2024-03-16

Masalburgaz'da Hayat ve Çalışmaya dair...

Küçük bir kasaba olan Masalburgaz'da yaşayan genç bir kız olan Bilge, hayatın doğası üzerine derin düşüncelere dalmıştı.

Bir gün, evinin çatı katında bulunan küçük kütüphanesinde bir kitapta termodinamiğin ikinci yasası adlı tuhaf bir cümleye rastladı:
"Doğal sistemler, düzensizlikten düzenliliğe değil, düzenlilikten düzensizliğe doğru hareket eder." diyordu kitapta. Düşündü ve anlamaya çalıştı.

Bilge'nin babası, uzun yıllar boyunca kasabanın marangozu olarak çalışmıştı.

Babası her zaman ona hayatın zorlu bir maraton olduğunu ve çalışmanın, başarıya giden yolda önemli bir bileşen olduğunu öğretmişti. Marangozun çalışması şekilsiz odun parçalarını,  kesip biçerek, birleştirerek bir düzene getirmekti.

Odun parçaları babasının çalışması sonucu, masa, sandalye, dolap gibi nesnelere dönüşüyordu.

Bilge, hayat yasasını babasının hayat felsefesiyle bağlantılı olup olmadığını düşündü:
"Hayat, düzensizlik ve kaos ile boğuşmakla geçer. Çalışmak düzensiz olanı düzene çevirmektir." diye mırıldandı.

Bilge bir gün, kasabanın en eski kütüphanesinde otururken, yıllar önce terkedilmiş bir defter buldu.

Defterin sayfaları arasında, bir zamanlar kasabanın en parlak bilim insanlarından biri olan fizikçi Dr. Mert Planck'ın notları vardı.

Mert, termodinamiğin ikinci yasasının hayatın kaosu üzerindeki etkilerini incelemiş ve bunu bir modele dönüştürmüştü.

Bilge, bu notları okurken, gözleri parladı. Mert'in notları, yaşamın karmaşık oluşunu, termodinamik ikinci yasasının bir sonucu olduğu düşüncesi ile örtüşüyordu.

Bilge, kasabanın yaşlılarını ziyaret etmeye başladı ve onlar ile hayatın anlamı üzerine konuşmaya başladı. 

Konuştukça, kaos ve düzenin yaşamın doğasına nasıl entegre olduğunu daha iyi anladı.

Her insanın hayatı bir serüvendi ve bu serüven, düzensizliğin ortaya çıkardıgı engeller ile doluydu.

Ancak insanlar, bu yasaları bilimsel yöntem ile anlayarak ve çalışıp engellerin, düzensizliğin, kaosun üstesinden gelerek yaşamlarını daha anlamlı kılabilirdi. 

Bir zamanlar çok zor koşullarda hayatta kalmış Dr.Frankl adlı birinin "İnsanın Anlam Arayışı"  kitabında şöyle bir cümleye rasladı: " ve zor koşullarla karşı karşıya kalınsa bile, direnç göstermeyi, insanın özgürlüğünü, 'Ruhun Meydan Okuması' dediğim şeyin gücünü kullanmayı gördüm... " 

Bilge daha sonra düşünsel bir çalışmanın, çalışma olup olmadığını merak etti. Zihninde şöyle bir fikir parladı: "Zihinsel emek, karmaşık düşüncelere bir düzen getiriyorsa, pekala bilişsel emek de çalışma sayılmalıydı."

Bilge, kasabanın dışında bir üniversitede bu gibi soruların yanıtlarını bulmak ve okumak için ayrıldığında, düşünceleri ve hayatla ilgili kavrayışı ona rehberlik etti.

Artık hayatın kaotik bir labirent olduğunu ve fiziksel ve düşünsel çalışmanın, bu labirentte yolculuğun anahtarı olduğunu biliyordu.

Bilge, her zaman karmaşanın hayata dair bir gerçek olduğunu hatırlayacak ve çalışarak, düzensizlikten düzenliliğe doğru ilerlemeye devam edecekti.

Aklına başka bir soru geldi.  Acaba hayat çalışma ise, çalışmanın durması ne olabilirdi.

Bu soruyu yanıtlamayı sonraya bıraktı. Yorulmuştu ve uykusu gelmişti... 

1 yorum:

Korur Altan dedi ki...

belki de uyumak, uyanmaktı masalburgarzdan.... kim bilir : )