2025-10-18

Küresel Ekonomi Tehlikede: Gita Gopinath'ın ABD Piyasalarına Bağımlılık Uyarısı

Küresel Ekonomi Tehlikede: Gita Gopinath'ın ABD Piyasalarına Bağımlılık Uyarısı

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) eski Başekonomisti Gita Gopinath, son dönemde küresel ekonominin en kritik kırılganlıklarından birine dikkat çekiyor: ABD borsalarına olan aşırı bağımlılık. 15 Ekim 2025'te The Economist dergisinde yayımlanan makalesinde, Gopinath, olası bir piyasa düzeltmesinin –özellikle 2000'deki dotcom balonu benzeri bir çöküşün– küresel servet kaybını 35 trilyon dolara kadar çıkarabileceğini belirtiyor. Bu uyarı, sadece spekülatif bir senaryo değil; mevcut verilere dayalı bir analiz. ABD piyasalarının yapay zeka (AI) ve teknoloji odaklı yükselişi, 2023'ten beri S&P 500 endeksini rekor seviyelere taşırken, küresel yatırımcıların bu ralliye trilyonlarca dolar akıttığını gösteriyor. Ancak Gopinath'a göre, bu bağımlılık, bir şok anında domino etkisi yaratabilir ve 2000'deki krizden çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

ABD Piyasalarının Yükselişi ve Dotcom Benzerliği

ABD borsaları, son iki yılda AI teknolojilerindeki iyimserlik ve büyük teknoloji şirketlerinin (örneğin NVIDIA ve diğer AI odaklı firmalar) öncülüğünde tarihi zirvelere ulaştı. S&P 500 endeksi, 2023 başından itibaren yaklaşık %50 değer kazandı ve piyasa değeri 50 trilyon dolara yaklaştı. Gopinath, bu durumu 1990'ların sonundaki dotcom balonuna benzetiyor: O dönemde de internet teknolojisi hype'ı, Nasdaq endeksini şişirmiş, ancak 2000-2002 arasında %78'lik bir çöküş yaşanmıştı. Bugün ise durum daha karmaşık; ABD hisseleri, küresel emsallerine göre %46 primle işlem görüyor ve forward kazanç çarpanı 22'ye ulaşmış durumda. IMF'nin modellerine göre, bu değerlemeler temelden yoksun ve aşırı kaldıraçlı.

Gopinath'ın hesaplamalarına göre, dotcom benzeri bir %50'lik düzeltme olursa, Amerikan hanehalkları 20 trilyon dolarlık servet kaybı yaşayabilir –ki bu, ABD GSYİH'sinin yaklaşık %70'ine denk geliyor. Yabancı yatırımcılar ise 15 trilyon dolar kaybedebilir; bu da dünyanın geri kalan GSYİH'sinin %20'si anlamına geliyor. Toplam 35 trilyon dolarlık kayıp, küresel ekonominin beşte birine eşdeğer bir darbe olur. Bu rakamlar, Bloomberg ve IMF verilerine dayalı; örneğin, küresel varlık yöneticilerinin ABD hisselerine maruziyeti son 15 yılda %300 arttı.

Küresel Bağımlılığın Tehlikeleri

Asıl tehlike, bu kaybın sadece ABD'yle sınırlı kalmaması. Avrupa ve Asya'daki emeklilik fonları, egemen varlık fonları ve bireysel yatırımcılar, güçlü doların çekiciliğiyle trilyonlarca doları ABD'ye aktardı. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası verilerine göre, AB yatırımcılarının ABD varlıklarına yatırımı 2024 sonuna kadar 8 trilyon euroyu aştı. Asya'da ise Japonya ve Çin gibi ülkeler, rezervlerini ABD tahvilleri ve hisseleriyle çeşitlendirdi. Bu akış, ABD piyasalarındaki her dalgalanmayı küresel bir tsunamiye dönüştürüyor. Gopinath, "Dünya ekonomisi şu anda oldukça dar bir tabana dayanıyor" diyor ve bu dengesizliğin, sadece ticaret açığı değil, büyüme dağılımındaki adaletsizlikle ilgili olduğunu vurguluyor.

Tarihsel krizlerde "güvenli liman" olarak görülen dolar, bu kez aynı rolü oynayamayabilir. Gopinath, ABD'deki kurumsal bağımsızlığa dair şüphelerin (özellikle Fed'in özerkliği) doların güvenilirliğini erozyona uğrattığını belirtiyor. Nitekim, 2025 Moody's not indirimi sonrası dolar endeksi %5 zayıfladı ve yatırımcılar altın gibi alternatiflere yöneldi. Yüksek kamu borcu (36 trilyon doları aşan ABD borcu), artan ticaret bariyerleri (Trump dönemi tarifeleri ve Çin gerilimi) ise politika yapıcıların elini bağlıyor. 2000'de Fed'in faiz indirimleri ve mali teşvikler krizi sınırlamıştı; bugün ise borç yükü nedeniyle mali manevra alanı daralmış durumda.

Potansiyel Etkiler: Tüketimden Büyümeye Kadar

Gopinath, böyle bir şokun zincirleme etkilerini detaylandırıyor: Zayıf seyreden tüketim artışı (ABD'de 2025 ikinci çeyreğinde %2,5'te kaldı), %3,5'lik bir düşüşle daralabilir. Bu da ekonomik büyümede 2 puanlık bir gerilemeye yol açar –küresel GSYİH'de 1,5 trilyon dolarlık kayıp demek. İşsizlik yükselebilir, kredi piyasaları sıkışabilir ve emtia fiyatları çökebilir. 2000'deki dotcom çöküşü sadece kısa süreli bir resesyon yaratmıştı (ABD GSYİH'si %0,3 daralmıştı); ancak bugünkü sistem daha kırılgan: Finansallaşma artmış, tedarik zincirleri karmaşıklaşmış ve jeopolitik riskler (Ukrayna savaşı, Orta Doğu gerilimi) eklenmiş. Gopinath, "Bu kez çok daha geniş bir servet risk altında ve politika yapıcıların manevra alanı oldukça dar" diye uyarıyor.

Çözüm Önerileri: Dengeli Büyüme İçin Adımlar

Gopinath'ın uyarısı karamsarlıkla bitmiyor; aksine, proaktif çözümler sunuyor. Temel sorun, büyümenin ABD'ye aşırı yoğunlaşması: Son 10 yılda küresel üretkenlik artışı %1,2 iken, ABD'de %2'yi aştı. Çözüm, diğer bölgelerin katkısını artırmak. Avrupa'nın tek pazarını tamamlaması (enerji birliği ve dijital altyapı yatırımları), Asya'da inovasyon odaklı politikalar (örneğin Hindistan'ın AI regülasyonları) ve gelişmekte olan ülkelerde altyapı harcamaları kritik. Gopinath, "Mesele sadece ticaret açığı değil, esas sorun küresel büyümenin dengesizliği" diyor. Ayrıca, politika yapıcılara çağrı yapıyor: Kaotik kararlar (tarife savaşları gibi) yerine, merkez bankalarının bağımsızlığını korumak ve mali disiplini sağlamak şart. Yatırımcılara ise çeşitlendirme tavsiyesi: Teknoloji dışı sektörlere ve emtialara yönelmek.

Sonuç olarak, Gopinath'ın uyarısı, küresel ekonominin bir "ABD balonu" üzerine kurulu olduğunu hatırlatıyor. Eğer diğer bölgeler büyüme motoru olamazsa, bir sonraki kriz "yıllarca sürecek küresel refah kaybına" yol açabilir. Bu senaryo kaçınılmaz değil; ancak ihmal edilirse, 2008 finansal krizinden bile daha derin yaralar açabilir. Ekonomistler ve karar alıcılar, bu uyarıyı bir fırsat olarak görmeli: Dengeli bir küresel büyüme için harekete geçme zamanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder