2025-06-27

Röntgencilik ve Teşhircilik Fantezilerinde Öznenin Büyük Öteki’nin Arzusuna Bağımlılığı

Röntgencilik ve Teşhircilik Fantezilerinde Öznenin Büyük Öteki’nin Arzusuna Bağımlılığı

Jacques Lacan’ın Seminer VI’da, yani “Arzu ve Yorumu” başlıklı seminerinde, röntgencilik ve teşhircilik fantezileri, öznenin büyük Öteki’nin arzusuna nasıl bağımlı hale geldiğini ve hatta onun merhametine kaldığını anlamak için çarpıcı bir zemin sunar. 

Bu fanteziler, öznenin kendi arzusunu büyük Öteki’nin bakışına ve arzusuna tabi kılmasının somut birer örneği olarak ortaya çıkar. 

Büyük Öteki Nedir? 
Lacan’ın psikanaliz teorisinde “büyük Öteki” ( l'Autre ), öznenin ötesinde yer alan sembolik düzeni temsil eder. 

Bu, dil, kültür, toplumsal normlar ve en önemlisi öznenin arzusunu şekillendiren bir otorite figürü ya da yapı olabilir. Büyük Öteki, öznenin arzusunun kaynağı gibi işler; özne, kendi arzusunu anlamak ve gerçekleştirmek için bu dışsal varlığa yönelir. Röntgencilik ve teşhircilik fantezilerinde ise bu ilişki daha da belirgin hale gelir. 

Röntgencilik: Gizli Bakış ve Büyük Öteki’nin Arzusu 

Röntgencilikte özne, başkalarını gizlice izlerken, aslında kendini büyük Öteki’nin bakışını temsil eden bir konuma yerleştirir. Burada önemli bir nokta şudur: Röntgenci, izlediği kişiyi arzuluyor gibi görünse de, asıl arzuladığı şey büyük Öteki’nin arzuladığıdır. Yani, öznenin arzusu doğrudan izlenen nesneye yönelik değildir; bu arzu, büyük Öteki’nin bakışıyla şekillenir ve yönlendirilir. 

 Örnekle açıklayalım: Bir röntgenci, birini gizlice izlerken, bu eylemi büyük Öteki’nin onayladığı ya da arzuladığı bir sahneyi yakalamak için gerçekleştirir. İzlenen kişi, öznenin arzusu için bir araçtır; asıl mesele, büyük Öteki’nin arzusunu tatmin edecek bir görüntüye ulaşmaktır. 

Bağımlılık nasıl ortaya çıkar? Özne, kendi arzusunu büyük Öteki’nin arzusuna tabi kılar. Bu durumda, röntgencinin hazzı, kendi özerk isteğinden değil, büyük Öteki’nin bakışına duyduğu ihtiyaçtan doğar. Özne, büyük Öteki’nin merhametine kalmıştır, çünkü onun arzusunu çözmek ve ona uymak zorundadır. 

Teşhircilik: Sergileme ve Büyük Öteki’nin Onayı Teşhircilikte ise durum tersine döner, ancak bağımlılık teması değişmez. 

Teşhirci, kendini sergileyerek büyük Öteki’nin bakışını ve onayını arar. 

Kendi bedenini ya da eylemlerini ortaya koyarak, büyük Öteki’nin arzusunu uyandırmaya çalışır. Bu sergileme, öznenin kendi varlığını ve değerini büyük Öteki’nin bakışına bağlaması anlamına gelir. 

Nasıl işler? Teşhirci, örneğin bir sahnede kendini gösterirken, asıl amacı izleyicinin (büyük Öteki’nin) ilgisini çekmek ve onayını almaktır. Bu eylem, öznenin kendi arzusundan çok, büyük Öteki’nin arzusunu tatmin etmeye yöneliktir. 

Merhamete kalma durumu: Teşhirci, büyük Öteki’nin bakışına ve onayına muhtaçtır. Eğer bu bakış ya da onay gelmezse, öznenin eylemi anlamsızlaşır. Dolayısıyla, teşhirci de tıpkı röntgenci gibi büyük Öteki’nin merhametine kalmış durumdadır. 

Öznenin Yabancılaşması Hem röntgencilik hem de teşhircilik fantezilerinde ortak bir nokta, öznenin kendi arzusunu büyük Öteki’ne yabancılaştırmasıdır. 

Özne, kendi arzusunu özerk bir şekilde deneyimlemek yerine, onu büyük Öteki’nin arzusuna bağımlı hale getirir. 

Bu yabancılaşma, öznenin kendi özerkliğinden vazgeçerek büyük Öteki’nin otoritesine boyun eğmesiyle sonuçlanır. 

 Röntgencilikte: Özne, izleyerek büyük Öteki’nin arzusunu anlamaya ve ona uymaya çalışır. 

Teşhircilikte: Özne, sergileyerek büyük Öteki’nin arzusunu harekete geçirmeye çabalar. Her iki durumda da özne, kendi arzusunu gerçekleştirmek için büyük Öteki’nin arzusunu tatmin etmeye çalışır. 

Bu, öznenin kendi isteğinden çok, büyük Öteki’nin isteğine odaklandığını gösterir. 

Sonuç: Bağımlılık ve Merhamet Röntgencilik ve teşhircilik fantezileri, öznenin büyük Öteki’nin arzusuna bağımlı hale gelmesinin ve onun merhametine kalmasının açık birer göstergesidir.

Röntgenci, büyük Öteki’nin bakışını temsil ederek arzusunu ona tabi kılar; teşhirci ise büyük Öteki’nin onayını alarak varlığını anlamlandırır. 

Her iki fantezi de öznenin kendi arzusunu büyük Öteki’ne yabancılaştırdığını ve ona bağımlı hale geldiğini ortaya koyar. 

Lacan’ın Seminer VI’da işaret ettiği üzere, bu durum, öznenin arzusunun özerk olmaktan çok, sembolik düzenin ve büyük Öteki’nin etkisi altında şekillendiğini gösterir. 

Özetle, bu fanteziler, öznenin büyük Öteki karşısındaki kırılganlığını ve ona duyduğu derin bağımlılığı somut bir şekilde gözler önüne serer.

Hiç yorum yok: