2024-09-05

Prime editing nedir?

Prime Editing, 2019'da MIT ve Harvard'dan David Liu'nun ekibi tarafından geliştirilen, genetik düzenleme alanındaki en yeni ve hassas teknolojilerden biridir. CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme tekniklerine göre daha gelişmiş bir yöntemdir çünkü prime editing, DNA üzerinde daha kontrollü ve spesifik değişiklikler yapabilme yeteneğine sahiptir.

CRISPR-Cas9 gen düzenleme sistemi, DNA’yı "makas" gibi keserek iki zincirde de kırılmalara neden olur. Bu yöntem etkili olsa da bazen hedef dışı mutasyonlara veya istenmeyen değişikliklere yol açabilir. Prime editing ise DNA’yı kesmek yerine, "DNA kelime işlemcisi" gibi çalışır. Bu sistem, DNA'nın belirli bölgelerine küçük ve hassas değişiklikler yaparak istenen düzenlemeyi sağlar. CRISPR’a göre daha az yan etkiyle hedeflenen bölgedeki mutasyonları düzeltebilir.

Prime editing ayrıca, genetik hastalıkları tedavi etmek için daha umut verici bir araçtır çünkü tek bir mutasyonu düzeltmekten daha fazlasını yapabilir. Örneğin, F508del mutasyonu gibi genetik bozuklukları daha doğru ve kontrollü bir şekilde düzeltmeye olanak tanır. Genetik bozukluklar için daha uzun süreli ve potansiyel olarak kalıcı tedaviler sunma vaadiyle büyük bir ilgi görmektedir.

Prime editing, canlı organizmaların genomunu hedeflenen bir DNA bölgesinde "ara ve değiştir" mantığıyla değiştiren bir gen düzenleme teknolojisidir. Bu teknoloji, genetik bilgiyi doğrudan hedef DNA dizisine ekler ve klasik CRISPR-Cas9 yönteminin aksine, çift zincirli DNA kırıkları (double-strand breaks - DSB) oluşturmadan değişiklik yapar. Prime editing sistemi, katalitik olarak zayıflatılmış Cas9 nickaz (H840A mutasyonu içeren Cas9) ve geri transkriptaz enziminden oluşan bir füzyon protein kullanır. Bu füzyon protein, prime editing guide RNA (pegRNA) adı verilen özel bir RNA molekülü ile birlikte çalışır. PegRNA, hedef DNA dizisini tanır ve düzenlemek için gereken yeni genetik bilgiyi sağlar.

Prime editing sistemi, hedef DNA dizisinde küçük düzenlemeler (nükleotid değişimleri, eklemeler, silmeler) yapabilen bir yöntemdir. CRISPR/Cas9 yönteminde DNA’nın her iki zinciri kesilir ve tamir sürecinde istenmeyen mutasyonlar oluşabilir. Oysa prime editing, sadece tek bir zincirde küçük kesikler yaparak istenmeyen yan etkilere neden olmadan düzenlemeler gerçekleştirir. Bu teknoloji, çeşitli genetik hastalıklara yönelik tedaviler geliştirmede büyük potansiyele sahiptir. Çünkü hastalığa neden olan mutasyonları düzeltmek için daha hassas bir gen düzenleme imkânı sunar.

Prime editing’in temel bileşenleri şunlardır:

1. Prime editing guide RNA (pegRNA): Hedef diziyi tanır ve düzenlenmiş genetik bilgiyi içerir. PegRNA, tek kılavuz RNA (single guide RNA - sgRNA) ile benzerdir ancak ek olarak primer bağlanma bölgesi (PBS) ve geri transkriptaz şablon dizisini içerir. PegRNA, düzenlenecek DNA bölgesine bağlanarak yeni genetik bilgiyi ekler.
  
2. Cas9 H840A nickase ve geri transkriptaz füzyon proteini: Cas9’un H840A mutasyonu, hedef DNA'nın yalnızca bir zincirini keser. Geri transkriptaz ise pegRNA'daki şablon diziyi kullanarak DNA’ya yeni genetik bilgiyi ekler.

3. Single guide RNA (sgRNA): Cas9 H840A nickazın hedef DNA’yı tanımasına ve kesmesine yardımcı olur.

Prime editing mekanizması şu şekilde işler: Hücreye pegRNA ve füzyon proteini aktarılır (transfeksiyon). Füzyon protein, hedef DNA zincirini keser ve geri transkriptaz, pegRNA’daki şablon diziyi kullanarak yeni DNA dizisini ekler. Bu süreç sonucunda düzenlenmiş bir DNA zinciri ve düzeltilmemiş bir DNA zinciri oluşur. Hücre, kendi hata düzeltme mekanizmalarını (mismatch repair - MMR) kullanarak bu iki DNA zinciri arasındaki farkı düzeltir. Böylece düzenleme kalıcı hale gelir.

Prime editing’in etkinliği artırmak için çeşitli iyileştirmeler yapılmıştır. Örneğin, Cas9 H840A nickase ile birleşik yeni enzimler geliştirilmiş ve pegRNA’nın hücre içinde daha kararlı olmasını sağlayacak mutasyonlar eklenmiştir. Prime editing'in başarısı, pegRNA ve füzyon proteinlerinin hücreye etkin bir şekilde ulaştırılmasına bağlıdır. Bu amaçla vektör sistemleri (viral vektörler gibi) kullanılarak bu moleküller hücrelere taşınır. Ancak, bu süreç bazı zorluklar içermektedir, çünkü hem protein hem de RNA moleküllerinin hücreye başarılı bir şekilde aktarılması gerekir.

Prime editing teknolojisi, özellikle insan genetik hastalıklarına yönelik tedaviler geliştirmede önemli bir potansiyele sahiptir. Hastalıklara neden olan mutasyonları düzelterek genetik kökenli hastalıkların tedavisinde devrim yaratabilir. Bununla birlikte, teknolojinin geniş çapta uygulanabilir hale gelmesi için daha fazla araştırmaya ve iyileştirmelere ihtiyaç vardır. Özellikle bitkilerde ve hayvan modellerinde yapılan araştırmalar, prime editing’in düşük verimliliğini artırmayı hedeflemektedir. Geliştirilen yeni tekniklerle pegRNA’ların hücre içinde bozulmasını engelleyen motifler eklenmiş ve düzenleme etkinliği önemli ölçüde artırılmıştır.

Prime editing, çift zincir kırıkları oluşturmadan hedef genlerde hassas değişiklikler yapabilmesi sayesinde CRISPR/Cas9’a göre birçok avantaj sunar. Ancak, daha büyük genetik düzenlemeler yapmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Örneğin, uzun DNA dizilerini düzenlemek için daha büyük RNA şablonlarına ihtiyaç duyulur ve bu da düzenleme etkinliğini azaltabilir.

Ayrıca, prime editing’in bazı hastalıklarda düşük etkinlik göstermesi, teknolojinin klinik uygulamalara geçişi için daha fazla geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir.

Hiç yorum yok: