Søren Kierkegaard’ın Sevginin İşleri (Kjerlighedens Gjerninger, orijinal Danca ismiyle) adlı eseri, 1847 yılında yayımlanmış ve Danimalı filozofun en önemli etik ve teolojik çalışmalarından biri olarak kabul edilir.
Kierkegaard bu kitabında, Hıristiyan sevgisi (agape) kavramını derinlemesine ele alır ve bu sevgiyi, dünyevi aşktan (eros) veya dostluktan (philia) ayırarak onun evrensel, özverili ve Tanrı merkezli doğasını vurgular.
Kitap, bir dizi tefekkür yazısından oluşur ve Kierkegaard’ın bireysel ahlak, insan ilişkileri ve Tanrı’yla ilişki üzerine düşüncelerini yansıtır.
Genel Tema ve Yapı
Sevginin İşleri, Hıristiyanlığın temel ilkelerinden biri olan “Komşunu kendin gibi seveceksin” (Matta 22:39) emrine dayanır. Kierkegaard, bu emri yalnızca bir ahlaki kural olarak değil, aynı zamanda insanın varoluşsal bir dönüşüm yaşaması için bir davet olarak görür.
Kitap iki ana bölüme ayrılmıştır: Birinci Dizi ve İkinci Dizi. Birinci Dizi daha çok teorik ve teolojik bir temel sunarken, İkinci Dizi sevginin pratik uygulamalarına odaklanır. Her iki bölümde de Kierkegaard, sevginin yalnızca duygusal bir durum değil, bir “iş” (görev) olduğunu savunur ve bu işin insan iradesiyle bilinçli bir şekilde yerine getirilmesi gerektiğini vurgular.
Birinci Dizi: Sevginin Temelleri
- Sevginin Kaynağı: Tanrı Kierkegaard, sevginin insan doğasından değil, Tanrı’dan geldiğini iddia eder. İnsanlar sevgiyi kendi başlarına üretemez; sevgi, Tanrı’nın bir armağanıdır ve O’nun varlığında köklenir. Bu nedenle, gerçek sevgi her zaman Tanrı’ya yönelir ve komşuyu sevmek, Tanrı’yı sevmekle eşdeğerdir.
- “Komşunu Kendin Gibi Sev” Kierkegaard, bu emrin özünü derinlemesine analiz eder. Ona göre, “kendin gibi” ifadesi, kişinin kendi benliğini doğru bir şekilde anlaması gerektiğini ima eder. Ancak bu, bencil bir sevgi değil, insanın kendini Tanrı’nın yarattığı bir varlık olarak görmesiyle mümkün olan özverili bir sevgidir. Komşu ise belirli bir kişi değil, herkes için geçerli olan evrensel bir kavramdır; yani sevgi, ayrım yapmaksızın tüm insanlara yönelmelidir.
- Sevgi ve Zaman Kierkegaard, dünyevi sevginin (örneğin romantik aşkın) genellikle değişken ve geçici olduğunu belirtir. Buna karşılık, Hıristiyan sevgisi sonsuzdur çünkü Tanrı’nın değişmez doğasına dayanır. Bu sevgi, zamanın ötesine uzanır ve insan ilişkilerinde süreklilik sağlar.
- Sevgi ve Görev Kitabın ana tezlerinden biri, sevginin bir duygu değil, bir görev olduğudur. Kierkegaard, duyguların gelip geçici olduğunu, ancak sevginin bir irade eylemi olarak bilinçli bir çaba gerektirdiğini savunur. Bu, sevgiyi bir “iş” olarak tanımlar: Sevgi, yalnızca hissettiğimizde değil, özellikle hissetmediğimizde bile komşuya yönelmelidir.
İkinci Dizi: Sevginin Pratik Yansımaları
İkinci Dizi, sevginin günlük hayattaki uygulamalarına odaklanır ve daha somut örneklerle doludur. Kierkegaard burada, teorik çerçeveyi bireyin yaşamına nasıl entegre edebileceğini gösterir.
- Sevgi ve Bağışlama Kierkegaard, sevginin en büyük göstergelerinden birinin bağışlama olduğunu belirtir. Komşunun hatalarını örtmek, ona karşı kin gütmemek ve kötülüğü unutmak, sevginin pratik bir eylemidir. Bu, insanın kendi kusurlarını da kabul etmesiyle mümkün olur.
- Sevgi ve Ötekini Hatırlama Sevgi, yalnızca yakın çevremizdeki insanları değil, aynı zamanda unutulmuşları, yoksulları ve dışlanmışları da kapsar. Kierkegaard, sevginin bencillikten uzak, ötekine yönelik bir eylem olduğunu vurgular.
- Sevgi ve Ölüm Ölüm, Kierkegaard için sevginin sınandığı bir alandır. Gerçek sevgi, ölümle yok olmaz; aksine, ölümü aşar. Ölen birini sevmeye devam etmek, sevginin sonsuzluğunun bir kanıtıdır.
- Sevgi ve Sabır Sevgi, sabırla sınanır. Kierkegaard, sevginin aceleci olmadığını, öfkeye kapılmadığını ve beklentisiz olduğunu söyler. Bu, sevginin özverili doğasını bir kez daha ortaya koyar.
- Sevgi Her Şeyi İnanır, Her Şeyi Umut Eder Kierkegaard, 1. Korintliler 13’teki “Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır” pasajını ele alır. Ona göre, sevgi kötülüğü değil iyiliği görür; komşuda her zaman bir potansiyel bulur ve bu potansiyeli gerçekleştirmek için umut eder.
Kierkegaard’ın Yaklaşımı ve Felsefesi
Kierkegaard, Sevginin İşleri’nde bireysel varoluşu ve öznelliği merkeze alır. Ona göre, sevgi soyut bir idealdan ibaret değildir; kişinin kendi benliğiyle, Tanrı’yla ve ötekiyle ilişkisinde somutlaşır. Kitapta sık sık ironik bir üslup ve paradokslar kullanılır: Örneğin, sevgi hem bir görevdir hem de özgür bir eylemdir; hem kolay görünür hem de son derece zorlayıcıdır.
Ayrıca, Kierkegaard dünyevi sevgiyi eleştirir. Romantik aşk ya da dostluk gibi duygular, genellikle bencillik ve karşılık bekleme içerir. Oysa Hıristiyan sevgisi (agape), çıkar gözetmez ve koşulsuzdur. Bu ayrım, Kierkegaard’ın Hıristiyan etiğine olan bağlılığını ve dönemin romantizmine yönelik eleştirisini yansıtır.
Sonuç ve Etki
Sevginin İşleri, Kierkegaard’ın teolojik ve etik düşüncesinin bir özeti gibidir. Kitap, insanın Tanrı’yla ve komşusuyla ilişkisini yeniden tanımlamaya çalışır. Kierkegaard, sevgiyi bir duygu olarak değil, bir eylem ve yaşam biçimi olarak sunar. Bu eser, Hıristiyan teolojisi, varoluşçuluk ve etik alanında derin bir etki bırakmıştır. Aynı zamanda, Kierkegaard’ın bireysel sorumluluk ve özveri vurgusu, modern felsefe ve psikolojiye de ilham vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder