2025-07-17

Mutlular Neden Delidir?

Mutlular Neden Delidir?

Richard P. Bentall’ın Tezinden Yola Çıkarak Psikiyatrik Bir Sorgulama

Mutluluk, neredeyse evrensel olarak arzulanır; bireylerin yaşam amaçlarının merkezine yerleşmiş, reklamların, öğütlerin, özlü sözlerin hedefinde olan bir duygudur. Ancak bu iyimser tabloya alışılmış çerçevenin dışından bakarsak, bazı tuhaflıklarla karşılaşırız. Psikolog Richard P. Bentall’ın çarpıcı iddiası da bu alışılmış yörüngenin tam karşısında yer alır: Mutluluk aslında bir tür akıl hastalığı olabilir mi?

Bu sorunun cevabını ararken yalnızca mutluluğun bireysel bir deneyim olmadığını, aynı zamanda kültürel, nörobiyolojik ve sosyal yönleri olan çok katmanlı bir olgu olduğunu göreceğiz. Bentall, mutluluğu sıradan bir ruh hali değil, potansiyel olarak psikiyatrik olarak sınıflandırılabilir bir durum olarak ele alır. Peki, bir insan neden bu kadar olumlu bir hali “bozukluk” olarak görür? İşte detaylar…


1. Mutluluk: Tanımı, Özellikleri ve Belirsizlikleri

Mutluluğun net bir tanımının yapılamaması, aslında Bentall’ın argümanının ilk temel taşını oluşturur. Çünkü bilimsel bir olgunun tanımlanabilir, ölçülebilir ve sınıflandırılabilir olması gerekir. Ancak mutluluk öznel bir deneyimdir. Kimi için bir bardak kahve, kimi için bir başarı, kimi içinse sessizliktir.

Bentall’a göre mutluluk, şu üç belirtiyle tanımlanabilir:

  • Olumlu duyguların baskınlığı (neşe, coşku, huzur),
  • İyimser dünya görüşü (her şeyin iyiye gideceğine dair güçlü bir inanç),
  • Bilişsel çarpıtmalar (gerçeklikten sapmalar, irrasyonel umutlar).

Bu tanımlayıcı özelliklerin çoğu, bazı psikiyatrik durumların (örneğin hipomani) semptomlarına da benzemektedir. Yani aşırı neşe, dürtüsellik ve gerçeklikten kopuş gibi özellikler hem “mutlu” bireyde hem de “rahatsız” bireyde gözlemlenebilir.


2. Mutlu İnsanların İrrasyonel Yönleri

Bentall’ın dikkat çektiği en çarpıcı noktalardan biri, mutlu insanların gerçekliği algılama biçimlerindeki bozukluklardır. Ona göre, mutlu bireyler sıklıkla şu irrasyonel davranış ve bilişsel çarpıtmalara sahiptir:

  • Bellek yanlılığı: Olumsuz deneyimleri unutmaya meyillidirler.
  • Gerçeklikten uzaklık: Kendi yaşamlarını olduğundan daha iyi algılarlar.
  • Kontrol illüzyonu: Dışsal olayları bile kendi başarıları gibi değerlendirirler.
  • Abartılı iyimserlik: Geleceğe dair gerçek dışı beklentiler geliştirirler.
  • Öznel üstünlük yanılgısı: Kendilerini diğer insanlardan daha başarılı, daha şanslı ya da daha değerli görürler.

Bu özellikler, özellikle “depresif gerçekçilik” teorisiyle karşılaştırıldığında daha da dikkat çekicidir. Depresif bireyler çevrelerini ve kendilerini daha objektif ve gerçekçi bir şekilde değerlendirme eğilimindedir. Bu noktada karşımıza çarpıcı bir paradoks çıkar: Gerçeklikten kopanlar mutlu, gerçeği görenler ise üzgündür.


3. Toplumsal ve Epidemiyolojik Gözlemler

Bentall, mutluluğun toplumda sandığımızdan çok daha nadir görüldüğünü söyler. Yaygın araştırmalar, insanların yalnızca küçük bir yüzdesinin “çok mutlu” kategorisine girdiğini gösterir. Örneğin:

  • İngiltere’de yapılan bir çalışmada bireylerin yalnızca dörtte biri dünkü yaşamlarından “çok memnun” olduğunu belirtmiştir.
  • ABD’de benzer bir çalışmada, yalnızca %5,5'lik bir kesim yaşam doyumu ölçeğinde maksimum puan almıştır.

Mutluluğun bu derece az bulunur oluşu, istatistiksel olarak onun “normal dışı” bir durum olduğuna işaret eder. Bentall bu noktada, nadir görülen ama zarar vermeyen bazı durumların da tıbbi olarak dikkate alınması gerektiğini savunur.

Sosyoekonomik bağlamda da ilginç bir çelişki vardır: Varlıklı bireylerin daha mutlu olma ihtimali yüksektir. Ancak bu, aynı zamanda daha fazla kontrol illüzyonuna ve gerçeklik çarpıtmalarına sahip olmaları anlamına da gelebilir. Yani mutluluk burada bile irrasyonel bir inanç sisteminin ürünü olabilir.


4. Nörobiyolojik ve Davranışsal İpuçları

Mutluluk üzerine yapılan hayvan deneylerinde bazı beyin bölgeleri ile ödül ve haz duygularının ilişkili olduğu görülmüştür. Özellikle dopamin ve serotonin sistemlerinin aktivasyonu, coşku ve keyif duygularını tetikler.

  • Amfetamin gibi maddeler de benzer etkiler yaratır.
  • Mutluluğun bu biyolojik alt yapısı, onun kısa süreli, geçici ve uyarıcı niteliğini ortaya koyar.

Ancak Bentall, bu durumun da paradoksal olduğunu belirtir: Eğer biz mutluluğu yapay olarak kimyasallarla tetikleyebiliyorsak, bu onun doğal bir bilinç hali değil, manipüle edilebilir bir “yanılsama” olduğunu göstermez mi?


5. Bentall’ın Tezi: Mutluluk Bir Psikiyatrik Bozukluk mu?

Tüm bu bulgular ışığında Bentall’ın önerdiği şey, oldukça radikal ama yapılandırılmış bir argümandır. Ona göre mutluluk:

  • İstatistiksel olarak nadirdir.
  • Gerçeklikten kopma, aşırı iyimserlik ve bilişsel çarpıtmalarla karakterizedir.
  • Sosyal davranışlarda anormalliklere yol açar.
  • Kontrol illüzyonuna ve yanlış hatırlamalara neden olur.

Bu durumlar, geleneksel psikiyatrik tanı kriterleri açısından ele alındığında, mutluluğun bir tür duygulanım bozukluğu olarak sınıflandırılmasını mümkün kılar. Bentall bu duruma ironik bir şekilde “Major Affektif Bozukluk – Şirin Tip” (Major Affective Disorder, Cheerful Type) adını verir.


6. Eleştirel Bir Perspektif

Bentall’ın teorisi, bilimsel olarak dikkat çekici olduğu kadar felsefi olarak da rahatsız edicidir. Mutluluğun “rahatsızlık” olarak tanımlanması, hem etik hem de metodolojik sorunlar doğurabilir:

  • Mutluluk, bireylerin yaşamla başa çıkma mekanizması olabilir. Gerçekliği çarpıtmak, hayatta kalmanın bir yoludur.
  • Her irrasyonel düşünce zararlı değildir; bazıları kişisel anlam ve tatmin yaratabilir.
  • Klinik bozukluk ile kültürel beklentiler arasındaki sınır bulanıktır. Bir toplumda “normal” olan bir hal, başka bir kültürde “anormal” sayılabilir.

Bu nedenle, mutluluğun psikopatolojik olarak incelenmesi değerli olsa da, onu tek başına bir bozukluk olarak etiketlemek indirgemeci bir yaklaşım olabilir.


Sonuç: Mutluluk Bir Delilik midir?

“Mutlular neden delidir?” sorusu, Bentall’ın teorisiyle birleştiğinde alışılmış ruhsal sağlıklılık tanımlarını altüst eder. Bentall’ın amacı, mutluluğun kötü olduğunu söylemek değil, duygusal uç durumların her zaman olumlu sonuçlar doğurmadığını göstermektir.

Bu yaklaşım, modern toplumun "mutluluk takıntısını" da eleştiriye açar. Belki de gerçek mutluluk, onu aramayı bırakmakta gizlidir. Belki de “delilik”, bazen hayatla barışmanın diğer adıdır. Bentall’ın ironik bakışıyla ifade edecek olursak:

“Gerçekten mutlu olan biri gördüğünüzde, bir adım geri çekilin ve iki kez düşünün.”

Şizofrengi dergisi: https://www.fatihaltinoz.com/_files/ugd/8db14c_ff48d32ff80d4ad393e7cc564a094986.pdf


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder