İlişkilerde Savunmaya Geçme: Sürekli Savunma Yapmak ve Sorumluluk Almamanın Etkileri
İnsan ilişkileri, özellikle romantik ilişkiler, karmaşık ve hassas bir denge üzerine kuruludur.
Bu dengeyi sağlayan en önemli unsurlardan biri, tarafların birbirine karşı açık, dürüst ve yapıcı bir iletişim kurabilmesidir.
Ancak, bu iletişim sürecinde sıkça karşılaşılan bir engel olan "savunmaya geçme" (defensiveness), hem bireylerin kendilerini ifade etmesini zorlaştırır hem de ilişki dinamiklerini olumsuz yönde etkiler. Sürekli savunma yapmak ve sorumluluk almamak, bir ilişkinin sağlıklı ilerlemesini baltalayan temel davranışlardan biridir. Peki, bu durum neden ortaya çıkar, nasıl kendini gösterir ve ilişkiler üzerindeki etkileri nelerdir?
Savunmaya Geçme Nedir ve Neden Ortaya Çıkar?
Savunmaya geçme, bir kişinin eleştirildiğini, suçlandığını ya da tehdit edildiğini hissettiğinde kendini koruma içgüdüsüyle sergilediği tepkisel bir davranıştır.
Bu tepki, genellikle "Ben yanlış bir şey yapmadım," "Asıl sen haksızsın" ya da "Bunu sen başlattın" gibi ifadelerle kendini gösterir.
Psikolojik açıdan bakıldığında, savunmacılık, kişinin özsaygısını koruma çabasından ya da hata yapma korkusundan kaynaklanabilir.
Çocukluk dönemindeki deneyimler, geçmiş ilişkilerdeki yaralar ya da güvensizlik hissi, bu davranışın kökeninde yatabilir.
Örneğin, bir partner diğerine "Beni hiç dinlemiyorsun" dediğinde, savunmacı bir kişi hemen "Hayır, asıl sen beni dinlemiyorsun!" diye karşılık verebilir.
Bu tepki, sorunu çözmek yerine tartışmayı bir suçlama döngüsüne sokar. Savunmacılığın temelinde yatan şey, çoğu zaman sorumluluk almaktan kaçınma isteğidir. Çünkü sorumluluk almak, hata yapabileceğini kabul etmeyi ve bu hatayla yüzleşmeyi gerektirir. Bu da bazı insanlar için duygusal olarak zorlayıcı olabilir.
Sürekli Savunma Yapmanın İlişkilere Etkileri
İlişkilerde savunmacı bir tutum sergilemek, kısa vadede kişiyi rahatlatabilir gibi görünse de uzun vadede ciddi sorunlara yol açar. İşte bu davranışın ilişkiler üzerindeki bazı etkileri:
- İletişim Kopukluğu: Savunmacı bir kişi, karşısındakiyle empati kurmak ya da onun duygularını anlamak yerine, kendini haklı çıkarmaya odaklanır. Bu, gerçek bir diyalog kurulmasını engeller ve taraflar arasında duygusal mesafe yaratır.
- Güven Erozyonu: Bir partner sürekli savunmaya geçtiğinde ve sorumluluk almadığında, diğer taraf kendini duyulmamış, değersiz ya da yalnız hissedebilir. Zamanla bu durum, ilişkideki güven bağını zayıflatır.
- Sorunların Çözümsüz Kalması: Savunmacılık, problemi kabul etmek ve çözüm aramak yerine, suçun kime ait olduğuna odaklanır. Bu da küçük meselelerin bile büyüyerek çözümsüz bir hale gelmesine neden olabilir.
- Duygusal Yorgunluk: Sürekli savunma yapan birine karşı bir şey söylemek, diğer partner için yorucu bir hale gelir. Eleştiriden kaçınmak için iletişim tamamen kesilebilir ya da yüzeysel bir seviyede kalabilir.
Sorumluluk Almamanın Psikolojik Boyutu
Sorumluluk almamak, savunmacılığın en belirgin yansımalarından biridir. Bir kişi, "Evet, burada bir hata yaptım" demek yerine, suçu dış etkenlere ya da karşısındaki kişiye atmayı tercih edebilir. Bu davranış, genellikle kişinin kendi kusurlarını görme konusundaki isteksizliğinden ya da duygusal olgunluk eksikliğinden kaynaklanır.
Sorumluluk almak, aynı zamanda değişim için bir adım atmayı gerektirir ve bu da çaba ister. Ancak, bu çabayı göstermemek, ilişkiyi bir çıkmaza sürükler.
Örneğin, bir çift arasında geçen şu diyaloga bakalım:
- "Keşke eve geldiğinde biraz daha ilgili olsan."
- "Ben bütün gün çalışıyorum, yorgun oluyorum. Sen de bunu anlamıyorsun!"
Bu cevap, sorumluluğu tamamen karşı tarafa yükler ve sorunu çözmek için bir kapı açmaz. Oysa "Haklısın, bazen yorgun olsam da sana daha çok ilgi gösterebilirim" gibi bir yanıt, hem sorumluluk almayı hem de yapıcı bir yaklaşımı yansıtır.
Bu Davranışla Nasıl Başa Çıkılır?
Eğer siz ya da partneriniz ilişkide savunmacı bir tutum sergiliyorsa, bu döngüyü kırmak için bazı adımlar atılabilir:
- Farkındalık Geliştirin: İlk adım, savunmacı olduğunuz anları fark etmektir. Eleştirildiğinizde hemen tepki vermek yerine bir an durup düşünün: "Bu eleştiride haklılık payı var mı?"
- Duyguları İfade Edin: Savunmaya geçmek yerine, hissettiklerinizi açıkça paylaşın. "Bunu söylediğinde kendimi suçlanmış hissettim" demek, "Sen hep beni suçluyorsun" demekten daha yapıcıdır.
- Dinlemeyi Öğrenin: Karşınızdakini gerçekten anlamaya çalışın. Onun bakış açısını duymak, sizi zayıflatmaz; aksine ilişkiyi güçlendirir.
- Küçük Adımlarla Sorumluluk Alın: Her hatayı kabul etmek zorunda değilsiniz, ama "Benim de payım olabilir" demek, büyük bir erdemdir ve ilişkiye iyi gelir.
- Profesyonel Destek Alın: Eğer bu davranış köklü bir sorundan kaynaklanıyorsa, bir terapist ya da danışmanla çalışmak faydalı olabilir.
Sonuç
İlişkilerde savunmaya geçmek ve sorumluluk almamak, bir noktada hepimizin sergileyebileceği doğal tepkilerdir. Ancak sürekli savunmaya geçmek, sevgiyi, güveni ve anlayışı gölgeler.
Sağlıklı bir ilişki, iki tarafın da zaman zaman savunmalarını indirip birbirine karşı vulnerable (kırılgan) olabilmesini gerektirir.
Sorumluluk almak, hata yapmaktan korkmamak ve eleştiriyi bir saldırı olarak değil, bir gelişim fırsatı olarak görmek, bu dengeyi sağlamanın anahtarıdır. Unutmayın ki, bir ilişkide "haklı olmak" değil, "birlikte olmak" önemlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder