2025-12-07

Hedef Nobel, Hedef Değişim: Dr. Nevit Dilmen'in Analizi

Hedef Nobel, Hedef Değişim: Dr. Nevit Dilmen'in Analizi

Özet

Bu belge, Dr. Nevit Dilmen'in "Hedef Nobel, Hedef Değişim" başlıklı sunumunda ortaya koyduğu temel fikirleri ve argümanları sentezlemektedir. 

Sunumun ana tezi, Türkiye'nin tıp alanında Nobel Ödülü kazanmasının, sadece bireysel bir başarıdan öte, bireyden başlayarak topluma ve dünyaya yayılan çok katmanlı ve köklü bir değişim süreci gerektirdiğidir. 

Bu değişim üç ana evrende ele alınmaktadır: 

  • "Ben" (bireysel), 

  • "Biz" (toplumsal) ve 

  • "Dünya" (küresel).

Temel Çıkarımlar:

  • Bireysel Dönüşüm Esastır: Değişim, bireyin kendini tanıması, egosunu yönetmesi, konfor alanından çıkması, bilişsel yanılgılarının farkına varması ve öğrenilmiş çaresizlik yerine "öğrenilmiş umut" geliştirmesiyle başlar.

  • Toplumsal Kültür Belirleyicidir: Nobel başarısı gösteren ülkeler (ABD, Birleşik Krallık) ile Türkiye arasında Hofstede'in kültürel boyutları açısından önemli farklar bulunmaktadır. Düşük güç mesafesi ve yüksek bireysellik, bilimsel yaratıcılığı ve özgünlüğü teşvik eden temel faktörlerdir. Türkiye'nin yüksek güç mesafesi ve kolektivist yapısı bu süreçte bir engel teşkil etmektedir.

  • "Biz" Olabilmek Kritik Öneme Sahiptir: Başarı, izole bir dehanın ürünü değil, işbirliği yapabilen, farklılıklara tolerans gösteren ve güçlü sosyal ağlar kurabilen bir "biz"in, yani bir ekosistemin sonucudur. Bilimsel ağlara ve Nobel komitesine ulaşabilirlik, bu ekosistemin önemli bir parçasıdır.

  • Yapısal Engeller Aşılmalıdır: Bilgiye serbest erişimin önündeki engeller (kütüphane aboneliklerinin yetersizliği, Wikipedia'ya sansür), ezberci ve baskıcı eğitim modelleri ("düdüklü tencere modeli") ve liyakatsizliğe olanak tanıyan eski tip yönetim anlayışları, Nobel hedefine ulaşmada aşılması gereken ciddi yapısal sorunlardır.

  • Umut, Değişimin Motorudur: Tüm zorluklara rağmen umudu korumak, küçük başarılarla "öğrenilmiş umut" pompalamak ve değişimin bugün başlaması gerektiği bilinci, sürecin itici gücüdür.


Giriş: Hedef Nobel İnisiyatifi ve Değişim Kavramı

Hedef Nobel İnisiyatifi'nin temel misyonu, Türkiye'ye tıp alanında bir Nobel Ödülü kazandırmaktır. 

Dr. Nevit Dilmen, bu hedefin kök sebeplerine inerek, bunun ancak kapsamlı bir "değişim" ile mümkün olacağını savunmaktadır. 

Değişim, geçmişten geleceğe kurulan bir köprü olarak tanımlanır ve bu sürecin başarılı olması için şu temel soruların cevaplanması gerekir:

  • Ne değişecek?

  • Niçin değişecek?

  • Nasıl bir değişim olacak? (Evrimsel mi, devrimsel mi?)

  • Ne zaman değişecek?

  • Kim değiştirecek?

Bu sürecin temel itici gücü umut olarak belirlenmiştir. Umut olmadan hiçbir eylemin mümkün olmadığı, bu nedenle bilim insanlarının ve gençlerin umutlu olmasının kritik olduğu vurgulanmaktadır. Değişimin başlangıç noktası olarak "bugün" işaret edilmekte ve bireyin önce kendisinden başlaması gereken makro bir plan sunulmaktadır.

Birinci Aşama: Bireysel Dönüşüm ("Ben" Evreni)

Değişim süreci, bireyin kendi iç dünyasına yönelmesiyle başlar. Delfi Tapınağı'ndaki "Kendini Bil" sözü, bu aşamanın temelini oluşturur. Bireyin kendini anlaması için benliğin çeşitli katmanları incelenir:

  • Benliğin Boyutları: Öyküsel, toplumsal, arzulayan, bedensel, iradi, anlamsal ve farkındalığa sahip benlik.

  • Ego ve Savunma Mekanizmaları: Ego, bireyin düşmanı olarak tanımlanır. Özellikle "yadsıma" (inkar) gibi ego savunma mekanizmalarının gerçekleri görmeyi engellediği belirtilir.

  • Konfor Alanından Çıkış: Gelişim için bireyin sırasıyla konfor, korku ve öğrenme alanlarından geçerek "gelişme alanına" ulaşması gerektiği vurgulanır.

  • Bilişsel Süreçler ve Yanılsamalar:

    • Hızlı ve Yavaş Düşünme (Daniel Kahneman): Bilimsel düşüncenin, analitik ve mantıksal olan "yavaş düşünme" sistemini ağırlıklı olarak kullanması gerektiği belirtilir.

    • Zihinsel Yanılsamalar: Zihnin, tıpkı görsel yanılsamalar gibi düşünce yanılsamalarına düşebileceği ve bu bilişsel önyargıların farkında olunması gerektiği ifade edilir.

  • İhtiyaçlar Hiyerarşisi (Abraham Maslow): Nobel beklenen bir bireyin, kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşmış olması gerekir. Barınma, beslenme gibi temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları karşılanmamış bir toplumdan bu seviyede bir başarı beklemenin zorluğu vurgulanır.

  • Dönüşüm (Metamorfoz): Tıpkı bir tırtılın kelebeğe veya karbonun elmasa dönüşmesi gibi, insanın da dönüşebileceği fikri savunulur. Bu dönüşüm, sabit fikirlerden kurtulup özgür düşünceye sahip, kendi kararlarını veren "ergin bireyler" olmayı gerektirir.

  • Öğrenilmiş Umut: Öğrenilmiş çaresizliğin panzehiri olarak "öğrenilmiş umut" kavramı sunulur. Küçük başarılar elde ederek, iyimserliği artırarak ve günlük olumsuzluklardan uzaklaşarak bireyin kendine umut aşılayabileceği belirtilir.

İkinci Aşama: Toplumsal ve Kültürel Değişim ("Biz" Evreni)

Bireysel dönüşüm, toplumsal bir değişime zemin hazırlamalıdır. İnsan sosyal bir varlıktır ve "biz" olarak çalışıldığında etkinlik artar. Bu bölümde, Nobel başarısı ile toplumsal yapı arasındaki ilişki incelenir.

Hofstede'in Kültürel Boyutları ve Nobel

Geert Hofstede'in altı kültürel boyutu, Nobel alan ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırmak için bir çerçeve olarak kullanılır. En çok Nobel kazanan ABD ve Birleşik Krallık'ın kültürel özellikleri öne çıkarılır.

Kültürel Boyut

ABD / Birleşik Krallık

Türkiye

Nobel Başarısı ile İlişkisi

Bireysellik (Individualism)

Yüksek

Düşük

Yüksek bireysellik, özgün fikirlerin ve farklı bakış açılarının ortaya çıkmasını sağlar. Herkesin aynı yöne baktığı bir toplumda yeni keşifler yapmak zordur.

Güç Mesafesi (Power Distance)

Düşük

Yüksek

Düşük güç mesafesi, eşitlikçi bir ortam yaratır, liderlere kolayca ulaşılabilir ve ast-üst ilişkileri katı değildir. Yüksek güç mesafesi, itaati teşvik eder ve bilim insanının elini kolunu bağlar.

Belirsizlikten Kaçınma

Düşük/Orta

Yüksek

-

Hoşgörü (Indulgence)

Yüksek

Düşük

-

Öne Çıkan Kavramlar:

  • Birey Olmak: Bireyin kendi sorumluluklarının bilincinde olması, düşündüğünü özgürce söyleyebilmesi ve farklı olana saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanır. Mide ülserine bir bakterinin neden olduğunu savunan ve ana akım tarafından defalarca reddedilen Robin Warren'ın kendi üzerinde deney yaparak Nobel alması, bireysel ısrarın ve karşı akım olmanın önemine örnek olarak gösterilir.

  • Güç Mesafesi: Düşük güç mesafesine sahip toplumlarda değişimin doğal bir süreçle, yüksek güç mesafesine sahip toplumlarda ise darbeler veya zorlamalarla gerçekleştiği belirtilir.

Yapısal Sorunlar ve Çözüm Önerileri

  • Bilgiye Erişim: İskenderiye Kütüphanesi'nin yakılması, bir kültürün yok oluşu olarak simgeleştirilir. Günümüzde ise üniversite kütüphanelerinin önemli dergilere abone olmaması ve bilim insanlarının makalelere ulaşmak için Sci-Hub gibi yollara başvurmak zorunda kalması eleştirilir. Türkiye'nin Wikipedia'yı yaklaşık 2.5 yıl sansürlemesi, bilgiye erişimin engellenmesine bir örnek olarak sunulur.

  • Eğitim Modeli:

    • Düdüklü Tencere Modeli: Ezberci ve baskıcı eğitim sistemini temsil eder.

    • Kapaksız Tencere Modeli: Serbest ve özgür düşünceyi teşvik eden eğitim sistemini temsil eder. Nobel alabilmek için iyi malzeme (bilimsel içerik, iyi öğreten/öğrenen) ile "kapaksız tencere" modeline ihtiyaç duyulduğu belirtilir.

  • Yönetimde Dönüşüm: Eski ve yeni yönetim anlayışları karşılaştırılır.

Eski Yönetim Anlayışı

Yeni Yönetim Anlayışı

Kar odaklı

Amaç odaklı

Hiyerarşik, kontrolcü, plancı

Bağlantısal, güçlendirici, denemeye açık

Gizlilik içinde

Saydamlık içinde

Niteliksiz elemanlarla her işin yapılacağını düşünür

Nitelikli elemanlarla çalışır

Bilim insanlarının, yüksek güç mesafesine sahip, kontrolcü ve gizlilik içinde çalışan eski tip yöneticilerle başarılı olmasının zorluğu vurgulanır.

  • Akademik Ağlar ve Yayınlar:

    • Sosyal Ağlar: Nobel komitesine ve aday gösteren kişilere ulaşabilmek için uluslararası bilimsel ağların içinde olmanın önemi (Altı Dereceli Ayrıntı) belirtilir.

    • Etkili Dergiler: Nobel alan yazarların en çok yayın yaptığı dergilerin PNAS ve Nature olduğu ifade edilir.

    • Atıf Sayısı: Bir çalışmaya ne kadar çok atıf yapılırsa, o kadar çok bilim insanı tarafından değerli bulunduğu ve Nobel komitesinin haberdar olma olasılığının arttığı belirtilir.

Üçüncü Aşama: Dünyayı Değiştirmek ("Dünya" Evreni)

Bilim, dünyada önemli değişiklikler yapma gücüne sahiptir ve bu değişiklikleri yapanlar takdir edilir. Bu bölümde, bilimin dünyayı nasıl dönüştürdüğüne dair somut örnekler verilir.

  • Sorunlara Derinlemesine Bakış: Eğitim ve bilim, olaylara yüzeysel bakmak yerine (örneğin metrobüsteki bir kavga), sistemin nasıl çalıştığını analiz eden zihinsel modellerle derinlemesine bir bakış açısı kazandırır.

  • Basitliğin Gücü: Çok karmaşık sistemler yerine, basit çözümlerin büyük değişiklikler yaratabileceği vurgulanır. İflas eden bir havayolu şirketinin sadece kâr eden üç hatta odaklanarak kurtulması örnek olarak verilir.

Dünyayı Değiştiren Nobel Ödüllü Keşifler

  • Alexander Fleming (Penisilin, 1945): Bir gözlemiyle insan ömrünü ortalama sekiz yıl uzatan bir buluşa imza atmıştır.

  • Watson, Crick ve Rosalind Franklin (DNA Yapısı, 1962): DNA'nın yapısını ortaya çıkarmışlardır. Bu örnekte, Rosalind Franklin'in katkısının Nobel ödülü sırasında göz ardı edildiği belirtilerek, bilim dünyasındaki cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekilir. Nobel alanların %94'ünün erkek, sadece %6'sının kadın olduğu istatistiği paylaşılır.

  • Robert Edwards (Tüp Bebek, 2010): Milyonlarca insanın çocuk sahibi olmasını sağlayarak hayatı kökten değiştirmiştir.

  • Alexis Carrel (Damar Cerrahisi): Geliştirdiği sütür tekniği olmadan günümüzdeki transplantasyon ve damar ameliyatlarının yapılamayacağı belirtilir.

Geleceğe Bakış

  • Yeni Teknolojiler: DNA ile oynama, genetik, nanoteknoloji ve sibernetik varlıkların gelecekte hayatı değiştireceği öngörülür.

  • Küresel Yönetim: Dünyanın yönetim modelinin G2 (ABD-SSCB) ve G7/G20'den sonra, merkezi olmayan ve şehirlerin, firmaların öne çıktığı bir G0 modeline doğru evrildiği düşünülmektedir.

  • Kapsayıcı Düşünce: İnsanlığın artık küresel ölçekte düşünmesi, sadece kendi türünü değil, tüm canlıları kapsayan sürdürülebilir bir yaşamı hedeflemesi gerektiği vurgulanır.

Soru-Cevap ve Tartışmadan Öne Çıkan Fikirler

Sunumun ardından yapılan tartışma, ana temaları pekiştiren ve yeni boyutlar ekleyen önemli fikirler ortaya koymuştur:

  • Ortamın Önemi: Aziz Sancar'ın Türkiye'de kalsaydı Nobel kazanamayacağı yönündeki yaygın görüş, ortamın ve ekosistemin bireysel yetenek kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ortamı değiştiremeyen bireyler için yer değiştirmenin de bir çözüm olabileceği ifade edilmiştir.

  • "Biz" Kavramının Merkeziliği: Başarının toplumsal bir süreç olduğu, Bill Gates gibi figürlerin bile içinde bulundukları ekosistem (aile, okul, sosyal ağlar) sayesinde başarılı olduğu vurgulanmıştır. Türkiye'nin en büyük problemlerinden birinin, olması gerektiği gibi işbirliği yapabilen bir "biz" kültürü oluşturamaması olduğu belirtilmiştir.

  • Sistematik Değişim Gerekliliği: Tek bir dahi yerine, işleyen bir sistem ve toplumsal bir düşünüş biçimi gerektiği savunulmuştur. Organları düzgün çalışmayan bir devletin bilimsel üretim yapmasının zorluğu dile getirilmiştir.

  • Eğitimin Rolü ve Kadınların Yeri: Değişimin temelinin aileden ve eğitimden başladığı, özellikle kız çocuklarının okutulması için verilen mücadelenin bu hedefin en temel basamağı olduğu vurgulanmıştır. Kadınların Nobel'de daha az yer almasının liyakat eksikliğinden değil, sistematik engellerden kaynaklandığı belirtilmiştir.

  • Yeni Nesil ve Yeni Eğitim Anlayışı: Yeni neslin bilgiye ulaşma yöntemlerinin farklılaştığı, artık bilgi depolamak yerine gerektiğinde bilgiye ulaşmayı tercih ettikleri belirtilmiştir. Bu nedenle eğitimcilerin rolünün bilgi aktarmaktan çok, bilgiye ulaşma yollarını öğreten rehberlere dönüşmesi gerektiği ifade edilmiştir.

https://youtu.be/CTCN0rm-mgU?si=80vA6dK_XkT4a8pP

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder