Gelecek
sene ABD'de 230.000 kadın meme kanseri olduğunu öğrenecek. Önceki
yıllarda meme kanseri tanısı alan 65.000 kadın gelecek sene bu
hastalıktan dolayı yaşamını yitirecek. Korkmalı mıyız?
Doktorlar bizi korkutmaya mı çalışıyorlar? Hastaları yüzyüze
gören, onların mağduriyetini onlar ile beraber yaşayan hiç bir
meslektaşımın bunu aklından geçirdiğini sanmıyorum. Zamanında
bazı önlemler alınmasaydı araçiçi trafik kazalarında bugün
yaşanan can kaybı, yaşadığımızın kat kat fazlası olurdu.
Nedir bunlar? Güvenli cam ve emniyet kemeri. Temiz içme suyu,
aşılama ve antibiyotikler olmasaydı bugün ortalama yaşam süremiz
hala 40–50 yaş civarında seyrederdi.
Meme
kanserinde toplumun bilinçlenmesini sağladığımız takdirde, meme
kanserinden ölümün kader olmadığını, yakalanan her hastaya
ağır tedaviler gerekmediğini görebiliyoruz.
Amaç
gereksiz kaygı yaratmadan, hastanın ruh sağlığını bozmadan,
gereksiz aşırı tedaviler ve gecikmeler yoluyla hastanın beden
sağlığını riske atmadan iyilik halini korumak, hastanın
sağlığını riske atmaksızın yakalananları
hafif tedaviler ile eski sağlığına kavuşturmaktır.
Maalesef
meme kanserinden korunma pasif bir eylem
değildir. Birey bilgilenmeden,
sorumluluk üstlenmeden korunma mümkün olmamaktadır.
Meme
taramasına ne zaman başlanmalıdır gibi basit, doğal bir soru ile
başlayalım. Erkeklerde ve genç kızlarda meme kanseri oldukça
nadir görülmektedir ancak kızlarda ergenlikten bir kaç sene sonra
bildirilen vakalara tıp literatüründe rastlamak mümkündür. Risk
düşük olduğundan genç bayanlara önerilebilecek tek tarama
yöntemi (KKMM) kendi kendine meme muayenesidir. Yakınma varlığında,
gençlerde ilk kullanılacak tanı yöntemi ise ultrasonografi
olmalıdır.
Kimlere
tarama yapılmalı sorusuna vereceğimiz yanıt ergenlik sonrası tüm
bayanlar olacaktır. En azından KKMM ile başlamalı, farkındalık
oluşturulmalıdır. Hastalığın genç yaşlarda düşük sıklığı
nedeniyle tıbbi görüntüleme ile tarama gerçekçi olmayan bir
yaklaşım sayılır.
Sağlık
kuruluşlarına gelmekte zorluk çekecek kadar yaşlı veya başka
hastalıklardan dolayı düşkün olan bayanlar için yine en uygun
kontrol yöntemi KKMM'dir.
Ailemizde
mamografi ve taramayı reddeden bir birey bulunuyor. Tüm tanı ve
tedavi yöntemleri ancak hasta kabul ederse mümkün olabilmektedir.
Bu yakınımıza kendi kendine meme muayenesi (KKMM) anlatıldı. Bu
sayede eline gelen sertliği farkedip tanısal yöntemler ile
doğrulandıktan sonra ameliyat oldu. Şu anda hastalıksız
geçirdiği yılların keyfini yaşıyor. Meme yapısını tanıdıktan
sonra ele gelen her yeni sertlik yeni bir incelemeyi hakediyor. Her
sertlik kanser değildir, ancak yeni sertliklerin kanser olmadığı
uygun bir yöntem ile doğrulanmalıdır. Ben anlamıyorum,
kaçırmaktan korkuyorum diyenleri duyar gibiyim. Tüm tanısal
yöntemler gibi KKMM aşırı bir beklenti, yalancı bir güven
yaratmamalıdır. Doğru bir benzetme olarak kabul ederseniz,
trafikte karşıdan karşıya geçerken ne sağa solda bakmak, ne
yaya ışığının yeşil oluşu bizi %100 korumaz, ancak yine de
sağa sola bakmak iyi bir alışkanlıktır. Pratikte KKMM yeni tanı
konulmuş hastaların %70'ini oluşturmaktadır. Bu oran meme
büyüklüğü, kitlenin derin veya yüzeyel yerleşimi gibi
faktörler ile değişiklik göstermektedir. Ele gelmeyen, sertlik
olarak belirti vermeyen geri kalan kitleler için daha uzun aralıklar
ile görüntüleme önerilir. KKMM avantajlarına bakacak olursak,
başkasına ihtiyaç duyulmaması, ucuz olması (0 $), radyasyon
içermemesi, istenilen sıklıkta tekrarlanabilir olması
sayılabilir. Dezavantajlarına gelince zaman zaman gereksiz
kaygılara yol açması, %100 koruyucu olmamasıdır. Diğer
yöntemleri gözden geçirdiğimiz zaman bu dezavantajların pek
çoğunun benzerlerini diğer yöntemlerde bulunduğunu görebiliriz.
Böyle durumlarda kolaydan zora doğru, ucuzdan pahalıya doğru,
tamamlayıcı yöntemler ile kaygılar giderilinceye kadar veya kesin
bir kanaate varıncaya kadar bulgular incelenir.
KKMMsine
erken başlama ve geç yaşa kadar sürdürme mamografinin önerildiği
yaş aralığı dışında kalan tüm bayanları korumada yardımcı
olur.
Elle
muayenede ele gelen sertliğin kanser değil kist veya meme dokusu
çıkması yalancı pozitifliktir.
Kanser olduğu halde ele gelmemesi ise yalancı negatifliktir.
Mamografi
ve ultrason ile ilgili kısa bir giriş yapmama izin verin. Her iki
yöntemde tek başına %100
koruyucu değildir. İkisi
arasında tarama amaçlı onaylanan yöntem mamografidir.
Elle
muayenede kullandığımız parametre sertlik ise, mamografide
kullanılan parametre doku yoğunluğudur. Mamografi'de yandan
ve üstten çekilen ikişer görüntü elde edilir. Mamografi
görüntüsü, camdan yapılmış bir nesnenin kağıt üzerindeki
gölgesine benzetilebilir.
Kitleler
mamografide kendini üç şekilde belli ederler. Yoğunluğu düşük
yağlı doku zemininde yüksek yoğunluklu bir bölge. Önceki sene
ile karşılaştırıldığında bölgesel yeni yoğunluk artışı
ve karşı meme ile karşılaştırıldığında asimetrik yoğunluk
artışı. Bunun dışında bazı kireçlenmeler kanser konusunda
şüphe uyandırır.
Yalancı
pozitifliğe yol açan sebep herhangi bir bölgesel yoğunluk artışı
olabilir. İltihap ve enfeksiyonlar, selim kitleler zaman zaman yorum
zorluklarına yol açabilirler.
Mamografide
yalancı negatifliğe yol açan sebepler ise kitlenin çok küçük
olması, görüntü alanına girmemesi, göründüğü halde yeterli
kanser kriterleri taşımaması, memenin yoğun dokusu tarafından
örtülüp gizlenmesidir.
Meme
ultrasonunda, dokunun ses yansıtma özelliği değerlendirilmektedir.
15 dakika süren bir incelemede radyolog hekim yaklaşık 25.000 kare
görüntüyü değerlendirmektedir. Prob veya transduser denilen
parça doku ile teması sağlar.
Transduser ve cihazın ayarları hekim tarafından yönetilmektedir.
Ultrasonografi incelemesini karanlık bir odada fener ile belirli bir
nesneyi aramaya benzetebiliriz. Bir seferde sadece fenerin
aydınlattığı bölgeyi görebiliriz. Gördüğümüz bölgeyi net
görürüz ancak odanın tamamının tarandığından emin olmak
kolay değildir. Nesnemiz çevre ile benzer renkte ise gözen
kaçabilir.
Sonografi
sırasında oluşan dikkat dağıtıcı unsurlar, probun memenin
tamamını taramaması, aranan yapının sesi çevre dokuya benzer
şekilde yansıtması yalancı negatifliğin sebepleri arasındadır.
Yalancı
pozitifliğin sebepleri arasında genelde bazı selim meme
hastalıkları bulunmaktadır. Granülomlar, selim kitleler,
enfeksiyonlar tanıda zorluk çıkaran durumlardır.
Çok
yüksek riskli hastalar, mamografi ve ultrason ile kesin sonuca
varılamayan hastalarda ilave inceleme olarak,
meme MR kullanılmaktadır. Meme MR yalancı negatifliği
düşük, yalancı pozitifliği yüksek bir inceleme yöntemidir.
MemeMR da dokuda protonların kuvvetli bir manyetik alanda radyofrekans
dalgalarında salınımı incelenmektedir. Dışarıdan verilen bir
ilaç ile meme dokusu içerisinde ilaç tutma alanları varlığı ve
bunların ilaç tutma şekli incelenir. Uygun adet döneminde çekilen
meme MR çoğunlukla az ilaç tutmakta, ilaç tutan kitle bu alanda
yıldız gibi parlamaktadır. Bazen memenin tamamı yaygın ilaç
tutmakta olup kitleyi bulmayı zorlaştırmaktadır. Kitleler 1,2,3
olarak adlandırılan şekillerde ilaç tutabilir. Tip bir
tutulumların çoğu selim, tip üç tutanların çoğu habis, tip
ikiler ise belirsiz, ortada kabul edilir. Diğer yöntemlerde olduğu
gibi yalancı pozitif ve yalancı negatifler bu yöntemde de mevcut.
Yalancı
pozitif ve yalancı negatifler ile başederken kansız yöntemler
olarak sayabileceğimiz KKMM, mamografi, sonografi, MR elinizdeki
silâhlardır. Bazen bu silahların tümü bizi gördüğümüz
yapının temiz olduğuna inandırmak için yeterli olmayabilir. Bu
durumda tanıya yardımcı olmak için biyopsi yöntemine başvuru
gerekebilir.
Biyopsi
meme incelemelerinde sona bıraktığımız ama zaman zaman
kaçınılmaz olan bir inceleme yöntemidir. Hastaların çoğu
biyopsi ile kanseri bir tutmakta, bu algıdan dolayı bazen kendi
sağlıkları açısından riskli kararlar verebilmektedir. Bazı
hastalar ise biyopsiyi gözünde fazla büyütmekte, aşırı kaygı
yaşamaktadır.
Bu
soruların yanıtını bir iki paragrafta arayalım. Birincisi
biyopsi sadece kanserli hastaya yapılmaz. Kanser olasılığı %5
olan hastaya da önerilebilir, olasılık %95 olduğu zamanda
önerilir. Riski düşük gruba önerilme sebebi gecikmeden
doğabilecek risklere karşı koymaktır. Tanısı kesine yakın olan
hastaya önerilme sebebi ise geri dönüşü olmayan cerrahi
tedavilerden önce tanı doğruluğunu %95 ten %99.9a çıkarmaktır.
Biyopsi
zorluğuna gelince sonuç çıkıncaya kadar geçen kaygılı süreyi
saymazsak genelde ağrısız veya hafif ağrılı bir işlemdir.
Yazıyı
buraya kadar okuduysanız meme kanseri ile mücadelenin hekim ve
hasta için kolay olmadığını farketmişsinizdir. Yaşam boyu hiç
bir zaman meme kanseri olmayacak 8 kadından yedisi için bu
çabaların tümü boşa gider. Keşke herkes bu grupta olsa.
Meme
kanseri tanısı konulduğu zaman genellikle hastaların morali aşırı
şekilde bozulmakta, neden ben, şimdi ne yapmalıyım sorularının
yanıtını aramaya başlamaktadırlar.
Hastalığı küçümsemek için söylemiyoruz, ancak meme kanserli
hastaların çoğunluğu tedavi edilmekte ve sıkıntılı
geçen bir süreden sonra yaşamlarını
kaldığı yerden sürdürmektedir. Bu süreçte karşılaşılan
sorunların aşılmasında en büyük yardımı hekimlerden ve
ailenizden alacaksınız.
Meme
ile ilgili bir sorundan size bahsedildiğinde üç soru sormalısınız.
Sorunum nedir? Bu aşamada ne yapmam gerekir? Yapmanın / yapmamanın,
faydaları / riskleri nelerdir?
Yazının
amacı genel bilgilendirme olduğundan tanı konulduktan sonra tedavi
seçenekleri konusuna değinilmeyecektir.
Şunu bilmek yeterli olacaktır: Daha küçük ve erken saptanan
hastaların sahip oldukları seçenekler daha fazladır. Tedavilere
olumlu yanıt verme şansları
daha yüksektir.
Korunmak
için yapabileceklerinizi hatırlatıp yazıyı sonlandıralım. KKMM
ve bilinçlenme meme kanserinden korkmadan erken saptamanıza
yardımcı olur. Yaşantınız sırasında düzenli fiziksel
egzersizler yapmalı ve kiloyu normal sınırlar içerisinde
tutmaya
çalışmalıyız. Hareketsizlik ve fazla
kilolar
önlenebilir risk faktörleridir.
Önlenebilir
risk faktörleri içerisinde dışarıdan
ekstradan alınan dişilik hormonları
ve benzeri kimyasallardır. Bunların tüketimini zorunlu haller ile
sınırlamalıyız.
Az
miktarda alkol tüketimi ile meme kanserinin bağlantısı
bulunmamakta, ancak aşırı tüketim risk faktörleri arasında yer
almaktadır.
Doğurganlık
ve emzirme yine memeyi korumaya kısmen yardımcı olmaktadır.
Meme
kanseri ile savaşım hem hekimler için hem bayanlar için uzun
süren ve yorucu bir mücadeledir. Bu sırada enerjimizi ve
moralimizi yüksek tutmalıyız. Para ve enerjimizi efektif
harcamalıyız. Hastaların büyük bir kısmı tedavi
edilebilmektedir. Amacımız erken tanı ile tedavi başarısını
arttırmak, hastaların daha büyük bir oranına hafif tedavilerden
yararlanma şansı yaratmaktır.
Sağlıklı
ve mutlu günler dileği ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder