme kanseri tanısı alan 65.000 kadın gelecek sene bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirecek. Korkmalı mıyız? Doktorlar bizi korkutmaya mı çalışıyorlar? Hastaları yüzyüze gören, onların mağduriyetini onlar ile beraber yaşayan hiç bir meslektaşımın bunu aklından geçirdiğini sanmıyorum. Zamanında bazı önlemler alınmasaydı araçiçi trafik kazalarında bugün yaşanan can kaybı, yaşadığımızın kat kat fazlası olurdu. Nedir bunlar? Güvenli cam ve emniyet kemeri. Temiz içme suyu, aşılama ve antibiyotikler olmasaydı bugün ortalama yaşam süremiz hala 40–50 yaş civarında seyrederdi.

Meme kanserinde toplumun bilinçlenmesini sağladığımız takdirde, meme kanserinden ölümün kader olmadığını, yakalanan her hastaya ağır tedaviler gerekmediğini görebiliyoruz.

Amaç gereksiz kaygı yaratmadan, hastanın ruh sağlığını bozmadan, gereksiz aşırı tedaviler ve gecikmeler yoluyla hastanın beden sağlığını riske atmadan iyilik halini korumak, hastanın sağlığını riske atmaksızın yakalananları hafif tedaviler ile eski sağlığına kavuşturmaktır.

Maalesef meme kanserinden korunma pasif bir eylem değildir. Birey bilgilenmeden, sorumluluk üstlenmeden korunma mümkün olmamaktadır.

Meme taramasına ne zaman başlanmalıdır gibi basit, doğal bir soru ile başlayalım. Erkeklerde ve genç kızlarda meme kanseri oldukça nadir görülmektedir ancak kızlarda ergenlikten bir kaç sene sonra bildirilen vakalara tıp literatüründe rastlamak mümkündür. Risk düşük olduğundan genç bayanlara önerilebilecek tek tarama yöntemi (KKMM) kendi kendine meme muayenesidir. Yakınma varlığında, gençlerde ilk kullanılacak tanı yöntemi ise ultrasonografi olmalıdır.

Kimlere tarama yapılmalı sorusuna vereceğimiz yanıt ergenlik sonrası tüm bayanlar olacaktır. En azından KKMM ile başlamalı, farkındalık oluşturulmalıdır. Hastalığın genç yaşlarda düşük sıklığı nedeniyle tıbbi görüntüleme ile tarama gerçekçi olmayan bir yaklaşım sayılır.

Sağlık kuruluşlarına gelmekte zorluk çekecek kadar yaşlı veya başka hastalıklardan dolayı düşkün olan bayanlar için yine en uygun kontrol yöntemi KKMM'dir.

Ailemizde mamografi ve taramayı reddeden bir birey bulunuyor. Tüm tanı ve tedavi yöntemleri ancak hasta kabul ederse mümkün olabilmektedir. Bu yakınımıza kendi kendine meme muayenesi (KKMM) anlatıldı. Bu sayede eline gelen sertliği farkedip tanısal yöntemler ile doğrulandıktan sonra ameliyat oldu. Şu anda hastalıksız geçirdiği yılların keyfini yaşıyor. Meme yapısını tanıdıktan sonra ele gelen her yeni sertlik yeni bir incelemeyi hakediyor. Her sertlik kanser değildir, ancak yeni sertliklerin kanser olmadığı uygun bir yöntem ile doğrulanmalıdır. Ben anlamıyorum, kaçırmaktan korkuyorum diyenleri duyar gibiyim. Tüm tanısal yöntemler gibi KKMM aşırı bir beklenti, yalancı bir güven yaratmamalıdır. Doğru bir benzetme olarak kabul ederseniz, trafikte karşıdan karşıya geçerken ne sağa solda bakmak, ne yaya ışığının yeşil oluşu bizi %100 korumaz, ancak yine de sağa sola bakmak iyi bir alışkanlıktır. Pratikte KKMM yeni tanı konulmuş hastaların %70'ini oluşturmaktadır. Bu oran meme büyüklüğü, kitlenin derin veya yüzeyel yerleşimi gibi faktörler ile değişiklik göstermektedir. Ele gelmeyen, sertlik olarak belirti vermeyen geri kalan kitleler için daha uzun aralıklar ile görüntüleme önerilir. KKMM avantajlarına bakacak olursak, başkasına ihtiyaç duyulmaması, ucuz olması (0 $), radyasyon içermemesi, istenilen sıklıkta tekrarlanabilir olması sayılabilir. Dezavantajlarına gelince zaman zaman gereksiz kaygılara yol açması, %100 koruyucu olmamasıdır. Diğer yöntemleri gözden geçirdiğimiz zaman bu dezavantajların pek çoğunun benzerlerini diğer yöntemlerde bulunduğunu görebiliriz. Böyle durumlarda kolaydan zora doğru, ucuzdan pahalıya doğru, tamamlayıcı yöntemler ile kaygılar giderilinceye kadar veya kesin bir kanaate varıncaya kadar bulgular incelenir.

KKMMsine erken başlama ve geç yaşa kadar sürdürme mamografinin önerildiği yaş aralığı dışında kalan tüm bayanları korumada yardımcı olur.

Elle muayenede ele gelen sertliğin kanser değil kist veya meme dokusu çıkması yalancı pozitifliktir. Kanser olduğu halde ele gelmemesi ise yalancı negatifliktir.

Mamografi ve ultrason ile ilgili kısa bir giriş yapmama izin verin. Her iki yöntemde tek başına %100 koruyucu değildir. İkisi arasında tarama amaçlı onaylanan yöntem mamografidir.

Elle muayenede kullandığımız parametre sertlik ise, mamografide kullanılan parametre doku yoğunluğudur. Mamografi'de yandan ve üstten çekilen ikişer görüntü elde edilir. Mamografi görüntüsü, camdan yapılmış bir nesnenin kağıt üzerindeki gölgesine benzetilebilir.
Kitleler mamografide kendini üç şekilde belli ederler. Yoğunluğu düşük yağlı doku zemininde yüksek yoğunluklu bir bölge. Önceki sene ile karşılaştırıldığında bölgesel yeni yoğunluk artışı ve karşı meme ile karşılaştırıldığında asimetrik yoğunluk artışı. Bunun dışında bazı kireçlenmeler kanser konusunda şüphe uyandırır.

Yalancı pozitifliğe yol açan sebep herhangi bir bölgesel yoğunluk artışı olabilir. İltihap ve enfeksiyonlar, selim kitleler zaman zaman yorum zorluklarına yol açabilirler.

Mamografide yalancı negatifliğe yol açan sebepler ise kitlenin çok küçük olması, görüntü alanına girmemesi, göründüğü halde yeterli kanser kriterleri taşımaması, memenin yoğun dokusu tarafından örtülüp gizlenmesidir.

Meme ultrasonunda, dokunun ses yansıtma özelliği değerlendirilmektedir. 15 dakika süren bir incelemede radyolog hekim yaklaşık 25.000 kare görüntüyü değerlendirmektedir. Prob veya transduser denilen parça doku ile teması sağlar. Transduser ve cihazın ayarları hekim tarafından yönetilmektedir. Ultrasonografi incelemesini karanlık bir odada fener ile belirli bir nesneyi aramaya benzetebiliriz. Bir seferde sadece fenerin aydınlattığı bölgeyi görebiliriz. Gördüğümüz bölgeyi net görürüz ancak odanın tamamının tarandığından emin olmak kolay değildir. Nesnemiz çevre ile benzer renkte ise gözen kaçabilir.

Sonografi sırasında oluşan dikkat dağıtıcı unsurlar, probun memenin tamamını taramaması, aranan yapının sesi çevre dokuya benzer şekilde yansıtması yalancı negatifliğin sebepleri arasındadır.

Yalancı pozitifliğin sebepleri arasında genelde bazı selim meme hastalıkları bulunmaktadır. Granülomlar, selim kitleler, enfeksiyonlar tanıda zorluk çıkaran durumlardır.

Çok yüksek riskli hastalar, mamografi ve ultrason ile kesin sonuca varılamayan hastalarda ilave inceleme olarak, meme MR kullanılmaktadır. Meme MR yalancı negatifliği düşük, yalancı pozitifliği yüksek bir inceleme yöntemidir.

MemeMR da dokuda protonların kuvvetli bir manyetik alanda radyofrekans dalgalarında salınımı incelenmektedir. Dışarıdan verilen bir ilaç ile meme dokusu içerisinde ilaç tutma alanları varlığı ve bunların ilaç tutma şekli incelenir. Uygun adet döneminde çekilen meme MR çoğunlukla az ilaç tutmakta, ilaç tutan kitle bu alanda yıldız gibi parlamaktadır. Bazen memenin tamamı yaygın ilaç tutmakta olup kitleyi bulmayı zorlaştırmaktadır. Kitleler 1,2,3 olarak adlandırılan şekillerde ilaç tutabilir. Tip bir tutulumların çoğu selim, tip üç tutanların çoğu habis, tip ikiler ise belirsiz, ortada kabul edilir. Diğer yöntemlerde olduğu gibi yalancı pozitif ve yalancı negatifler bu yöntemde de mevcut.

Yalancı pozitif ve yalancı negatifler ile başederken kansız yöntemler olarak sayabileceğimiz KKMM, mamografi, sonografi, MR elinizdeki silâhlardır. Bazen bu silahların tümü bizi gördüğümüz yapının temiz olduğuna inandırmak için yeterli olmayabilir. Bu durumda tanıya yardımcı olmak için biyopsi yöntemine başvuru gerekebilir.

Biyopsi meme incelemelerinde sona bıraktığımız ama zaman zaman kaçınılmaz olan bir inceleme yöntemidir. Hastaların çoğu biyopsi ile kanseri bir tutmakta, bu algıdan dolayı bazen kendi sağlıkları açısından riskli kararlar verebilmektedir. Bazı hastalar ise biyopsiyi gözünde fazla büyütmekte, aşırı kaygı yaşamaktadır.

Bu soruların yanıtını bir iki paragrafta arayalım. Birincisi biyopsi sadece kanserli hastaya yapılmaz. Kanser olasılığı %5 olan hastaya da önerilebilir, olasılık %95 olduğu zamanda önerilir. Riski düşük gruba önerilme sebebi gecikmeden doğabilecek risklere karşı koymaktır. Tanısı kesine yakın olan hastaya önerilme sebebi ise geri dönüşü olmayan cerrahi tedavilerden önce tanı doğruluğunu %95 ten %99.9a çıkarmaktır.

Biyopsi zorluğuna gelince sonuç çıkıncaya kadar geçen kaygılı süreyi saymazsak genelde ağrısız veya hafif ağrılı bir işlemdir.

Yazıyı buraya kadar okuduysanız meme kanseri ile mücadelenin hekim ve hasta için kolay olmadığını farketmişsinizdir. Yaşam boyu hiç bir zaman meme kanseri olmayacak 8 kadından yedisi için bu çabaların tümü boşa gider. Keşke herkes bu grupta olsa.

Meme kanseri tanısı konulduğu zaman genellikle hastaların morali aşırı şekilde bozulmakta, neden ben, şimdi ne yapmalıyım sorularının yanıtını aramaya başlamaktadırlar. Hastalığı küçümsemek için söylemiyoruz, ancak meme kanserli hastaların çoğunluğu tedavi edilmekte ve sıkıntılı geçen bir süreden sonra yaşamlarını kaldığı yerden sürdürmektedir. Bu süreçte karşılaşılan sorunların aşılmasında en büyük yardımı hekimlerden ve ailenizden alacaksınız.

Meme ile ilgili bir sorundan size bahsedildiğinde üç soru sormalısınız. Sorunum nedir? Bu aşamada ne yapmam gerekir? Yapmanın / yapmamanın, faydaları / riskleri nelerdir?

Yazının amacı genel bilgilendirme olduğundan tanı konulduktan sonra tedavi seçenekleri konusuna değinilmeyecektir. Şunu bilmek yeterli olacaktır: Daha küçük ve erken saptanan hastaların sahip oldukları seçenekler daha fazladır. Tedavilere olumlu yanıt verme şansları daha yüksektir.

Korunmak için yapabileceklerinizi hatırlatıp yazıyı sonlandıralım. KKMM ve bilinçlenme meme kanserinden korkmadan erken saptamanıza yardımcı olur. Yaşantınız sırasında düzenli fiziksel egzersizler yapmalı ve kiloyu normal sınırlar içerisinde
tutmaya çalışmalıyız. Hareketsizlik ve fazla
kilolar önlenebilir risk faktörleridir.

Önlenebilir risk faktörleri içerisinde dışarıdan ekstradan alınan dişilik hormonları ve benzeri kimyasallardır. Bunların tüketimini zorunlu haller ile sınırlamalıyız.

Az miktarda alkol tüketimi ile meme kanserinin bağlantısı bulunmamakta, ancak aşırı tüketim risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Doğurganlık ve emzirme yine memeyi korumaya kısmen yardımcı olmaktadır.

Meme kanseri ile savaşım hem hekimler için hem bayanlar için uzun süren ve yorucu bir mücadeledir. Bu sırada enerjimizi ve moralimizi yüksek tutmalıyız. Para ve enerjimizi efektif harcamalıyız. Hastaların büyük bir kısmı tedavi edilebilmektedir. Amacımız erken tanı ile tedavi başarısını arttırmak, hastaların daha büyük bir oranına hafif tedavilerden yararlanma şansı yaratmaktır.

Sağlıklı ve mutlu günler dileği ile.






Hiç yorum yok: