İmkânsız Denilenin Ötesinde: George Dantzig ve Dayanıklılığın Gücü
Hayat çoğu zaman bizlere sınırlarımızı hatırlatan, imkânsızlıkları yüzümüze vuran hikâyeler anlatır.
Fakat bazı insanlar, bu sınırların sadece birer algıdan ibaret olduğunu gösterir. George Dantzig’in Columbia Üniversitesi’ndeki matematik dersinde yaşadığı olay, yalnızca bir başarı hikâyesi değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığın, özgüvenin ve kararlılığın zaferidir.
Bir düşünün; derste uyumuşsunuz veya sınıfa geç kalıyorsunuz, dersi kaçırmışsınız, tahtada iki problem yazıyor.
Çoğu öğrenci olsa "muhtemelen sıradan ödev ve alıştırmalardır" diyerek defterine geçirir. George Dantzig de öyle yaptı. Ancak Danrzig bu sıradan görünen ödevlerin aslında matematik dünyasının çözülememiş problemleri olduğunu bilmiyordu. Bilmiyordu… Ve belki de bu yüzden başardı.
İnsan zihni gariptir. Bir işin "imkânsız" olduğunu duyduğumuz anda, daha başlamadan yeniliriz.
Zihin der ki: "Bunu yapamazsın." Ve denemeyi bile bırakırız. Ancak Dantzig’in zihni o gün başka bir senaryo yazdı:
"Yarına bu ödev, çözülmeli."
Dayanıklılık tam da burada başlar.
Zorlukların karşısında yılmadan, pes etmeden, engelleri aşmak için mücadele etmektir dayanıklılık. İlk denemede çözülemeyen bir problemi saatlerce kütüphanede çalışarak adım adım çözmeye çalışmak, karşınıza çıkan duvarı yıkmak için her yolu aramak, vazgeçmemektir.
Dantzig, imkânsızlığı duymamıştı. Bilseydi belki o da "Kimsenin çözemediğini ben mi çözeceğim?" diyecekti. Ama o sadece denedi. Çünkü bazen başarının yolu, imkânsız kelimesinden habersiz olmaktan geçer.
Bugün etrafımıza baktığımızda benzer tuzaklarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. "Olmaz." "Zaten mümkün değil." "Sen kim, bu kim?" gibi cümleler, nice hayalin doğmadan ölmesine sebep oluyor. İşte bu yüzden Dantzig’in hikâyesi bir matematik zaferinden daha fazlası:
Bu hikâye, bir duruşun, bir tavrın ve bir yaşam felsefesinin manifestosudur.
Şöyle düşünelim:
Bir problemle karşılaştığınızda, ona nasıl yaklaşıyorsunuz?
"Bu çözülmez" mi diyorsunuz, yoksa "Çözmeye değer" mi?
Dayanıklılık tam da bu ikinci cümlede gizlidir.
Dayanıklılık;
- Yorulsan da devam etmektir,
- Eleştirilere kulağını kapatabilmektir,
- Engelleri aşmanın yollarını aramaktır,
- Başkalarının imkânsız dediği şeylerde fırsat görmektir,
- Ve en önemlisi, sürecin sonunda başarı olmasa bile denemenin verdiği iç huzurla yürüyebilmektir.
George Dantzig’in çözdüğü problem kadar, onu çözerken sergilediği dayanıklılık da tarihe geçti. Çünkü o gün gösterdiği azim ve sebat olmasaydı, dört makale boyunca süren çözüm yolculuğu da başlamayacaktı.
Sonuç olarak, eğer bir hedefiniz varsa, onun imkânsız olup olmadığına başkalarının karar vermesine izin vermeyin. Unutmayın ki, başkalarının "çözülemez" dediği nice problem, yalnızca bir kişinin "Ben denerim" demesiyle çözülmüştür.
Ve belki de bu yazının sonunda kendinize şu soruyu sormalısınız:
Bugün hangi problemi, sırf "çok zor" dedikleri için bırakıyorum?
George Dantzig’in ruhuyla cevap verin:
"Duyamadım… Çünkü kimse bana imkânsız olduğunu söylemedi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder